Bize neden saldırıyorlar?

Operasyonlar başlar başlamaz “90’lara mı dönüyoruz” yaygaralarıyla devleti baskı altına almaya çalışanlar terörün yeni ittifaklarını hiç sorgulama ihtiyacı duymadı. 

90’lardaki eylemlerin talimatı sadece Kandil’den geliyordu. Şimdi ise eylemleri artık “nitelikli üst akıl” yönetiyor.

Dış destek belli ölçüde devam etse de bölge halkının 90’lardaki desteğin yine geçerli olduğunu söylemek mümkün değil.

HDP’ye oy veren yüzde 13’ün, terörü de desteklediğini düşünmek her şeyden önce bu kesime büyük hakaret olur.

Teröre derin ittifak desteği

Eskiden Kürtlere “Şerefsiz” diye haykıranlar ve KCK’ya operasyon yapanlar 7 Haziran öncesi bütün güçleriyle HDP’yi desteklediler.

Aslında HDP umurlarında değildi. Nitekim seçimlerden sonra ters dönen HDP’ye hiçbiri, “Biz seni teröre yataklık yapman için mi destekledik” diye sormadı.

Daha da beteri aynı desteği HDP’nin römorku terör örgütü için de sürdürdüler.

Çünkü bu, Erdoğan düşmanlığı maskesi altında Türkiye’nin millî menfaatlerine savaşta sınır tanımayan bir şer ittifakıydı.

Türkiye, tarihinin en büyük çürümüşlüğünü yaşıyor.

Büyük bir öngörü eksikliğiyle doğu ve güneydoğuya gönderilen bütün tescilli paraleller, en kritik dönemde “hizmet”lerine devam ediyorlar!

Emniyetimizi teslim ettiğimiz kişilerin teröre nasıl hizmet ettiğini bizzat emniyet müdürü; bütün çıplaklığıyla anlatmıştır. Kendisine karşı başlatılan paralel iftira kampanyası ise doğru söylediğinin en büyük delilidir.

Sandık göründü, oyun bozuldu

İşte seçimden hemen sonra 7 Haziran’a kadar söylenenleri bir kenara bırakıp Türkiye’ye savaş açan bu ittifak, sandığın bu kadar çabuk geleceğini hiç hesaplamamıştı.

Onlar bir süre bu pervasız savaşı sürdürecek ve hedeflerine ulaştıktan sonra yine bir şirinleştirme operasyonu ile olup bitenleri unutturacaklardı.

Ama suçüstü yakalandılar.

Onun için daha ufukta seçim görünürken koro halinde yeni bir hikaye haykırmaya başladılar.

“Çözümü iktidar bozdu, saldırıları devlet başlattı...”

Kusura bakmayın, bu millet sizin zannettiğiniz kadar da balık hafızalı değil. Çözüm sürecini nasıl istismar ettiğinizi ve yeterli tahkimatı tamamladıktan sonra tekrar çatışma ortamını oluşturmak için ne kadar uğraştığınızı halk çok iyi biliyor.

STAR’ın dediği gibi “Bu yalanı yutturamazsınız.”

Artık sazlı sözlü PR çabalarınızın ve “PKK eylemleri ‘ama’sız durdurmalı” suflelerinizin sonucunu bekleyecek zamanınız yok.

Zaten onun için “seçim”i nefretle anıyorsunuz. Oysa “sahibinin araştırma şirketi” AK Parti’nin oy kaybedeceğini öngörmüş(!), bu endişe niye ki...

Oyunlarını bozduk, hedef olduk

Bu şer ittifakının bileşenleri eskiden her türlü gayri millî oyunu tezgahlıyor ve rahatça gizliyorlardı. Şimdi durum değişti. Halk onların ne olduğunu öğrendi ama oyunu bozanlar da bu ittifakın hedefi oldu.

Biri hedef gösteriyor, diğeri saldırıyor, bir diğeri ise perdelemeye çalışıyor.

Efendim, bu saldırıları kendimiz tezgahlıyormuşuz...

Utanmadan, “Bombayı kendiniz koydunuz” demişlerdi. Şimdi de alçaklıkta zirve yaparak, “Murat Sancak’ın arabasına 22 kurşunu kendiniz sıktınız” diyorlar.

Tam bir “Şakirdin fikri neyse zikri de odur” durumu.

Muhteremler bu işlerde ihtisas sahibi ya, herkesi de kendileri gibi “marifetli” zannediyorlar.

Doğan grubunun köşeli iki muhafızı da aynı sakızı çiğniyor.

“Her şey elinizde, madem birileri saldırmışsa ortaya çıkarın” diyor, “Faili meçhul kalırsa siz demek ki sizin tezgahınızmış” demeye getiriyorlar.

Bu mantığa göre Çetin Emeç’i de siz öldürdünüz demektir Sayın Özköşk...

Çünkü o melun cinayetten hemen sonra, kabinesi patronunuzun evinde oluşturulan Mesut Yılmaz hükümeti göreve geldi ama olay hâlâ aydınlatılamadı...