Dünyada büyük bir deðiþim yaþandýðýný, bunun bizi de deðiþtireceðini ve bu deðiþimin dünyadaki rolümüzü de yeniden tarif edeceðini söylüyoruz. Burada bir soru ortaya çýkýyor. Demokrasi ile ve halkýnýn tercihlerine göre yönetilen bir ülkede bu deðiþim nasýl saðlanýr? Yönetimin halk tarafýndan seçilmesi onun meþru olduðunu gösterir. Ancak halkýn, partileri ve onun fertlerini, nasýl seçeceði sorusu cevapsýz kalýr. Durum þudur: Seçmen, aslýnda partileri seçer, seçilen kiþiler de partileri tarafýndan sunulur. Halkýn seçim için verdiði karar ise iki etken tarafýndan belirlenir. Birincisi kendi refahýna yöneliktir; Seçilecek parti kazandýðýnda onu ekonomik olarak ne kadar rahatlatacaðýný düþünür. Ýkincisi duygusaldýr, ülkenin bütünü nasýl geliþecektir, dünya üzerindeki yerimiz deðiþecekse bu güçlü ve sevilen ülke olmamýzda ne kadar etkili olabileceðidir.
Ülke hakkýndaki seçmenin bu düþünceleri nasýl oluþur. Bunu anlamak için dünyadaki geliþmeleri ve bunlarýn bize ait deðerleri nasýl etkileyeceðinin bilinmesi gerekir. Bir devlet olmamýz ve kendimizi yönetmemiz zarar görecek midir? Halkýn sahip olduðu inanç ve deðerlere karþý olumsuz bir davranýþ düþünülüyor mu? Bu deðerler siyasi bir amaçla kullanýlacak mý? Mesela ABD’deki bir terör eylemi Ýslam ülkelerine karþý olumsuz bir tavýr oluþmasýna neden oldu. Bu olay büyük bir güç tarafýndan düzenlenmiþ bir operasyon muydu yoksa bir avuç insanýn kurduðu bir terör örgütünün bir eylemi miydi gibi...
Ülkeyi etkilemesi mümkün bir eylem hakkýnda karar vermemiz gerektiðinde ise öncelikle “Bu bir örgütün eylemi midir yoksa bir güç odaðý tarafýndan hazýrlanmýþ bir eylem midir” sorularýnýn cevabý araþtýrýlmalýdýr. Eylemi sadece bir devletle sýnýrlandýrmamýn nedeni birçok devletin içinde o ülkeyi yöneten güç odaklarýnýn olmasý ve bunlarýn devletle yarýþacak güçte olmasý ihtimalinin varlýðýdýr. Bu güçler büyük bir ihtimalle devlet yönetiminin oluþmasýnda etkili olabilir hatta bazý seçilenler veya onlarýn tayin ettiði kiþilerin önemli olanlarýnýn bir kýsmý dahi bu güç tarafýndan belirlenmiþ olabilir.
Þüphesiz ülkemizde de siyaseti etkileyen bazý güçler vardýr. Þöyle bir benzetme yapmýþtým. Halk düþünce alanýnda bir dað gibidir. Duyulan ses ona ait deðildir ovadaki sesin yansýmasýdýr yani bir ülkenin karþýlaþtýðý son derece karmaþýk olaylar seçkinler tarafýndan bile algýlanmazken ya da nasýl yorumlamalarý gerektiði de belli güçler tarafýndan onlara kabul ettirilirken halk genellikle yorumu medyadan ya da medyanýn naklettiði demeçlerden esinlenerek yapar.
Mesela bir önemli olayý deðerlendirelim. Kýbrýs’ta Makarios Türkler’le neden çatýþtý. Þöyle bir senaryo yazabiliriz: Makarios Ýngilizlerin Kýbrýs’taki yönetimine karþýydý ve baðýmsýz olmak istiyordu. O dönemde baðýmsýz ülkelerin birlikte olmalarý planlanýyordu ve Kýbrýs’ýn buna katýlmasý isteniyordu. Türkler bunu Rumlarýn adanýn tümüne hakim olmak istedikleri þeklinde yorumladý ve bu olayý doðru anlatýyordu. Bu durum yani Rumlarýn kendi baþlarýna yapmak istedikleri stratejik bir dönüþümü Türkler bilmiyor ya da istemiyordu. Ýngilizler olayý bir Türk-Rum anlaþmazlýðýna ve bunun çatýþmaya dönmesini istiyordu ve bunu da el altýndan gerçekleþtirdiler. Uluslararasý bir sorun Türk- Rum çatýþmasýna dönüþtü. Çatýþmayý ABD’nin de kabulü ile biz kazandýk, Kuzey Kýbrýs’ta bir Türk devletinin kurulmasýný saðladýk yani gerçekleþtirdik. Öyle ki bu baþarýyý diðer liderlerle deðil, Avrupa karþýtý bile diyeceðimiz Ecevit’in liderliðinde yaptýðýmýzý kabul ettik.
Buradan þu sonuca varabiliriz: Dýþ güçler içerde güçlü yapýlara sahip olabilirler ama bütün bunlarý aþabilecek yapýda güçlü ve akýllý bir devletimiz olmalýdýr.