Türkiye’nin etrafýnda devam eden çatýþmalarýn, nasýl ve kimlerin katkýsýyla bir barýþ atmosferine gireceðini kestirmek zor. Ancak bir gerçeðin altýný çizelim. Türkiye’nin aktif katkýsý olmayan bir barýþý inþa etmek ya da devam ettirebilmek imkansýz. Önemli olan bizim bunun farkýnda olmamýz.
Meselenin bir boyutu bu. Ancak diðer yandan Türkiye’nin çatýþma alanlarýna dair yeni bir bakýþ açýsý üzerinde daha fazla çaba göstermesi gerekiyor. Altýný çizelim; yeni bir bakýþ açýsý.
Bir örnekle daha anlaþýlýr hale getirelim. Yakýn bir tarihe kadar Türkiye, herkesin gýptayla baktýðý bir barýþ sürecini inþa etti. Kendi sýnýrlarýndaki terör belasýyla mücadele ederken, bir yandan da soðukkanlý bir yaklaþýmla sorunu nasýl yöneteceðini ele aldý. Ancak Milli Birlik ve Kardeþlik ya da Çözüm Süreci adý altýnda yürüyen bu adýmlar, akýl almaz bir istismara uðradý. Barýþ için samimi adým atmak bir yana, bu durumu kendi silahlý mücadelesini daha da yaygýn hale getirmek için kullanan terör örgütü ve parantezindeki siyasi parti, bir büyük fýrsatý hendeklere gömdü.
Bu büyük istismarýn varlýðýný devlet aklýnda ilk iþaret eden ve artýk mücadelenin böyle devam etmeyeceðini ilan eden Cumhurbaþkaný Tayyip Erdoðan oldu. Kararlý bir mücadelenin iþaretini verdi ve o günden bu yana terörle belki de yakýn tarihimizin en sert mücadelesi devam ediyor.
Bu örnek neden anlamlý. Þu nedenle. Cumhurbaþkaný böyle bir mücadelenin iþaretini verip devletin tüm mekanizmalarýný harekete geçirince, ilk etapta pek çok çevrede þaþkýnlýk yaþandý. Kýsa bir süre önce çözüm süreci gündemdeyken, nasýl olup da böyle bir noktaya gelindiðini kavramakta güçlük çekenler oldu.
Aktarmaya çalýþtýðýmýz örnek, esasen Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn devlet adamý olarak nasýl bir duruþ sergilediðini ve yeri geldiðinde nasýl risk alabildiðini ortaya koyuyor. Siyasi hayatý boyunca büyük riskler aldý Tayyip Erdoðan. Bunlarýn hemen tamamýnda kaybetmeyi göze alarak kazandý. Beklenmedik anlarda, hatta artýk bitiyor denildiði dönemlerde bile cesaretiyle ve hamle üstünlüðü ile öne çýktý. Bir baþka yakýn örnek olarak 7 Haziran seçimleri sonrasýnda izlediði stratejiyi ve aldýðý riski hatýrlamakta yarar var.
Ýþte tam da bu nedenle, Türkiye’nin etrafýndaki çatýþma alanlarýyla ilgili beklenmedik hamleleri yapabilme cesareti ve vizyonu nerede sorusunun cevabý yine Erdoðan olacak. Suriye ve Irak baþta olmak üzere, her adýmda bir þekilde Türkiye’yi etkileyen çatýþma alanlarýnýn kontrol altýna alýnabilmesi, bu noktada yakýn bir tarihe kadar atýlan adýmlarýn gözden geçirilmesi, þu an en az terör kadar acil gündemi Türkiye’nin.
Neden baþkanlýk istiyor, niçin bu kadar sert bir üslubu var, yetkilerini aþýyor mu aþmýyor mu sorularýný gündeme taþýyanlar; olup bitene bir de bu pencereden bakmak zorunda. Kaldý ki þu ana kadar mevcut anayasal yetkilerini aþan bir adýmý ya da hamlesi de olmadý Erdoðan’ýn. Yakýn geleceðe dair atýlacak adýmlarýn herkesi çok þaþýrtacaðýný da þimdiden söylemek mümkün.
Krizler, sorunlar ve çatýþmalarla dolu bir coðrafyada, sonuç alamadýðýnýz hamlelerde ýsrar etmenin kimseye bir yararý yok. Ankara’da devlet aklý, yeni dönemi çoðumuzun düþündüðünden daha farklý okuyor ve hiçbir þey eskisi gibi olmayacak.
Hem de kýsa sürede.