Boğaziçi: Provokasyon bayat, prodüksiyon berbat!

Yedi yıl önce Taksim Gezi Parkı'nı mekan tutan ve ülkeyi kaosa sokup hükümet düşürmeye yeltenen sokak kalkışmasının bir benzeri bu kez Boğaziçi Üniversitesi'nde sahneleniyor.

Gezi'ye sebep olarak "ağaç" gösterilmiş, "parkta bize sormadan düzenlemeye yapamazsınız" diye buyrulmuştu.

Boğaziçi'nde de "bize sormadan rektör atayamazsınız" diyorlar. Diğer üniversitelerle aynı mevzuata tabii olmasına rağmen kurtarılmış bölge gördükleri Boğaziçi'ne imtiyaz talep ediyorlar!

Gezi'de gençlerin eylemlerini çalanlar, onların algılarıyla ve duygularıyla oynayarak sahaya süren küreselciler, yer altından çıkan karanlık tipler, terör örgütleri "3. köprüyü, İstanbul Havalimanını, Kanal İstanbul'u yapamazsınız, şu, şu valiler derhal görevden alınacak" şeklinde "muhtıra" vermeye cüret etmiş, ardından da "taleplerimiz gerçekleşene dek..." diyerek ülkeyi yakıp yıkacakları tehdidini savurmuşlardı.

Güdümlü güdük muhalefet de bir kez daha fırsatçılık yapmış çoluk çocuğun arasına karışan teröristlerin kuyruğuna takılmıştı.

GEZİ KONSORSİYUMU SAHNEDE

Aynı konsorsiyum Boğaziçi'nde de boy gösterdi. İlk haliyle kabul görebilecek basit bir itiraz Gezi bileşenlerinin olaya dahliyle sokakları yakmaya, hükümet düşürmeye niyetleniyor!

Birleşik Haziran Hareketi içinde 2013'ten beri yeni Gezi tertip etmeye çalışıp sonuç alamayan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu işaret fişeğiydi. Boğaziçi'nde boy gösterdi ve bataklık sineklerini çekmeyi başardı.

Nitekim Kandil patentli HDP milletvekilleri, Meclisin yasama faaliyetine değil terör örgütlerinin kaos çıkarma faaliyetlerinin gediklisi CHP'liler, şüpheli tipler, bilumum terör örgütleri, Boğaziçili olmayan toplama figüranlar protestoları sokak çatışmasına çevirmek için pistte yerini aldı. Ve bildik olaylar, olaylar...

YAPIMCI UCUZA KAÇMIŞ

Rektörlük binasını ablukaya alan toplama kadro... 9 saat giriş çıkışların engellenmesi... Tencere tava bağımlıları... Z kuşağına umut bağlayan bitik solcular... Sicili bozuk yerli-yabancı medya... Gezi eskisi tipler gayrete geldi... Taksim işgal günlerini bir kez daha yaşatmak istediler Türkiye'ye.

Polis müdahale edince kaos kadrosunun kimlerden oluştuğu çıktı ortaya. Gözaltına alınan 108 kişiden 101'i Boğaziçili değil. Sadece 7 kişi!

Boğaziçi Üniversitesinde 14 bin 500 kayıtlı öğrenci olduğu hatırlandığında protestolara katılımın azlığı ve prodüksiyonun zavallılığı daha net anlaşılır.

FIRSATÇI CHP VE KÜÇÜK-BÜYÜK BAŞKANLAR

Ama CHP için kaçırılmayacak fırsat tabii.

Nitekim PKK'nın dağa kaçırdığı çocuklar için tek kelime sarf etmeyen Kılıçdaroğlu "evlatlarımızı derhal serbest bırakın" diye buyurdu.

Bahsettiği evlatların 79'u DHKPC ve TKP-ML terör örgütü üyesiydi. Kılavuzu Kaftancıoğlu olanın akıbeti bu olur elbet.

CHP'nin küçük başkanları için de az bulunur fırsattı, n'apsınlar hemen girdiler topa. Rekabet kızışıyor zira.

Mansur Yavaş rektörü istifaya davet ederek kendine bir güzel güldürdü.

İmamoğlu'nun ki şuursuzluktan öte bir şaklabanlık barındırıyordu. Eylemcilerin sözcülüğünü yaptı esas oğlan. Ajans sağ olsun.

