"Nöbetçi Mâlûmâtfürûþ” ve “Þef Ukalâ” sýfatlarýmýn bana verdiði yetkilere binâen bâzý düzeltmeler yapmak istiyorum:
“Cefâkâr” ve “cefâkeþ” kelimelerini maalesef çok sýk karýþtýrýyoruz.
Daha evvelki gün, ismini vermek istemediðim, ama bu farklarý çok iyi bilmesi gereken bir þahsiyet bile “Bu câmiler sizin gibi cefâkar ve vefâkâr büyüklerin omuzlarýndayükselir.” yazýnca bir kere daha hatýrlatmak ihtiyâcýný hissetdim.
“-kâr” takýsý Farsça bir edatdýr. Ýsimlerin sonuna eklenerek “o iþi yapan, o iþin sâhibi” anlamýný verir.
Meselâ “riyâkâr, isyankâr, sanatkâr, kanaatkâr, hîlekâr, hizmetkâr, günahkâr, cefâkâr” vs...
Bir de bizzat isim olan “kâr” kelimesi var ki o da “iþ ve kazanç” anlamlarýna gelir.
Yine Farsça kökenli bir isim olan “-keþ” ise “çeken, çekici” anlamlarýný taþýr ve edat gibi baþka isimlerin sonuna eklenerek o kelimenin içeriðinden etkilenen þahýs mânâsýna gelir.
Meselâ “mihnetkeþ, esrarkeþ, afyonkeþ, serkeþ, cefâkeþ, gayretkeþ, pîþkeþ (peþkeþ/armaðan)” vs...
Yâni yukarýya aldýðým cümledeki “vefâkâr büyükler” doðru ama “cefâkâr büyükler” yanlýþ. Doðrusu “cefâkeþ ve vefâkâr büyükler” olmalý. Cefâ çeken, ama vefâ sâhibi büyükler...
Ben bu dil konularýna bayýlýrým. Hazýr açýlmýþken; geçen yazýmda “Anatolia” (Anadolu) kelimesinin “Doðu Ülkesi” anlamýna geldiðini yazmýþdým. Bir okuyucum “Hayýr, þehirlianlamýna gelir.” diye düzeltmiþ. Bunu nereden uydurduðunu bilmem ama Rumca “anatolé” kelimesi “doðu yâhut þafak” anlamlarýna gelir. Yâni günümüz Türkçesiyle “sunrise” oluyor. Onun için bu îtirâzý aman ben duymamýþ olayým! Kâtib arkadaþdan ricâ ediyorum; lütfen tutanaklara da geçmesin!
Mâdem baþladýk içimde kalmasýn: Þu “oldukça” sözü de uzunca süredir yanlýþ kullanýlýyor. Bu kelime “aþýrý olmayan bir derecede çok” anlamýna gelir. Yâhut isterseniz “þöyle böyle” için de kullanabilirsiniz Oysa þimdi “fevkalâde çok” yerine kullanýlýyor ki benim de her seferinde içimi acýtmacasýna.
Meselâ bir haberde þöyle bir cümleye rastlayabiliyorsunuz: “Genç kýz; annesinin,babasýnýn ve dört kardeþinin, boðazlarý kesilerek hunharca öldürülmesinden oldukça üzgündü.”
Elinin körü!
Baþýný bilmeyen de sanýr ki kâðýt mendil paketini cebinden düþürmüþ, burnu da mütemâdiyen akdýðý için ona üzülüyor.
Aslýnda bunu yazan “fevkalâde üzgündü” demek istiyor.
“Ben bu þehri oldukça iyi bilirim.” demek “az çok bilirim” demekdir! “Fevkalâde iyibilirim.” deðil!
Bana gelince ben de iþte bunlarý onyýllardýr yazýyom yazýyom ama kimsenin þeyinde deðil.
Ne güzel yazmýþ Basri Temmuz Bey zamânýnda:
“Bütün hamâkatleri doldurup bir çuvala
Sallasaydýk birkaç kez ilmî bir tecessüsle;
Ya çýkardý ortaya emsâlsiz bir budala
Ya da postmodern bir Türk ki al evini süsle!”
Ben artýk yavaþ yavaþ aþaðýya ineyim. Arkadaþlar camekânýn içindeki masaya oturmuþ dördüncüyü bekliyorlardýr.
Ha, unutmadan:
Egemen Baðýþ için de “AB’den Sorumlu Bakan” deðil “AB’den Sorunlu Bakan” desek daha gerçekçi olur.