19 yaþýndayken hapse atýlmýþ.
26 yýldýr hapiste.
26 yýl, dile kolay...
Cezaevi þartlarýný bilmeyenler için dile kolay...
Dakikanýn bazen yýla dönüþtüðü o acýmasýz þartlarý bilmeyenlere anlatamazsýnýz bunu...
Üstadýn dediði gibi:
Git ve gel... Yüz adým... Bin yýllýk konak.
Ne ayak dayanýr buna, ne týrnak!
Aðýrlaþtýrýlmýþ müebbet hapse mahkûm edilmiþler...
Soruyorum kaç yýl içerde olduklarýný.
Büyük bir çileyle geçmiþ yýllarý rakamlarla ifade ediyorlar bir çýrpýda: 21, 24, 26...
Kimisinin çocuklarý boy boy...
Kimisi torun sahibi artýk...
Dört duvar ve demir parmaklýklar arasýnda geçmiþ bir koca ömür...
Hastalýklar cabasý...
Geçmiþte tanýdýðým kardeþlerimiz bunlar...
Ýnançlarýyla sapasaðlam ayakta duruyorlar...
Lakin kýrgýnlar...
Ýtirazlarý var kendilerine biçilen zulme.
Hepsini biliyorum...
Geçmiþte yaþadýklarýný, yaþamak zorunda býrakýldýklarý zulümleri biliyorum...
Anlattýklarý bilmediðimiz þeyler deðil...
Lakin henüz deðiþtiremediðimiz þeyler...
Onlarý 28 Þubat süreçlerinde mahkûm edenler veya uzun tutukluluk yýllarýndan sonra içleri boþ dava dosyalarýyla “terör örgütü üyeliði, yöneticisi, katil” vs. diyerek bir ömür boyu hapse týkanlar, yani onlarýn kalemlerini hukuku katlederek kýranlar bugün cezaevlerindeler.
Türkiye artýk onlarla hesaplaþan bir Türkiye...
Lakin onlarýn zulmüne maruz kalanlarýn hâlâ zulümlerinin bitmediði/bitirilemediði bir Türkiye...
O kardeþlerimizin haklý olarak itiraz ettiði durum bu iþte...
***
Üstad Salih Mirzabeyoðlu’nu Bolu’da kaldýðý tek kiþilik koðuþunda ziyaret ettiðimde yaþadýðým duygunun aynýsýný Þanlýurfa Siverek cezaevinde Ankara milletvekilimiz, deðerli kardeþim Aydýn Ünal’la birlikte yaþadýk.
Birbirimizin yüreðine dokunurken gözyaþlarýmýza mani olamadýk.
PKK’nýn acýmasýz baskýlar uyguladýðý dönemlerde yaþadýklarý zulümlerden sonra içeride geçirdikleri kocaman çile yüklü bir ömür...
Ýlim Kitabevi çevresinde sürdürdükleri faaliyetleri dolayýsýyla PKK’nýn silahlý zulmüne düçar olmuþ o gençler, o tarihte PKK azgýnlýðýna boyun eðdiren güçlü bir devlet olmuþ olsaydý bugün içerde olmayacaklardý.
Geçmiþe dönmek mümkün deðil...
Geçmiþteki hatalarý telafi etmek de...
Sürüklendikleri veya mecbur býrakýldýklarý o çatýþmalý dönemlerin nasýl bir insanlýk ve hukuk dramýna yol açtýðýný, o baðdaþ kurup konuþtuðumuz koðuþlardaki kardeþlerimizin yüzlerinden okurken yüreðimiz lime lime oluyor.
Önce “terör örgütü” kapsamýna alýnýyorlar.
Sonra içi boþ dosyalarla FETÖ’cü savcý ve hakimlerin kumpasýna uðrayýp bir ömür boyu hapse týkýlýyorlar.
Mirzabeyoðlu’nun dava dosyasýný okuduðumda þaþýrmýþtým.
Sahiden içi boþtu.
Somut ve objektif hiçbir delil yoktu.
Buna raðmen “terör örgütü lideri” denilerek aðýrlaþtýrýlmýþ müebbet hapse mahkûm edilmiþti.
Yeniden yargýlanmanýn önü açýldýðýnda bu hukuk cinayeti sona erdi.
Þimdi dýþarýda.
Ergenekon vb. davalar için “FETÖ kumpasý” olduðu fark edilince tahliyeler baþladý.
Þimdi daha beter kumpaslarýn maðduru olanlar içerde yatýyorlar.
28 Þubat ile hesaplaþýyoruz lakin sonuçlarýný ortadan kaldýracak adýmlarý atmakta gecikiyoruz.
28 Þubat döneminde haksýz ve hukuksuz hüküm giyenlerin acýlarýný dindirmenin vakti geldi de geçiyor…
FETÖ ile hesaplaþýyoruz lakin FETÖ’nün savcý ve hakim kýlýðýndaki çetesinin sýrf önlerinde engel olarak gördüðü gruplarý tasfiye etmek için baþvurduðu hukuk kýlýflý zulümleri sonlandýrmak için gerekli adýmlarý atmakta gecikiyoruz.
Oysa cezaevinde geçirilen her bir dakika bir ömre bedel.
Elimizi çabuk tutmalýyýz.
Bu zulmü tez elden bitirmeliyiz artýk.
Yeniden yargýlanmanýn önü açýlýrsa bu içi boþ dosyalarla gençlikleri katledilen ve hayatlarý zulümle biçilen insanlarýmýzýn dramý da son bulur.
Ergenekon davasýnda kumpasa uðradýklarýný gördüðüm insanlarý cezaevinde ziyaret ettikten sonra çýktýðým bir tv programýnda aynen þunu demiþtim: “Bu insanlarýn, bu saatten sonra bir dakika daha içerde kalmalarý haksýzlýktýr, zulümdür.”
Þimdi aynýsýný söylüyorum.
Ne yapýp edip o insanlarýmýzý da hürriyetlerine kavuþturacak hukuki süreci baþlatmalýyýz diyorum.