BM’nin tek işlevi İsrail’e destek olmak mı?

ABD Başkanı Donald Trump, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanımlayıp, ülkesinin Tel Aviv’de bulunan büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması talimatını verdiğini açıklayarak, bombanın pimini çekti.

Ve o günden bu yana yaşanan gelişmeleri hep birlikte izliyoruz.

Arap ve Müslüman ülkeleriyle birlikte Batı başkentlerinde de protesto gösterileriyle hareketlenen sokakların fonunda, önemli bir diplomatik çaba da gözleniyor.

Türkiye’nin 57 üyeli İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve dönem başkanı olarak zirveyi “Kudüs” gündemiyle olağanüstü toplantıya çağırması, sürecin kırılma noktası oldu. En azından “karşı cephe”de belirli toplantıların ertelendiğine, daha bir çekidüzen verilerek adım atıldığına tanık olduk.

Türkiye riyasetinde toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı, Doğu Kudüs’ü Filistin Devleti’nin başkenti olarak ilan etti.

“Filistin ve Kudüs ana meselemizdir, derdimizdir” mesajını verdi.

Ve en önemlisi, Birleşmiş Milletler’e sorumluluklarını hatırlatarak “hodri meydan” dedi.

Son süreçte uluslararası kuruluşların attığı adımları inceleyecek olursak, Birleşmiş Milletler sınıfta kalıyor.

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın “hodri meydan” dediği, Avrupa Birliği’nin bile tek ses çıkarmayı başarabildiği bir kavşakta, Birleşmiş Milletler başlama düğmesine bile basamıyor.

Ya da basmıyor mu?

Avrupa Birliği demişken, kısaca bir hafıza tazelemesi yapalım. İngiltere’nin birlikten çıkış kararı Brexit, aşırı sağın yükselişi ve mülteci krizi nedeniyle varoluş krizi yaşayan Avrupa Birliği, uzun bir süredir herhangi bir konuda dik bir duruş gösteremiyordu. Şimdi Kudüs konusunda, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’ya “Brüksel’i terk ettirecek” bir tutum sergiliyor AB. Tek tek ülkelere bakıldığında kafa karıştırıcı sinyaller gelse de, birlik net bir ses çıkararak, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanımlanmasına karşı çıktı.

Doğal olarak gözler BM’ye döndü.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önceki gün Konya'daki Kudüs mitingine videokonferansla bağlandı ve “Amerika'nın Kudüs'le ilgili kararının iptali için önce Güvenlik Konseyi'nde, orada veto olursa BM Genel Kurulu'nda bu hukuksuz kararın iptali için çalışacağız" dedi.

Şimdi tam zamanı aslında.

Birleşmiş Milletler, işlevini yitirdiği, reforme edilmesinin gerektiği yönündeki saptamalara önemli bir çözüm kapısı gösterebilir.

Tek varlık sebebinin İsrail Devleti’nin kuruluşuna ve varoluşuna ve bekasına destek olmak olmadığına dünyayı ikna edebilir atacağı adımlarla.

Bu kavşağı da geçemezse, onurlu bir sınav veremezse tek varlık sebebinin İsrail destekçiliği olduğunu dünya aleme göstermiş olacaktır.

Hodri meydan!