Biz de birazcýk maðdur olsak!

Ne güzel olurdu deðil mi? Ellerimi þöyle havaya kaldýrsam “Yaþasýn ben de maðdurum “ diye þöyle aðýz dolusu baðýrabilsem...

Hayat benim için de bayram olsa, o bayram çocuðu coþkusu içinde kendimi Niþantaþý’nda “maðdurlar kafesi”ne atsam, onlar birbirlerini tebrik edip kadehlerini kaldýrýrken ben de earl grey tea’mi kaldýrsam havaya ve “Ben var ya ben, Baþbakan’ý eleþtirmiþ kiþiyim, Baþbakan’ýn gazeteden attýrdýðý kiþiyim! O kadar korkuyor ki Baþbakan benden ve yazdýklarýmdan, o kadar tehlikeli görüyor ki, gazetemden attýrdý. Oysa ben, güzel ülkeme demokrasi gelsin, özgürlükler gelsin istiyorum, ülkem Avrupa standartlarýna ulaþsýn istiyorum!” yalanlarý söylesem, söylediðim yalanlara kendim de inansam...

“Maðdurum” dedikçe sesim gürleþse, bütün dünya beni duysa...

Sonra bizim patronlar “Sen tehlike arz ediyorsun yeter ki sus” deyip bana 15 bin liracýk verseler susma karþýlýðý olarak ama çok hoþgörülü olsalar ve ben aldýðým paracýklara raðmen “Baþbakan beni attýrdý” diye o televizyon senin bu yurtdýþý benim gezsem dolaþsam...

Caným Tunus’ta oturmak istese ve yine “Var ya bennn!” diye baþlasam maðduriyet edebiyatlarýna...

Uluslararasý gazetelere ülkemdeki maðduriyetleri anlatan artistik, maðdur pozlu röportajlar versem!

Gazeteci olarak ünlenemediðim þu ülkemde, maðdur olarak uluslararasý ünlenebilsem...

Hatta Nobel ödül komitesi de kendisini birazcýk geliþtirse... Gelmiþiz 2012 yýlýna hala ayný kategorik ödüller!

‘Maðdur gazeteciler’ için de ‘En maðdur gazeteci’ ödülü koysalar! Ne güzel olurdu deðil mi?

***

Bu arada aklýma gelmiþken, 1998 yýlýnda CPJ kendisine yapýlan “Türkiye’de basýn, özgürlük, demokratik haklar ihlal ediliyor. Basýn mensubu x x x arkadaþlarýmýz tutuklu....” baþvurusunu “biz o gazeteciler için iþlem yapamayýz onlar gazetecilik dýþý faaliyetlerden dolayý tutuklular” diyerek kafadan reddetmesi “dünyanýn en önemli basýn kuruluþu” ünvanýna halel getirir mi acep?

Bu arada 1997-98 yýlýnda içeride tutuklu gazeteci sayýsý rakamla da 78, yazýyla da yetmiþ sekiz...

CPJ o zaman ‘Durum Eritre’den Çin’den daha vahim’ raporunu gözümüzün içine dayamamýþ!

Þimdi diyeceksiniz ki, CPJ’nin býldýrýn hazýrladýðý liste de gazeteci sayýsý sekizdi birden nasýl 61 oldu?

Anlatayým..

Adamlar geçen yýl “maðdur” arkadaþlarýn anlattýklarýný iyice dinleyememiþler bu yýl anlayabilmiþler!!

Bir de takýlmayýn caným CPJ’nin 1998 yýlýnda ‘78 tutuklu gazeteciyi’ görmezden gelip iþlem yapamadýðýna, adamlar rapor tutsalar hangi kanalda çýkýp da ‘Türkiye’de basýn özgürlüðünün kriz düzeyine ulaþmýþ olduðunu’ anlatabileceklerdi!

Hangi medya patronu CPJ yöneticisini alýp da “Baþbakan Mesut Yýlmaz, pardon TSK hükümeti basýna karþý yakýn tarihin dünya çapýnda en büyük saldýrýsýný yürütüyor” dediði bir raporu kanalýnda gevrek gevrek anlatmasýna, gazetesinde röportaj yaptýrmasýna izin verecekti?

Komik olmayýn lütfen? Andýçlanan gazetecilerle ilgilenmiyor CPJ birr...

Ýkiii... Bir de “topyekun savaþ” manþetini attýran efsane yayýn yönetmeni “28 Þubat sürecinde bir tek gazeteci tutuklu deðildi?” buyurmadý mý?

Çok haklýsýnýz ‘Sayýn dünyanýn en önemli basýn haklarý kuruluþu’ olan CPJ, bu ülkede iktidarýn medyaya karþý uyguladýðý baský öyle had safhada ki, günlerdir CNN Türklerde konuþmaktan yorulan, gazetelere demeç vermekten bitap düþen yöneticiniz bay Joel Simon da görmüþtür!

Benim asýl þaþkýnlýðým ise ülkeye demokrasinin gelmesine vesile olan ve cesaretle yayýnladýðý Ergenekon belgelerinin etkisiyle darbecileri korkutan Ahmet Altan!!

Heyy Ahmet Altan “Ne diyor bu CPJ, gazeteciler içeride gazetecilik faaliyetlerinden ötürü tutuklu diye rapor tutmuþlar. Bu gazeteciler, senin yayýnladýðýn Ergenekon, Balyoz, Çarþaf belgelerinden, darbe planlarýný yaptýklarý için” tutuklanmadýlar mý?

Þunlara “ne diyosunuz siz aslaným” diye bir efelensen, hadlerini bildiren manifesto gibi bir yazý yazsan! Yoksa ‘Ýktidarýn medyaya acayip baský uyguladýðý’ yalanlarý senin de mi iþine geliyor?

***

Hayýrlý bayramlar...