Biz Van’dayken...

En Sıra Dışı programı için Van’dayız: Genel yayın yönetmenimiz Yusuf ziya Cömert ve Akşam yazarı Turgay Güler... Savcı Sayan Ağrı’dan, Hasan Öztürk Ankara’dan intikal edecekler... 

İstanbul’un nemli sıcağına alıştığımız için, havaalanında bizi karşılayan serin havaya şaşırıyoruz.

Kısa bir dinlenmeden sonra mihmandarımız Özlem Özcan ve Furkan Yücel’le birlikte otele hareket ediyoruz.

Başbakan Erdoğan, aynı gün Van’da miting yapacak.

Otelde Markar EsayanCem KüçükKurtuluş Tayiz ve Fahrettin Damga’yla karşılaşıyoruz. Miting için gelmişler.

Kahvaltıdan sonra küçük bir şehir turu...

Öğlenden sonra da birlikte miting meydanına hareket ediyoruz. Hemen önümüzde Erdoğan’ın konvoyu...

İlk kez bir Erdoğan mitingi izleyeceğim.

Vanlıların ilgisi görülmeye değer... Yol boyu sevgi gösterilerinde bulunuyorlar... Tezahürat, miting meydanında da devam ediyor.

Dikkat çekici bir nokta:

Erdoğan, İsrail’in Gazze’de yaptıklarını anlatırken, önce derin bir uğultu duyuluyor, ardından protestolar yükseliyor.

Paralel yapıdan söz ederken ha keza...

Mitingden sonra Erciş’e hareket ediyoruz. “En Sıra Dışı” bu defa Erciş’ten ses verecek. Van milletvekili Fatih Çiftçi program konuğumuz...

Programdan sonra, gece geç saatlerde Van’a dönüyoruz.

Daha önce Van’ı görmemiştim... Kasaba irisi bir kentle karşılaşacağımı sanıyordum.

İlk şaşkınlığı havalananında yaşadım.

Küçük de olsa, modern ve temiz bir havaalanına sahip Van... Van gölünün hemen kıyısında...

Merkeze doğru ilerlerken, şaşkınlığım daha da artıyor.

Temiz ve bakımlı yollar...

Modern yapılar...

Ve düzenli bir trafik...

Konuştuğum Vanlılar, ağız birliği yapmış gibi, şehrin çehresinin son birkaç yılda değiştiğini söylüyor... Depremden sonra kent yeniden inşa edilmiş. Yeni yollar yapılmış, geniş bulvarlar açılmış. Kent baştanbaşa modern ve sağlam binalarla donatılmış.  Ve ortaya, insanı şaşırtan “düzenli kent” görüntüsü çıkmış. 

Kahvaltıda Kurtuluş Tayiz’e “sokak kahvaltıları geleneğini” soruyorum.

Böyle bir gelenek oluşmuş Van’da... Sokaklara ve kaldırımlara taşmış binlerce masa... Etrafında binlerce insan... 

Sessiz bir uyumla kahvaltılarını yapıyorlar.

Seremoni, sabah 7’de başlıyor, 11’e kadar sürüyor.

Bu arada “insan sıcaklığı”ndan da söz etmem gerekiyor.

Bunu, ülkenin doğusuna doğru gittikçe daha çok hissediyorsunuz.

Denilebilirse, iki adımda bir durduruluyoruz...

Hemen her defasında, “Buyurun, misafirimiz olun” daveti...

Çepçevre etrafımızı kuşatan güler yüzlü ve konuksever insanların yoğun ilgisi nedeniyle, neredeyse hiç yalnız kalamıyoruz. Bu sıcaklığı anlatabilmeme imkân yok. Yerinde görmeniz gerekiyor.

Biz Erciş’teyken (Başbakan’ın mitinginden sonra) küçük gruplar nümayiş yapmış, polis kalabalığı dağıtmak için güç kullanmış, bir-iki polis memuru yaralanmış...

Bunları daha sonra öğreniyoruz.

Bizi durumdan haberdar eden Vanlıların (aralarında BDP’ye yakın olduğunu tahmin ettiğimiz kişiler de var) mahcubiyeti görülmeye değer... “Olur böyle şeyler, canınızı sıkmayın, hepsi geçecek” diyoruz ama bunlar mahcubiyetlerini gidermeye yetmiyor. 

Hepsinde de, “Niye olsun? Şehirde huzur bırakmadılar! Bunlar Van’a yakışmıyor! Çözüm sürecine de zarar veriyor!” itirazı.

İlk kez gittiğim Van’dan olumlu izlenimlerle ayrılıyorum.

İkinci gidişimde, eminim ki, daha huzurlu bir kentle karşılaşacağım.

Bitirmeden önce, değerli milletvekili Fatih Çiftçi ve mihmandarlarımız Özlem Özcan ile Furkan Yücel’e “heyetimiz adına” teşekkür ediyorum.

Bir teşekkür de konuksever Vanlılara... Hiç bu kadar kendimizi iyi hissetmemiştik.