Hintli bir Müslüman, Mevlana Ýsmail Meeuriti isimli bir þair, Osmanlý- Rus Harbi’nin baþladýðý zaman 1877 senesinde bir Ramazan ayýnýn ve Bayram sabahýnýn tasvirini yapar;
‘Türkiye’deki hadiselerden ve olup bitenlerden gece gündüz meraktayýz. Ramazan bile geçti haberimiz olmadý. Haberimiz nasýl olsun?... Yemek sofralarýna oturmaktansa kendimizi gazetelere kaptýrýyorduk. Her ne kadar acýkmýþ ve susamýþ olsak da Türklerden baþka bir þey düþünemezdik. Bütün günlerimizi haber bekleyerek geçirirdik. Haber gelmezse oruçlar bile aðýr bir yük gibi gelirdi. Oruçlarýmýzý zafer anlatan bir haberle açmak ne de tatlý bir þey olacaktý. ’
‘...Ey Mahmud, Ey Hamid! Oðullarým! Bugün Bayram günüdür. Kalkýp kalbinizin ta derinliklerinden gelecek þekilde dua edin. Allah’a yalvarýn ki Türk ordusu Bayramý’ný fetih ile kutlasýn!’
Yüz otuz sekiz yýl önce Hintli Müslümanlarýn yaþadýðý bir Ramazan ayý ve bir Bayram sabahýnýn özeti niteliðinde bu cümleler. Ve tam yüz otuz sekiz yýl sonrasýnda ülkemizde yaþanan Bayram günlerine baktýðýmýzda þükürden öte bizimde müslüman ülkeler için dertlenmemiz gerekirdi aslýnda.
‘Dünya Müslümanlarýnýn yaþadýklarýný görünce babama bu Bayram yeni bir elbise almamasýný söyledim’ diyen J. Deeppika adýnda Müslüman bir genç kýzýn Bayramý yaþama anlayýþýna baktýkça, 1877’den 2015’e Ramazan ayýnda ve Bayram gününde Pakistanlý ve Hintli Müslümanlar için deðiþen fazla bir þeyin olmadýðýný söyleyebiliriz.
Dünya Müslümanlarýnýn Ramazan ayýný nasýl karþýladýðý ve yaþadýðýný öðrenirken Türkiye’de açýlacak bir camii üzerinden ‘Ezan sesini duymak istemiyorum, emekliyim. Saygýyý hak ediyorum’culardan, ‘Cumhurbaþkaný neden benim vergimle iftar veriyor’culara kadar yine afakî muhabbetlerle Ramazan ayýný geçirdik.
Ezan sesini duymak istemeyen vatandaþýn ezan sesini duymak isteyen vatandaþýn talebini küçümsemesine, Benim vergim dediði paranýn aslýnda kaynaðýnýn kendi para matbaasýna deðil de devlete ait olduðunu anlayamamasýna da bu Ramazan’da tanýklýk ettik. Oruç tutmayanlara dayak atýldý tadýndaki kliþeleþmiþ haberlerin en azýndan bu Ramazan’da o kadar etkili olamadýðýný da gördük.
Bir sanatçý veya bir futbolcunun kazandýðý parayý hayranlýkla gündeme getiren insanlarýmýzýn Ramazan ayýnda insanlara yol gösteren ilahiyatçý bilim adamlarýnýn kazançlarýný kendi kazançlarýyla kýyasladýklarýna da þahit olduk. Bu zamanda insanlara yol gösterme adýna en çok ihtiyaç duyduðumuz bir alanda, o iþi yapan insanlarýn kazandýklarý ile etkisizleþtirildiklerini de anlayamadýk?
Ramazan ayý ile dinin toplum üzerinde bütünleþtirici etkisini dile getiren programlardan rahatsýz olduklarýndan olsa gerek, T24 haber sitesinde M. Belge’nin ‘ ...bu geleðene dönüþ biçimi gelenekte olmadýðý kadar dini oldu. Halen de öyle gidiyor’ çýkarýmýný yansýtan ‘Osmanlý Ramazan’ý nasýl yaþardý, meyhaneler ne yapardý?’ adlý yazýsý ile verdiði ayarý da gördük (!)
Bu ayarýn Bayram’ýn birinci gününde bayramýn adýnýn Þeker mi; yoksa Ramazan mý? Olduðuna dair tartýþmalara katýlanlarýn Yüz yýllýk Þeker Bayramý’nýn Ramazan Bayramý diye adlandýrýlmasýna þaþýrdýklarýný ve M. Belge’yi bu konuda bilirkiþi olarak lanse etmelerine de þahit olduk. Müslüman bir ülkede ilahiyatçýlarýn kazandýklarý para üzerinden itibarsýzlaþtýrýlmasýna takýlmazken Bayram’ýn adýnýn ne olduðunu dair yapýlan tartýþmalarda referans gösterilen kiþilerin ehliyetini de takýlmadýk.
Hintli bir genç kýzýn dünya Müslümanlarýnýn içinde olduðu duruma karþýlýk Bayram’da yeni bir elbise giymeyi istememesini duyunca anladým ki biz, Müslümanlarýn derdi ile dertlenemedik. Sosyal hayatta her þeyin en medenisini bilen seküler kesimler tarafýndan Ramazan ayý nasýl yaþanmalý? Bayram’ýn adý ne olmalý? Gibi aslýnda önemsenmemesi gereken tartýþmalarla odak noktamýzý kaybettik!