Kliþe haline gelmiþ bir bilgidir, Aliya, "Savaþ, yenilince deðil düþmana benzeyince kaybedilir." der. Aksi yöndeki bir ifade de Ýnönü'ye izafe edilir. "Batýlýlara o kadar çok benzeyeceðiz ki bizi kendilerinden bilecekler ve bize saldýrmak istemeyecekler!"
Bir toplum, dönemin gerektirdiði yenileþmeleri, kendi kökleri üzerinde yapabilirse selametle yol alabilir. Bunun tersi topyekûn toplumun hasta olmasýdýr.
Üç asýrdýr yaþadýðýmýz tam olarak budur.
Muazzez Gazze halký ve bu halkýn ay yüzlü çocuklarý öz benliklerine sadýk, küçük fakat seçkin bir mücahit ordudur.
1897'deki 1. Siyonist Kongre; akademi, kültür sanat camiasý ve geniþ okur yazar çevre tarafýndan bilinmemektedir. Bu kongrenin ana vasýflarýndan bir tanesi milletimizi yüz yýllýk bir planla yumuþak lokma haline getirme amacýna sahip olmasýdýr.
Belki zaman zaman abarttýðýmýzý düþündüðünüz; aile, LGBT çalýþmalarý, diziler, pespaye sözde sanatçý ve kültür mümessili insanlara hala sýk sýk sarýyoruz. Sebebi iþte budur.
En dokunulmazlarýmýzdan dinimiz, milli hassasiyetlerimiz veya ailemizin söz konusu olduðu tartýþmalarda reaksiyon vermemizin sebebi budur: Vura vura baba direðimizi kýrdýlar ve gök kubbemiz hepimizin tepesine çökmek üzere!
Feveranýmýz bundan dolayýdýr ve artarak devam edecek.
Bir toplumu mayalamak için hangi oranda þuurlu bir grubun var olmasý gerektiðini sosyologlar çalýþmalýlar. Ama pratikten hareket ederek diyebiliriz ki Filistin halký için þuurlu bir þekilde mücahede eden Gazze ordusu/halký kadar bir gruba bizim de ihtiyacýmýz var.
Yýllardýr özellikle gençlerimizin ruhunu istila etme amacýyla görevli olarak çalýþtýklarýný düþündüðümüz yüz civarýnda soysuz manken, oyuncu, sahne sanatçýsý, vb. kiþinin son otuz yýldýr ne büyük bir negatif dönüþe sebep olduklarýný görmemiz zor deðil.
Sahneye sürülen bu ajanlarýn bölünerek çoðalan tek hücreliler gibi arttýklarýna, bünyeye sirayet ettiklerine þahidiz.
Yýkmak çok kolay yapmaksa zordur.
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn, son grup konuþmasýnda soykýrýma maruz kalmýþ Gazzelileri Anadolu'nun hat savunmasýný yapan Kuvâ-yi Milliye'ye benzetmesine Ertuðrul Özkök pek yaman içerlemiþ.
Yazýsýnda, gerekirse kendi vatanýmýzý savunacaðýmýzý, Gazzelilere herhangi bir ihtiyacýmýzýn olmadýðýný söylemiþ.
Akif'in duasý gibi, inþallah savunma ihtiyacý ortaya çýkmaz. Çýkarsa elbette önde gider savaþýrýz. Bununla birlikte Özkök'ün plastik kibrini de reddediyoruz.
Biz de týpký Erdoðan gibi Gazzelilerin ileri savunmamýzý yaptýklarýna, maðlup olurlarsa Anadolu sýnýrlarýný çocuk kasabý Netanyahu gibilerden korumak için bizim savunmak zorunda kalacaðýmýzý biliyoruz.
Özkök atýf yapmasa da çok þükür ki Siyonistlerin arz-ý mev'ud emellerini acuze nineler bile öðrendiler.
Gazzelileri ön sýraya almamýzýn nedeni þu: Gazze'de cana bir soykýrým var ancak Gazzeliler ribat kültürlerinden asla vazgeçmiþ deðiller. Öz kültürlerine yönelik soykýrýma asla müsaade etmiyorlar.
Zira soykýrým insan caný almaktan ibaret deðildir.
Hukukçu Rafael Lemkine göre "soykýrým" sadece bir milletin ya da etnisitenin temsilcilerinin yok edilmesi deðil ayný zamanda onun kültürel ve milli deðerlerinin ortadan kaldýrýlmasýdýr.
Odaklandýðýmýz son asrýn kültür soykýrýmýnýn kronolojisini yapacak deðiliz. Kültürel soykýrýmýn tam anlaþýlmasý adýna yukarýda dile getirdiðimiz akademi, sanat ve ekran dünyasýnýn yanýna birkaç hatýrlatýcý fotoðrafý koymamýz kâfi gelecektir.
Kaplumbaða terbiyecisi olarak bilinen Fransýz ajaný, tarihi eser hýrsýzý Osman Hamdi'nin kültürel mirasýmýza yönelik yaptýðý hýrsýzlýk bir soykýrýmdýr.
CHP'nin tek partili dönemde camileri ahýr yapmasý ya da yýkmasý bir soykýrýmdýr.
Kýl dönmesi misali kendi dar sýnýrlarý içerisinde kývrýlýp kalan, cemaat zannedilen fýrkalarýn dine yaptýklarý bir soykýrýmdýr. Efendimizin (s.a.v), "Her fýrkanýn baþýnda kendi yoluna çaðýran bir þeytan vardýr" hadisi þerifini hatýrlarsak bu meyanda ne demek istediðimiz daha doðru anlaþýlabilir.
Tanzimat sonrasý tarihimize yönelik kurgulanan saptýrma hareketi ve sahih olmayan bir tarih geçmiþinin nesillerimize ders olarak gösterilmesi bir soykýrýmdýr.
Köklerinden uzaklaþtýrýlmaya çalýþýlan bu ülke halkýnýn tekrar kendi kültürüne sarýlmasýna ziyadesiyle ihtiyacý vardýr.
Milli çaðrýmýz olarak öz kültür köklerimize titizlikle sahip çýkmamýz gerektiðini aksi takdirde Kassam'ýn komandolarý gibi bize ait olaný canýmýzla savunmak zorunda kalacaðýmýzý daima akýlda tutmak elzemdir.