Biz barýþalým, siz kavga edin

Yakýn çevremizde dengeleri deðiþtiren, taþlarý yerinden oynatan birtakým geliþmelerin Türkiye’yi nasýl etkileyeceðinin hesabýný yapanlar az deðil. Hatta bunu bizden fazla düþünenler var.

Geçenlerde Financial Times’ta bir haber-yorum yazýsý çýktý. Uluslararasý ekonomi çevrelerine yönelik yayýn yapan Ýngiliz gazetesi, “Ýran nükleer anlaþmasý Türkiye’ye ekonomik fýrsatlar sunuyor” baþlýklý yazýda Ýran-Türk ekonomik iliþkilerinin yaptýrýmlardan nasýl etkilendiðini, yeni dönemde yaptýrýmlarýn kalkmasý durumunda bunun Türk ekonomisine olumlu etkilerinin neler olacaðýný uzun uzun ve güzel güzel anlatýyordu.

Ne var ki “Cenevre’deki anlaþmanýn etkileri birkaç saat sonra hissedildi” diyerek konuya duyarlýðýnýn derecesini anlattýðý Türkiye’ye satýr aralarýnda bir uyarýda bulunuyordu Ýngiliz gazetesi. Özetle “fazla heveslenmeyin” uyarýsý diyebiliriz buna.

Dýþiþleri Bakaný AhmetDavutoðlu’nun geçen haftaki Ýran ziyareti sýrasýnda dile getirdiði “Türkiye ve Ýran arasýndaki diyalog bölgedeki en önemli konudur” þeklindeki sözlerini aktararak “bu retorik gerçeði aþýyor” deðerlendirmesinde bulunuyor ve Türkiye’nin -mealen- gelecekte ne olacaðý belli olmayan bir ülkedeki ekonomik fýrsatlara odaklanmasýnýn doðru olmadýðýný ileri sürüyor.

Ayný þekilde Enerji Bakaný Taner Yýldýz’ýn yaptýrýmlarýn kalkmasý durumunda Türkiye’nin Ýran’dan petrol ithalatýnýn günlük 105 bin varil seviyesinden 130-140 bin seviyelerine çýkabileceði tahminini aktaran Ýngiliz gazetesi bunun mümkün olabileceðini kabul ediyor. Yaptýrýmlar baþladýðýnda petrol ihtiyacýnýn yüzde 51’ini Ýran’dan karþýlayan Türkiye’nin bugün petrol ihtiyacýnýn ancak yüzde 39’unu Ýran’dan ithal edebildiðini hatýrlatýyor FT ve petrol ithalatýyla ilgili rakamlar yeniden eski seviyesine gelebilir diyor. Ýran petrolünün diðer ülkelerden ithal edilen petrole oranla daha ucuza mal olduðunu ve ithalatýn karþýlýðýnýn dolarla deðil Türk lirasýyla ödendiðini de vurgulayarak bu sayede Türk ekonomisindeki cari açýðýn azaltýlmasýnýn mümkün olacaðýný ileri sürüyor.

Ben mi fazla alýnganým bilemiyorum. Hakkýmýzda olumlu þeyler söylüyor gibi görünen bu satýrlarý “Ýran-batý barýþmasýndan Türkiye’nin payýna düþen þey bundan ibaret!” diye anladým. Hatta FT’deki yazýnýn tamamýný da “Ýran-batý uzlaþmasýnýn Türkiye açýsýndan ekonomik rahatlama saðlayacaðýný beklemeyin” uyarýsý olarak okudum.

Zaten yazýnýn devamý da var. FT diyor ki: Nükleer anlaþmasýnýn saðlayabileceði ekonomik imkânlara raðmen, Türk-Ýran iliþkilerinin üzerine çökmüþ olan karþýlýklý kuþkuyu izale etmek zor olacak.

Türkiye’nin “Sünni çoðunluða sahip”, Ýran’ýn ise “Þii” olduðunu vurgulayan Ýngiliz gazetesi iki ülke arasýnda önce NATO füze savunma radarý konusunda baþgösteren, bilahare Suriye meselesinde þiddetlenen gerilimin kolay kolay aþýlamayacaðýný öngörüyor. Bunu da her iki ülkenin Suriye konusundaki pozisyonlarýný deðiþtirmede esneklik göstermeyecekleri tahminine dayandýrýyor.

Köklü devlet geleneðine sahip her iki ülkenin yöneticilerinin de gerektiðinde politikalarýnda esneklik gösterebileceklerini düþünememek biraz tuhaf. Oysa Ýngilizler her iki ülkeyi de yakýndan tanýrlar.

Sanki burada tahminden ziyade temenni var. Belki bir parça da göz korkutma var. “Ýran’la biz barýþýyoruz, sana ne oluyor?” tavrý biraz da... Daha doðrusu “biz barýþacaðýz ama siz kavga etmeye devam etmezseniz hakkýnýzda iyi olmaz” uyarýsý...

Bilmiyorum, ben mi fazla kuþkucu veya alýnganým?