Bizim büyük sefaletimiz!

Ah bizim fukaralýðýmýz!

Ah bizim kara cehaletimiz!

Bir zýpçýktý yine bizi utandýrmayý baþardý!

Anamýzýn da Habîbullâh'ýn da namusuna, haysiyetine dil uzattý bir beyinsiz.

Ve öðrendiðimiz çaresizlikle, biz, üç yüz tavuðun önüne atýlmýþ üç tane darýya koþar gibi üþüþtük baþýna, týpký tavuklar gibi gagalýyoruz!

Ödüllü Siyer kitaplarýnda dahi bu mesele meþkuk býrakýlmýþ durumda! Ve adeta, "Evet altý yaþýnda evlenmiþ ama beþik kertmesi gibi bir þeydir bu. Zifaf olmamýþtýr." Ve sair gibi mahcup, utangaç düþüncelerle sarfý nazar etmiþler bu sorudan, kaçmýþlar!

"Allah'a ve O'nun en mütekamil kulu Habîbine böyle bir nakýsa asla yakýþmaz! Meselenin aslýný tam bir vukufiyetle çalýþalým, ortaya çýkaralým; olur ki bu nakýsa evhamýndan dolayý Ýslam'a ve Resulullah'a kalbi açýk insanlarýn hidayet kapýlarý kapanmasýn!" diyememiþler!

Aslýnda pek çok büyük meselede boþ karnýmýz iþte böyle oluþuyor.

Ýslam, kemal bulmuþ son dindir. Geldiði günkü gibi taptazedir. Ve Resulullah bu dini teblið etmiþ, en güzel þekilde örneklemiþtir; dolayýsýyla ona iftira yapýþmaz.

Bu özgüvenle yaklaþarak gayretle çalýþsak bühtan altýnda kaldýðýmýz çok mevzuyu vuzuha kavuþturacaðýz.

Þimdi, biz Müslümanlarýn otantiðinde temel yaklaþým þudur: Ýmamý Azamýn çocuðunun komþuya eziyet vermesi üzerine yaptýðý gibi Müslümanlar bir sorunla karþýlaþtýklarýnda ilk önce nefislerine bakarlar. "Biz ne hata yaptýk da bu sorunu yaþýyoruz?"

Bunu kümülatif hale getirmeliyiz.

Müslümanlar ilmin peþini býraktýklarýnda cehaletin kara deliðine düþtükleri için önce özgüvenlerini kaybetmiþler sonra da inandýklarý þeylerde þüpheye düþmüþler!

Ýnançlarý, ayakta tutan tek þey olduðu için sorunlarý halýnýn altýna süpürmüþler, kaçmýþlar.

Ve bu cehalet tavrý adeta kurumlaþmýþ, gelenek haline gelmiþ, nesilden nesile aktarýlmaktadýr.

Fakat öyle düþünüyoruz ki Allah, bizi Ýslam'la tenvir olmaya icbar etmekte ve dünyanýn içinde debelendiði bu cehalet çaðýndan bütün insanlýðý çýkaracak muþtuyu bulmamýzý murad etmektedir.

Varsa bir misyonumuz budur.

Gelelim sefaletimize sebep olanlara!

Cehalet üreten endüstriyel eðitimle daha çok genci esaret altýna almak için kurduðunuz okullarý, yurtlarý, kurslarý, þirketleri, tarikatlarý, cemaatleri kapatýn!

Birçok defa bu milletin önüne düþen üçkaðýtçý hocalarýmýzdan, þeyhlerimizden, siyasetçilerimizden bahsedip durduk.

Duvara ýslýk çalmanýn bir anlamý yok.

Bu sözleri kimse üstüne alýnmýyor. Ancak bu cehalet girdabýna akla gelen, bilinen hemen herkes bir þekilde düþmüþ durumda!

Bunlar için yapýlacak ilk þey: "Alim otorite tavrýndan çýkýn, nakýs hassasiyeti olan zayýf kullar olarak tövbe edin; hep beraber, Ýslam'dan asýl misyonumuzu bir muþtu gibi çýkaracaðýmýz gayreti kuþanalým." demektir.

Ýhtimal ki kurtuluþumuz buradan baþlayabilir.

Hiçbir menzilin bulunamayacaðý yollara yüz binlerce Müslümaný sokmanýn vebali çok büyüktür!

Müslüman tüccarlýkta çok nitelikli bir meþguliyettir, asýn tabelanýzý dükkanýnýza kârýnýza bakýn, infak edin daha çok faydalý olursunuz.

Siz geri çekilmedikçe gerçekten vukufiyeti olan insanlar ortaya çýkamýyor!

Çünkü siz din satma iþini ticari kâr hýrsýyla, hýrçýnca yapýyorsunuz. Fakat gerçek alim tavýrlý insanlarý da ezip geçiyorsunuz, geride býrakýyorsunuz, unutturuyorsunuz!

Bize deseniz ki Müslümanlarýn þu anda en büyük problemi nedir? Hiç çekinmeden deriz ki, "Müslümanlarýn önüne geçen imamlarýdýr, þeyhleridir, alim görünümlü tüccarlarýdýr!"

Bilgi ve fikir olarak iflas ettiniz! Bunu bir siz göremiyorsunuz!

Býrakýn ümmetin yakasýný. Elinizde olan þey bir seraptýr.

Bu serap, ne herhangi bir hastayý þifaya kavuþturur ne herhangi bir muhtacý kalkýndýrýr ne herhangi bir toplumsal sorunu onarabilir!

Allah rýzasý için çekilin kenara.

Bilenler öne çýksýn.

Sizi alim zannederek idareciler size fikrinizi soruyor, bunun üzerine politika inþa ediyorlar! Sonu hep hüsran oluyor!

Bu vebalin altýndan kalkamazsýnýz! Siz bunu yapmazsanýz Allah çeþitli meselelerle sizi zaten sahneden alacak.

Kimi kandýrýyorsunuz!

Yakýn kitaplarýnýzý. Kapatýn dükkanlarýnýzý.

Ve deyin ki, "Ey ahali bize/bana gelmeyin! Aradýðýnýz bizde/bende yok. Allah imkân verirse bizde/bende sizinle beraber arayýþ yoluna düþeyim/düþelim."

Hercümerç döneminde Karabekir'in dile getirdiði sözle bitirelim; "Öyle puslu ki hava, þeytan bile 'Müslüman' mintaný giyiyor."