Evet, saflar giderek netleþiyor. Doðru. Ama saflarýn netleþmesi mücadelenin daha kolay olacaðý anlamýna gelmiyor. Aksine bu güne kadar duruþunu ilan etmeye cesaret bulamayanlarýn, þimdi ‘ben buradayým’ cüretini göstermesi dikkat çekici.
Yüz yýl sonra Yemen’den Irak’a, oradan Suriye’ye kadar uzanan bir alanda harita deðiþikliði gündemde. Üstelik akýl almaz bir hýzla. Bu coðrafyaya Birinci Dünya Savaþý’nýn galipleri tarafýndan ‘armaðan’ edilen sýnýrlar, belki de planlandýðý gibi bir büyük çatýþmanýn zemini haline geldi.
Dün Osmanlý Devleti’nden koparýlan topraklardaki topluluk ya da halklarýn iddiasý ‘baðýmsýzlýk’tý. Ama ortaya çýkan ‘devlet’lerin hepsi, o dönemden itibaren büyük güçlerin bölgemizdeki hesaplarýnýn kuklasý oldu. Þimdi öngörülen parçalanma neyin karþýlýðý? Kimin hesabý? Kimler bu coðrafyada yeniden kendi istediði sýnýrlarý oluþturuyor? Biz ne istiyoruz?
Bunlarý ýsrarla konuþmuyoruz. Aman bu iþlerden uzak duralým demek çözüm olmadýðý gibi, ‘Bu sýnýrlarý biz çizmedik, niye kutsal sayalým ki’ demekle de yol alýnmýyor. Olup biteni birçok açýdan yeniden deðerlendirmek ve Türkiye’yi bu büyük çatýþmada daha da güçlendirecek hamleler yapmak gerekiyor. Neden mi? Çünkü eðer doðru hamleler yapmazsak, çýð gibi büyüyen bu hareketlilik sadece Yemen, Suriye ve Irak’la sýnýrlý kalmayacak. Hedef çok açýk: Türkiye.
Neden mi? Çünkü pek çok gücün Türkiye’yle ertelediði hesaplarý var. Bunlarýn ana baþlýklarýný arýyorsanýz, çok fazla uðraþmanýza gerek yok. Tayyip Erdoðan’ý tasfiye etmeye ya da güçsüz kýlmaya dönük son 15 yýlýn hamlelerini alt alta sýralayýn. Kimin hangi hesapla ne yapmak istediðini ve Erdoðan’ýn direniþiyle geri çekilmek zorunda kaldýðýný görürsünüz.
Gezi ayaklanmasý püskürtüldü, ama her an ‘yavru Geziciler’in sahne alacaðý zeminler hazýrlanýyor. Bir sistem deðiþikliði elzem hale geldi. Ama yargý vesayeti, son Anayasa Mahkemesi kararýnda olduðu gibi akýl almaz kararlarla kendisini hatýrlatýyor. 17-25 Aralýk paralel darbe giriþimi karþýsýnda Cumhurbaþkaný Tayyip Erdoðan’ýn yürüttüðü kararlý mücadele, ‘umarým daha fazla rencide edilmezler’ kývamýnda yumuþatýlmaya çalýþýlýyor.
En zoru þu. Ne zaman böyle kritik dönemler karþýmýza çýksa, iç dengelerimiz alt üst ediliyor ve yeniden kurmakta zorlanýyoruz. 7 Haziran seçimlerinde, HDP etrafýnda oluþturulan blok, Türkiye’nin büyük barýþ projesini sabote etmenin yaný sýra, malum koalisyonla Erdoðan’ý kendi ifadeleriyle ‘saraya hapsetme’yi hedefliyordu. Sandýktan çýkan kafa karýþýklýðýný, bizzat hedef alýnan isim, yani Cumhurbaþkaný Erdoðan peþ peþe hamlelerle giderince, 1 Kasým’da nefes aldý Türkiye.
Ama gördük ki, ertelenmiþ hesaplarýn sahipleri yeniden sahnede. Üstelik bu kez oyun doðrudan AK Parti’nin bizzat kendi iç dengelerini hedef alarak kurgulanýyor. Doðrusu bu noktada endiþeli deðilim. Birkaç istisna dýþýnda kimsenin bu oyunlara prim vermeyeceðini düþünüyorum. Ama sadece kurulan tuzaða düþmemek yetmiyor. Doðru yerde ve zamanda tavýr almak, ancak eylemle anlamlý hale gelir. AK Parti’nin bu durgunluðu ve kafa karýþýklýðýný bir an önce üzerinden atmasý gerekiyor.
Dönüþü olmayan bir yola girdiðimizi defalarca yazdým. Böyle gitmeyecek. Siyaset böyle gitmeyecek, parlamenter sistem böyle gitmeyecek. Ekonomi böyle gitmeyecek. Zor bir yoldayýz. Bu yolda yürürken, aklýnýz karýþýk olamaz. Kiþisel hesabýnýz olamaz. Bekleyelim kim kazanacak diyenle zaten yola çýkýlmaz. Elini taþýn altýna sokmayan, kafasýna kaya düþmesine razý olur.
Bitmemiþ hesaplarýn, ertelenmiþ öfkelerin hedefiyiz diyorum. Bu coðrafyanýn kodlarýný yeniden yazmak isteyenlerin aþamadýðý tek engeliz diyorum.
Daha ne diyeyim.