Afrika kýtasý, bilimadamlarýna göre insan türünün ilk ortaya çýktýðý coðrafya. Ýslami rivayetlere iliþkin yeni ortaya çýkan bazý yorumlarda da cennetten kovulan Hz. Âdem’in “yeryüzüne indiði yer”in Afrika olduðu varsayýlýyor. Yani bu demektir ki aslýnda hepimiz Afrikalýyýz!
Özellikle Martin Bernal isimli bir Ýngiliz “Sinolog”un kaleme aldýðý Kara Atena baþlýklý eserin 1987’de yayýnlanmasýnýn ardýndan batý medeniyetinin Afrikalý kökleri konusu popüler bir mesele olarak tartýþýlmaya devam ediyor.
Medeni geliþmenin temeline eski Yunanistan’ý bir nevi milat þeklinde yerleþtiren Avrupa merkezli Aryan ýrkçýsý yaklaþým beþeriyetin sosyal ve kültürel geliþiminin birdenbire baþlamadýðýný, bir devamlýlýða sahip olduðunu ve bu arada Yunan kültürünün kaynaðýnýn da Mýsýr ve Afrika olduðunu kabulde hâlâ zorlanýyor.
Nitekim sömürge ve kölecilik çaðýnda Afrikalý zencilerin insan sayýlmayacaðýna iliþkin Kilise fetvasý yayýmlandýðý düþünülürse “kara” Afrika’nýn beyaz Avrupalý açýsýndan “medeniyetin beþiði” olarak kabullenilmesi zor gerçekten.
Afrika’nýn bugünkü sorunlarýnýn temelinde de büyük ölçüde Avrupa kültürüyle karþýlaþmasý sonrasýnda baþýna gelenler var. Gerçi Afrika’nýn Avrasya güçleri karþýsýnda uðradýðý maðduriyetlerin tarihi çok daha eskilere kadar gidiyor ama özellikle son birkaç asýrdýr kara kýta kara bahtlý bir coðrafyaya dönüþmüþ durumda.
Kýsmen kendi jeokültürel özellikleri yüzünden, kýsmen de Avrupa kýtasýndaki geliþmelere baðlý olarak Afrika dünya üzerindeki iktisadi ve sosyal geliþmelerin dýþýnda kaldý. Bunun sonucunda da iktisadi kalkýnma yöntemi olarak emperyalizmi keþfetmiþ bulunan batýlý güçler tarafýndan kaynaklarý sömürülen, hatta insanlarý zorla köleleþtirilip gemilerle yenidünya denilen Amerika kýtasýna taþýnarak merhametsiz kapitalizmin ucuz iþgücüne dönüþtürülen kara bahtlý bir kýta olarak geçti yakýn tarihin sayfalarýna.
Ne var ki batý emperyalizminin bu coðrafyaya verdiði hasar geçmiþte kalmýþ deðil. Geçmiþin etkileri de devam ediyor, bugünün yeni mekanizmalarý içinde eski düzenin iþleyiþi de devam ediyor. Afrika yoksullukla boðuþuyor, yolsuzlukla boðuþuyor, kabile kavgalarýyla, din ve mezhep çatýþmalarýyla boðuþuyor... Çünkü bu coðrafyada yaþanmakta olan post-kolonyal dönemde hâlâ saðlýklý bir iktisadi ve siyasi düzen kurulamadý.
Nijerya’daki Boko Haram isimli sevimsiz örgütün bugünlerde bütün dünyayý ayaða kaldýran eylemlerini ve duruþunu Afrika’nýn maruz kaldýðý sömürü sürecinden baðýmsýz anlayamayýz. Diðer yandan Nijerya’da yaþananlarý sadece bir boyutuyla deðerlendirme konusu yapmak, yani buradaki Müslüman ahaliye yönelik baskýcý uygulamalarý gözden kaçýrarak meseleye bakmak yanlýþ olur. Batýlý güçlerin bu ülkeye yönelik ilgilerinin sadece insani sebeplere istinat ettiðini düþünmek de saflýk olur kuþkusuz...
Ama ne olursa olsun hiçbir gerekçe “Boko Haram zihniyeti”ni meþrulaþtýrma yönünde kaale alýnamaz! Zira bu zihniyet ne siyasi gerekçelerle, ne Ýslami gerekçelerle, ne de insani gerekçelerle savunulamayacak kadar hastalýklý ve tehlikeli bir zihniyet.
Dolayýsýyla batý kamuoyunda bu örgüte yönelik olarak oluþan tepkileri “islamofobik bakýþýn yansýmalarý” diye görmek hatalý olur. Bilakis bu örgütün ve benzeri yapýlarýn ortaya koyduklarý anlayýþýn islamofobiyi beslediðini düþünmek gerekir. Dolayýsýyla Boko Haram zihniyetine ve benzerlerine öncelikle Müslümanlarýn tepki göstermeleri, bunlarýn Ýslam’ý temsil etmediðini ve edemeyeceðini bütün dünyaya en yüksek sesle haykýrmalarý lazým.
Boko Haram zihniyeti sadece Nijerya’nýn sorunu deðil. Bu zihniyet bugün Mali’de de, Mýsýr’da da, Suriye’de de iþbaþýnda. Yakýn coðrafyamýzdaki Kafkaslar ve hatta Balkanlar bu zihniyetin yol açtýðý tehditlerle karþý karþýya. Bu zihniyetin fikirlerini beðenmedikleri insanlarý kaçýrýp domuz baðýyla baðlayarak iþkenceyle öldüren versiyonuna kendi ülkemizde de þahit olduk.
Boko Haram zihniyetine ses çýkarmayýp veya cýlýz bir tepkiyle geçiþtirip meseleyi komplo teorilerine baðlamayý tercih edersek doðru yapmamýþ oluruz. Boko Haram’ýn Nijerya’da geliþmesi, güçlenmesi bir batý komplosu olabilir. Týpký El Kaide’nin ortaya çýkýþý gibi... Ama bu örgütlerin ve taþýdýklarý zihniyetin laboratuvarlarda üretildiðini söyleyemeyiz herhalde. Bunlar Ýslam dünyasý olarak hep birlikte yaþadýðýmýz kafa karýþýklýðýnýn, bilhassa sosyokültürel yapýlarý dinle karýþtýrmamýzýn ürettiði problemler.
Önce problemin kendi üzerimize düþen kýsmýný çözmeye giriþelim, sonra batý emperyalizminin Boko Haram zihniyetinin iþlediði cinayetleri kendi amaçlarý doðrultusunda bahane olarak kullanmasýna kolayca karþý çýkarýz.