BM’nin 74 yýllýk tarihinde ilk kez bir Ýnsani Zirve düzenlendi. Demek ki, dünyaya barýþýn egemen olmasý, ekonomik geliþmenin saðlanmasý, adaletsizliklerin ortadan kaldýrýlmasý ve iþbirliklerinin artýrýlmasý için kurulmuþ olan bu örgüt, bugüne kadar insaný ön plana koyacak bir zirve yapma ihtiyacý duymamýþ.
BM kapsamýnda toplumlarýn refahý ve istikrarý için faaliyet gösteren çok sayýda birim bulunmakla birlikte, sonuç itibarýyla devletlerin egoizminin kararlara damga vurduðu bir sistem söz konusu. Devletlerin ulusal çýkarlarýnýn çakýþýp büyük dünya savaþlarý yaþanmasýna engel olan bir yapýsý var, diðer bir ifadeyle “güçlerin dengelenmesi” iþlevini görüyor. Ancak bu durum bölgesel savaþlarýn, iç çatýþmalarýn, adaletsizliklerin, yoksulluklarýn ortadan kalkmasýna engel olmuyor. Hatta tam tersine, bölgesel ya da küçük savaþlarýn büyük dünya savaþlarý çýkmamasýnýn garantisi olarak bile görüldüðü söylenebilir.
Oysa bunca insanlýk dramý, tam da BM’nin büyük güçleri dengeleme sistemi yüzünden yaþanýyor. Zira BM, 2. Dünya Savaþý sonrasý ortaya çýkan koþullara uygun olarak kurulmuþtu. Savaþýn galipleri, beþ büyükler olarak nihai kararlara imza atacak bir statü edinmiþler ve siyasi ortamý o düzene göre dondurmuþlardý.
5’ler ve ulusal çýkar
Bugün 2. Dünya Savaþý sonrasý koþullarý söz konusu deðil. Dünyadaki güç daðýlýmý da, iliþkiler de, sorunlarýn yaþanýþ biçimleri de çok deðiþti. O dönemde örneðin Almanya yenildiði için beþ büyükler arasýnda yer almamýþtý. Ancak bugün Fransa’nýn beþ ülke arasýnda yer alýp Almanya’nýn almamasýný açýklayabilecek hiçbir gerekçe bulunmuyor.
BM’nin kaptanlarý arasýnda neden baþka devletlerin olmadýðý sorusunun yaný sýra, BM’nin faaliyetlerinin de sorgulanmasý mümkün. BM, uluslararasý hukukun kaynaðý; ancak uluslararasý hukukun bizzat büyük devletler tarafýndan ihlal edildiði çok sayýda örnek var. Bazen de, büyük devletler uluslararasý teamüle aykýrý müdahaleler yapýp ardýndan bunun hukukunu oluþturabiliyorlar. Dolayýsýyla, özellikle beþ büyük devletten birisi uluslararasý hukuku meþrebine göre yorumladýðýnda, bu diðer bir büyük devletin de aynýsýný yapmasýnýn önünü açýyor.
Hal böyle olunca, büyük devletlerin adaletsizlik ya da haksýzlýk konularýnda birbirlerini destekledikleri bir durum ortaya çýkýyor. Bu durum ne yazýk ki, en ortaya çýkmamasý gereken bir zirvede, Ýnsani Zirve’de bile gözlemlenebiliyor.
5’ler ve insani sorunlar
Ýstanbul’daki Ýnsani Zirve’ye çok sayýda devlet katýlmýþ olmakla birlikte, BM’nin kaptaný olan devletlerin katýlýmlarý düþük düzeydeki temsilcilerle oldu. Bu yolla, bir anlamda dünyadaki insani sorunlarla o kadar ilgilenmediklerini, daha ziyade bu sorunlarýn kendi sorunlarý olmadýðýný ima etmiþ oldular.
Bu bir açýdan doðru. Merkel’in zirvedeki varlýðý ile “göç” konusunun baðlantýsý düþünülürse, katýlanlarýn bazýlarýnýn bile sadece kendilerine deðen konularý çözmek için Ýstanbul’a geldikleri düþünülebilir.
Ýnsani sorunlarý doðrudan yaþayanlar ile sorunlardan doðrudan etkilenen ülkelerin bir araya gelmesi, son derece yararlý; umalým ki bu tür zirvelerin devamý gelsin. Ancak sorunlara neden olan esas devletler bu tür zeminlere dahil olmazlar ise gelecekten umutlu olmak kolay olmaz. BM’nin insani sorunlarda çözüm merkezi olmasý arzu ediliyor ise ya BM yeni uluslararasý koþullara göre yeniden yapýlanacak ya da sistem BM’nin kurulduðu dönemdeki özelliklerine geri dönecek. Suyun baþýný tutan devletler her ne kadar “eski sistemin” devamýndan yana iseler de alttan gelen basýnca ne kadar dayanabilecekler, orasý þüpheli.