Olaylara uzaktan dahil olan terör bileşenlerini de unutmamak gerek.

Firari FETÖ'cüler CHP'liler ve looser muhaliflerle beraber "kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" sloganı atarak bir kez daha hedef birliği etti.

SÜRÜYÜ BÖYLE GÜTTÜLER

"Çatıya öğrenci vurmak için keskin nişancı yerleştirildi" iftirasından "bütün Boğaziçi eylemde" yalanına, "rektör seçimi üniversitenin hakkıydı, Tayyip kayyum atadı" iftirasından "başörtülü öğrenciyi yerlerde sürüdüler" yalanına kadar bir dizi kusturucu iddia atıldı ortaya. 3-5 dakikada hakikat ortaya çıksa da yalan dünyayı dolandı.

"Asla aşağıya bakmayacağız" yalanı daha stratejikti ama, hem eylemlere adını verdi hem inananları "güdülen sürüye" kolayca dahil etti.

Oysa kayıtlar net: Polis protesto esnasında eylemcilere pandemi kuralları uyarısı yapıyor ve "aşağıdan yürüyün aşağıdan" şeklinde sesleniyor. O an bir tepki yok.

Ama anlaşılan sokağa dökülmüş çocukları fon olarak kullanıp iktidar değiştirmek isteyenler için bu işe yarar bir cümle. Hemen bunu "aşağıya bakmayacağız" onur cümlesine (!) çeviriyorlar.

Bir bakıyorsunuz her yerde var. "Asla aşağıya bakmayacağız!" deyince çok onurlu, özgür iradeli, direnişçi ruhlu olduğunuza inanıyorsunuz. Ve bunun bir "tasma" olduğunu fark bile etmiyorsunuz. Artık nereye çekerlerse oraya...

KÂBE'YE SALDIRI VE "EĞİLMEYİZ" SLOGANI

İspatlayamam ama ajansın şunu hesaplamış olabileceğini de hesaba katalım derim. Malum Boğaziçi'nde eşcinseller Kabe'yi hedef alarak kendilerine saygı duyulmasını talep etmişti. LGBT bunu hep yapıyor, kabul görmek için kutsallara saldırıyor ama bu provokasyonla bu slogan arasındaki bağı görmezden gelebilir miyiz?

Dünyanın her yerindeki milyonlarca Müslümanın günde beş vakit yönünü döndüğü ve secde ettiği (yani yere baktığı, başını eğdiği, huzurda secde ettiği) Kâbe'ye saldırı da -kurgusal bir yalana dayanan- "asla yere bakmayacağız" sloganı da tesadüf olabilir mi?

KIRMIZI FULARLI KIZIN AKIBETİ

Gezi'nin bilançosu çok ağırdı hatırlarsanız. Ama en büyük zararı kendini var etmek, ispat etmek için en fazla itiraz etmeye ihtiyaç duyan post-ergenler gördü. Kullanılmaya çok müsaittiler ve ne yazıktır ki kullanıldılar. Terör örgütleri militan devşirdi Gezi'den resmen.

Gezi'deki siyahlı kadın, piyanolu adam, duran adam gibi tasarımlar dışında en popüler isimdi mesela "kırmızı fularlı kız".

Gezi sonrası PKK'ya katıldı, terörist başı Murat Karayılan'ın himayesine (haremine?) girdi ama ona tanınan "imtiyaz" diğer kadın teröristleri kıskandırınca Rakka'ya gönderildi. Oralarda öldü gitti zavallı.

Hayati öneme sahip ibretlik bir gerçek bu.

Boğaziçi çıkışlı olaylara dahil olan çocukların anne babalarına büyük sorumluluk düşüyor o yüzden. Çocuklarına kıymet versinler.

Gençlerin kendilerini ispat etmek, değerli ve kişilikli hissetmek için imtiyaz talep etmeleri gerekmez çünkü. Bilakis... Hak ararken haksızlık yapılmaz.

Bir de şu var, çok mühim.

Gezi asla tekrarlanmaz. Çünkü güvenebilecekleri ne FETÖ var devlet içinde, ne PKK var dağlarda ovalarda.

Allah'a şükür temizledik hepsini.