‘Bizde her yol var efendim!’

Halk TV’nin iddiasına göre, Uğur Dündar’ın programına çıkarak bütün soruları açık yüreklilikle cevaplandıran çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, kuşkucu CHP’lilerin gönlünde taht kurmuş. 

İşçi Partililerin de hayranlığını kazanmış...

Gerçi İşçi Partililer kızgın, “Bizim hayranlığımızı kazanmadı kardeşim; biz İslamcılığa, ortaçağ karanlığına, ABD temsilcilerine hiçbir zaman hayranlık duymadık” diye açıklama üstüne açıklama yapıyor ama Halk TV Ekmeleddin Bey’in “herkeslerin” gönlünde taht kurduğu görüşünde ısrarlı.

Ben de izledim o programı...

Hepsini değilse de, büyük bölümünü izledim.

Halk TV yayın esnasında “Soner Yalçın’dan ve Hulki Cevizoğlu’na bütün aydınların kafasındaki kuşkuları giderdi” diye alt yazı geçmeseydi, hiç izlemeyecektim.

Özellikle baktım:

Hulki Cevizoğlu ve Soner Yalçın gibi “aydınlarımızın” kafasındaki kuşkular ne?

Ekmeleddin İhsanoğlu bunlara nasıl gidermiş?

Uğur Dündar, söze “Efendim size Ekmel Bey diyebilir miyim?” diye başladı.

Elbette diyebilirdi...

Burada Ekmeleddin Bey’in ne kadar hoşgörülü, ne kadar komplekssiz, ne kadar açık fikirli bir insan olduğunu görüyoruz: “Zaten bana Ekmel derler. Aile çevrem bu ismi kullanır.”

Rahat olmalıydık...

Rahat olmasına rahattık da, ismindeki “din” ekinin budanması Ekmeleddin Bey’i niye tarifsiz mutluluklara garkediyordu ve “Efendim size Ekmel Bey diyebilir miyim” önerisinin üzerine niye balıklama atlıyordu? Nedir mahalle değiştirmiş Yozgatlılarımızın “geçmişleriyle” alıp veremediği? Mahalle değiştirince, ahlak da mı değiştirmek gerekiyordu?

Programda her şeyi sordu Uğur Dündar.

Ekmeleddin Bey de, “Siz şeriatçı mısınız? Din devleti mi kuracaksınız? Laikliği ve Cumhuriyeti mi yok edeceksiniz?” tadındaki sorulara, “Hiç olur mu efendim öyle şey, ne münasebet!” tadında cevaplar verdi.

Hepimiz ikna olduk...

Peki, dış politikamız konusunda ne düşünüyordu Ekmel Bey

Dış politikamız çok başarısızdı... (Bilmem kaç dil bilen, “Ortadoğu bilgisi” konusunda benim diyen her uzmanla yarışabilecek Ekmeleddin Bey, Suriyeli sığınmacılara kapılarımızı açmamamız gerektiğini söylemişti ayaküstü bir konuşmasında. Filistin konusunda da tarafsız kalmalıydık. İsrail çocuk öldürüp durmalıydı ve biz sesimizi çıkarmamalıydık. Mısır’daki darbe konusunda da tarafsız kalmalıydık. Nitekim Ekmeleddin Bey tarafsız kaldı. Darbesini başarılı kılabilmek için gözünü kırpmadan 4 bin direnişçiyi öldüren diktatör Sisi konusunda ağzını açmadı. Suudi Arabistan ve Amerika da ağzını açmamıştı. Ekmeleddin Bey niye riske girecekti?

Seçilirse, nasıl bir Cumhurbaşkanı olacaktı?

Bütün vatandaşlara eşit mesafede bir Cumhurbaşkanı olacaktı. (Üç ampulden birini de söndürecek miydi? Alışveriş yaparken kuyruğa girecek miydi? Kırmızı ışıkta duracak mıydı? Siyasilerin suratına anayasa kitapçığı fırlatıp kriz çıkaracak mıydı?)

Peki, kutlu Gezi direnişi konusunda Ekmel Bey ne düşünüyordu?

Dikkat!

Hulki Cevizoğlu ve Soner Yalçın gibi “aydınlarımızın” kafasındaki kuşkuları dağıtacak cevap geliyor“Gezi masumane, dürüstçe, mert bir harekettir. Gezi vatanseverliktir.”

Nasıl?

Ekmeleddin Bey’den gayet eklektik bir cevap, değil mi?

Biraz daha kurcalansa, “Bizde her yol var efendim” diyecek.

Hulki Cevizoğlu ve Soner Yalçın’ı bilmem ama Zeki Demirkubuz ikna olmuştur.

Çok Dostoyevski ve Nietzsche okuduğu için sıradan bir yerden bakamayan Demirkubuz’un, “masumane ve civanmerdane” Gezi konusunda Ekmeleddin Bey’le örtüştüğünü, hatta çok iyi bir ikili oluşturduklarını söyleyebiliriz.