Birkaç not

Bâzý insanlara laf anlatmak zor.

Kör deðneðini beller gibi hep ayný yanlýþda ýsrâr etmeleri, üstelik yanlýþlarý düzeltilse dahî “bildiklerini” (!) okumaya devâm etmeleri bunun bâriz delillerinden biri.

Mümtaz’er Türköne de bunlardan biri.

Türköne’nin bu sâbit fikirlerinden biri “Türk Irkçýsý Nihâl Atsýz’ýn Türk Irký’ndanolmadýðý” iddiasý. (“Zaman”, 29 Ocak 2013)

Bunu kýsa bir süre önce ilk defâ olarak yazdýðý vakit kendisini nâzikâne düzeltmiþdim ama demek ki anlayamamýþ.

Buraya bir mim koydukdan sonra hemen bir parantez açarak belirteyim ki ben þahsen Babam Atsýz’ýn bu görüþüne metelik vermem! Irkçýlýk benim reddetdiðim bir ideolojidir! Benim için bir insanýn deðeri mensub bulunduðu kavme göre deðil, aldýðý eðitim ve kültürün de fevkalâde önemli desteðiyle teþekkül eden karakteriyle ve yetenekleriyle ölçülür.

Fakat bu böyledir diye herhangi bir kimseye keyfimize göre kavmiyet biçmek hakkýný elde etmiþ olmayýz.

Atsýz Türk Irkçýsý olduðu için siyâseten ve fikren takýþdýðý insanlar, onu kendi meþreblerince yaralamak, gülünç etmek amacýyla öteden beri daha kendisinin Türk Irký’ndan olmadýðýný iddia etmiþlerdir.

Mümtaz’er Türköne’nin Atsýz’la ne alýp veremediði olduðunu bilmiyorum.

Atsýz’ýn Türk soyundan olmadýðý yolundaki iddianýn doðru olmadýðýný bilmemesine de doðrusu pek ihtimâl veremiyorum.

Bunu “cehâlet” sâikýyle yapmadýðýna nazaran “tecâhül”ü ne anlama geliyor onu da tahminden âcizim.

Atsýz’ýn mensub bulunduðu Çiftçioðullarý Âilesi Gümüþhâne’nin Dorul Kazâsý’na baðlý olan Midi Köyü’ndendir. Bu köyün ahâlîsi Türkmendir. Atsýz’ýn Dedesi 1852 Yýlý’nda Ýstanbul’a yerleþmiþdir.

Hazýr Atsýz’dan açýlmýþken onun hakkýndaki yaygýn bir yanýlgýyý da burada düzelteyim istiyorum:

Atsýz “kafatasçý” deðildi!

Kafatasý ölçerek ýrk belirlenebileceði yolundaki iddiayý gülünç bulurdu.

Evdeki bir havsala ölçme âletiyle sýrf dalga geçmek için “ölçümler” (!) yapardý.

Havsala âleti eskiden hâmile kadýnlarýn rahat doðum yapabilip yapamayacaklarýný anlamak üzere leðen kemiklerini ölçmek için kullanýlan bir týbbî gereçdi.

Türkiye’de kafatasýndan ýrk belirleme “metoduna” (!) inanan ve bunu uygulayan yegâne kayda deðer kimse Atatürk’ün mânevî kýzlarýndan Profesör Âfet

Ýnan’dýr.

Millet ve milliyet

Yine dünki “Radikal”de Deðerli Meslekdaþým Eyüp Can þu ibâreyi kullanmýþ:

“Türk Ulus, Kürt milliyet... Dikkat edin “millet” deðil “milliyet”!

Ne demekse...”

Bunun ne demek olduðunu tesâdüfen daha birkaç gün önce “Ýki Kavram” baþlýklý yazýmda belirtmeye çalýþmþdým.

“Millet” politik bir kavramdýr. Ýster meselâ Almanlar gibi ayný soydan gelsinler, ister meselâ Amerikalýlar yâhut Ýsviçreliler gibi muhtelif soylarýn birleþmesiyle teþekkül etsinler, birbirlerine âidiyet duygusuyla baðlý, nisbeten büyük bir nüfûsun meydana getirdiði bir topluluða verilen addýr ama tam târifini yapmak da imkânsýz derecede zordur, zîrâ her milletin teþekkül ediþ tarzý biraz farklýdýr.

Ancak bu iki kavramýn “hiyerarþik” bir baðlantýsý yokdur. Yâni biri öbürüne üstün deðildir.

Eyüp Can yazýsýnýn bir baþka yerinde ise þöyle demiþ:

“Hiçbir ýrkçýya ‘Ben ýrkçýyým!’ dedirtemezsiniz.”

Bu cümle doðru deðil.

Meselâ yukarýda bahis konusu etdiðim Atsýz hayâtý boyunca durmaksýzýn “Benýrkçýyým!” demiþ ve yazmýþdýr.

Her ne kadar sürç-i lisân eyledikse affola!