Prof. Dr. Erdem YEÞÝLADA
Prof. Dr. Erdem YEÞÝLADA
Tüm Yazýlarý

Bitki ve ilaç sinerjisi

Kuþburnu, yeþil çay ve kekik... Yapýlan araþtýrmalara göre bu üç bitki mikroplarýn antibiyotiðe karþý etkisini kýrýyor. Hastalýk sezonu açýlmýþken bu üçünü es geçmeyin.

‘Sinerji’ kelimesinin karþýlýðý olarak Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüðünde ‘görevdeþlik’ kelimesi önerilmiþ. Açýklamasý þöyle: “Bir iþi yapmak ve sonuçlandýrmak için varýlan ortak istek, güç.” Yine TDK tarafýndan yayýmlanan Ýlaç ve Eczacýlýk Terimleri Sözlüðü’nde bu kelimenin ilaç alanýndaki karþýlýðý açýklanmýþ: “Ýki ilacýn birlikte alýnmasý durumunda tek baþlarýna oluþturduklarý etkinin toplamý kadar ya da daha büyük etki oluþturmalarý.”

Doða, bence en büyük sinerji ustasý. Doðada kendiliðinden yetiþen bitkilerde yüzlerce bileþen bulunuyor. Bu bileþenler birbirleriyle yardýmlaþarak bitkiyi dýþ etkenlere karþý koruyor. Hâlbuki biz bu bileþenleri bitkilerde ayrý ayrý elde ettiðimizde kuvvetli etki gösteremiyor. Ýþte doðanýn sinerji sýrrý bu. Benim uzun yýllardýr ilgimi çeken bir konu olmasýna karþýlýk bu konudaki bilimsel bulgular son yýllarda dikkat çekici þekilde arttý.

Düþük dozda yüksek tedavi yanýtý

Modern tedavi yaklaþýmýnda beklenen etkinin saðlanabilmesi için ilaçlar vücuda önceden belirlenen yüksek miktarlarda uygulanýyor. Ancak bazý durumlarda istenmeyen yan etkilere yol açabiliyor; vücutta bir tarafý onarýrken diðer bir tarafta hasara neden olabiliyor. Acaba bazý ilaçlarý daha düþük miktarlarda uygulayarak bitkilerin yardýmýyla daha yüksek tedavi cevabý alabilir miyiz?

Bu konuda son yýllarda yürütülen bilimsel araþtýrmalarýn sonuçlarý gerçekten çok etkileyici. Özellikle antibiyotiklerin bazý bitkilerin özütleriyle birlikte uygulandýðýnda etkilerinin defalarca kuvvetlendirilebildiði gözlemlenmiþ. Bu suretle antibiyotiðin çok daha düþük miktarlarda uygulandýðýnda vücuda en az zararla mikroplara karþý daha yüksek etki göstermesi mümkün hale gelebiliyor. Hatta yapýlan çalýþmalarda antibiyotikle bitkilerin birlikte kullanýlmasý durumunda antibiyotiklere dirençli mikroplara karþý bile yüksek etki gösterebildiði bildiriliyor. Bu konudaki deneysel araþtýrma bulgularýnýn klinik deneylerin bulgularýyla da desteklenmesi gerekiyor.

Ben bilimsel araþtýrmalarýn bulgularýný yorumlayarak size soðuk algýnlýðý tedavisinde kullandýðýnýz antibiyotik ve diðer ilaçlarýn etkisini destekleyerek hýzlý ve etkin bir þekilde iyileþmenizi saðlayabilecek bazý ipuçlarý vermek istiyorum.

Basit yöntemler, etkili sonuçlar

Mikroplarýn antibiyotiklere karþý direnci çeþitli þekillerde gerçekleþiyor... *Bazý mikroplar sentezledikleri enzimlerle antibiyotiðin yapýsýný parçalýyor ya da etkileyeceði yerlere (reseptör) baðlanmasýný engelliyor. Bunu engellemek için antibiyotik tedavisi sýrasýnda kuþburnu tüketmenizi öneririm. Meyveyi robotta parçalayýp bir çorba kaþýðý, sabah ve akþam yutun. Kuþburnu en zengin C vitamini kaynaklarýndan biri olmasýnýn yaný sýra elajik asit yapýsýndaki ‘tellimagrandin I’ ve ‘rugozin B’ bileþenleri mikroplarýn antibiyotiðe karþý etkisini kýrdýðý tespit edilmiþ. Ýlaveten kuþburnu çayý da tüketebilirsiniz.

*Bazýlarý ise mikrop hücresi içine giren antibiyotiði dýþarý atarak etkisini önlüyor. Bu amaçla gün içinde sýk sýk þekersiz yeþil çay içilmeli. Yeþil çay içerisindeki kateþinler (epigallokateþin gallat) mikrobun antibiyotiði dýþarý atan pompa sistemini felce uðratýyor ve bu suretle antibiyotik hücre içine girerek etkisini gösterebiliyor.

*Diðer bir kýsým mikrop ise dýþ zarýný kuvvetlendirerek ‘savunma kalkaný’ antibiyotiðin içine girmesini engelliyor. Kekikteki uçucu yaðda bulunan timol ve karvakrolün savunma kalkanýný parçaladýðý ve antibiyotiðin mikrobun içine girerek etkisini göstermesini saðlayabileceði bildiriliyor. (Bu arada kekik konusunda daha önce yazdýðým yazýnýn dikkate alýnmasýný öneririm.)

Görüldüðü gibi bazý basit öneriler soðuk algýnlýðýnýn tedavisinde daha etkili sonuçlar saðlayabilir.

Godard ve Beatles benzerliði

“Godard bir kuramcýydý ama ayný zamanda bir kariyeristti. Ruhsuz fýrsatçý ve müzmin kelime oyuncusu Godard, Truffaut ve Chabrol’a nasýl üstünlük saðladýðýnýn ve onlarý nasýl eski moda gösterdiðinin farkýndaymýþçasýna röportajlar vermeye baþladý. Burada The Beatles’la bir benzerliði vardýr: Onlarýn radikallikleri -hem sert hem de lirik- yalnýzca müziklerinin tazeliðinde deðil, röportajlarda göz ünen serdikleri kayýtsýzlýkta da yatýyordu. Kimse basýnla daha önce öyle konuþmamýþtý; kimse kendi þöhretini alýp “Bakýn, bu aptalca” dememiþti. Ne The Beatles ne de Godard hit olmanýn keyfinden muaf olduklarý için deðil. Godard bir an önemsemez, bir an cana yakýn olabiliyordu; kendi kaçamaklýlýðý da bir tür kurguydu.”