Bol yaldýzlamalý, coþkulu bir çýkýþ; evet de..

3 sene öncelerde, kendisi cumhurbaþkaný adayý olmayý göze alamayan bir parti lideri, partisinden bir kiþiye, 'Gel buraya!' diye seslenip, 'Bizim partinin Cumhurbaþkaný adayýsýn..' demiþti.

O aday da, yüzde 30 oy ile yenik çýkmýþtý, seçimden..

Ama, bu bile, o partide bir rahatsýzlýk sebebi olmuþtu. Çünkü, o aday, 'Ben partimin aldýðý oydan yüzde 8-10 daha fazla oy aldým' diyor ve rahatsýzlýk artýyordu.

O partinin baþkaný, 'Bizim partiyi idare etmek, devlet'i idare etmekten daha zordur' sözünü, iþte o günlerde hediye etmiþti, siyasî tarihimize..

'Baþkan adayý' kiþi ise, parti yönetiminin kendisinin seçilmemesi için çalýþtýðýný; hattâ, yamuk davranýþlarýn, 'Gel buraya!.' hitabýyla baþladýðýný söylemiþti.

***

'Gel buraya!' hitabýnýn ezikliðini taþýyan bu yenik aday, liderinin Erdoðan karþýsýndaki yenilgilerini hatýrlatarak, 'Çýkmýþsýn yenmiþ.. Çýkmýþsýn yenmiþ.. Yenmiþ de yenmiþ, yenmiþ de yenmiþ.. Bu ne zamana kadar devam edecek yahu?' diye maskesiz bir mesafe koymaya baþlamýþtý.

Nihayet, evvelki gün, partisinden ayrýldýðýný manifesto havasýndaki coþkulu bir konuþmayla açýkladý. Ama, siyasî mutfaðýndan sunduðu çare, 100 yýllýk bayat 'resmî ideoloji'den baþka bir þey deðildi.

***

Muhammed Ýqbâl, 100 yýl önce, 'Yenileþme yolunda seslenen o kiþi, eski örtüyü yenileþtirmek yerine, yine Lât ve Menat'a yöneldi.

Onun kanununda yeni bir ahenk yoktur, onun yenisi, Avrupa'nýn eskisidir.

Onun göðsünde yeni bir nefes yoktur!' diyordu.

***

Muhammed Ýqbâl, sanki, bu sözleri þimdi yeni bir hareket baþlattýðýný söyleyen siyasetçiye de söylemiþ gibi..

Keþke, o coþkulu ayrýlýþta, geçmiþin yanlýþ yürünmüþ bir yol olduðunu söyleyip, 'redd-i miras' eyleyerek yeni bir yolculuða çýkýyorum' deseydi.. Belki karþýsýna hayýrlý bir yol açýlýrdý.

O ise, yeniden 1930'larýn 'resmî ideoloji' ve 'ikon'una tutunup, ona yeni bir cilâ vurmaya kalkýþtý..

Neticesini de þimdiden tahmin edebilirsiniz.

***

Bir diðer konu..

'BOÐAZÝÇÝ' DEÐÝL, 'ROBERT COLLEGE' KÝMLÝK VE KÜLTÜRÜ

Ahlâkî sapkýnlýklarýyla þöhret kazanan birkaç harfli örgütler baþta olmak üzere, Avrupa ve ABD merkezlerinden verilen iþaretlerle yeni bir 'Gezi Hadiseleri' tezgâhlamak rüyasýna yatan odaklarýn, kanûnî þartlarý haiz bir akademisyenin 'rektör' olarak tâyinine itiraz etmek gerekçesiyle baþlattýklarý gösteriler sosyo-politik gündemi meþgul etmeye devam ediyor.

Bu noktada, ýsrarla söylenen laf olarak, 'Boðaziçi Kültür ve Kimliði'ne sýkça vurgu yapýlýyor. Bu ise, gerçekte, diðer üniversitelere karþý bir üstünlük taslayýþtan baþka bir davranýþ deðil..

Bu tavýr, B. Amerika'da son Baþkanlýk seçimi sýrasýnda ortaya çýkan 'beyaz üstünlükçü' hareketin bir kopyasý..

***

Bu 'Boðaziçi Kültür ve Kimliði' lafýnýn aslýnýn ne olduðunu bu göstericiler ya bilmiyorlar; biliyorlarsa, baþkalarýnýn bilmediðini sanýyorlar. O mekânýn ne olduðunu gençlik yýllarýmýzda, taa 1962'lerde (merhûm) Nureddin Topçu'nun yazýlarýndan öðrenmiþtik.

Þöyle ki: onun bir makalesinde yazdýðýna göre -özetle-,1860'larda, Ýstanbul'un caddelerini modern imkânlara göre yeniden tanzim etmesi için -sanki bu düzenlemeyi kendiliðimizden yapamayýzmýþ gibi- Amerika'dan getirilen Cyrus Hamlin isimli bir mühendis, Rumeli Hisarý sýrtlarýnda dolaþýrken, 'Fatih Sultan Mehmed, Bizans'ý bu tepelerden fethetmiþ, ben de bu ülkeyi yine bu tepelerden fethedeceðim..' diyerek burada bir 'mekteb' kurmaya karar vermiþ ve amma, kimse arazi vermeyince, Sultan Abdulaziz zamanýnda, Sadrâzam Ahmed Vefik Paþa, o civarda bulunan kendi arazisini hibe etmiþti, bu 'hayýrlý'(!?) iþ için..

Evet, Amerikan sermayeli, 'kültürel' kamuflajlý bir misyonerlik merkezi olarak 'Robert Kolej' böyle tesis edilmiþti..

Ancak, bu mektebden rahatsýz olan Sultan 2. Abdulhamîd, Ahmed Vefik Paþa ölünce, onu Robert Kolej'in duvarlarýnýn dibine defnettirmiþti; 'Taa Kýyâmet'e kadar, burada çan sesleri altýnda uyusun!' diye..

***

Hatýrlanacaðý üzere, bu 'Robert Kolej'den niceleri yetiþmiþti. En ünlülerden birisi de Bülent Ecevit idi. Nitekim, Meclis'te, 'Bu milletin temel meselelerini Robert Kolej'de çan sesleri arasýnda, papazlarýn okuduðu çorbalarý kaþýklayarak yetiþmiþ olanlar anlayamaz!' denildiðinde ona laf atýldýðý ileri sürülmüþtü.

110 yýla yakýn bir süre 'eðitim ve kültür' alanýndaki çalýþmalarýný devam ettiren bu kurum, Amerikan emperyalizmince, 1971-72'lerde Robert Kolej'in bir üniversite statüsünde olmasý þartýyla Türkiye'ye devredilmiþti.

Bugün, 'Boðaziçi Üniversitesi' olarak anýlan eðitim kurumu, evet iþte, 1860'larda Cyrus Hamlin'in hangi niyetlerle tesis ettiðinin ipuçlarýný yukarýda zikrettiðimiz Robert Kolej'dir.

Ve bugün, oradaki birçok öðrencinin, aralarýna karýþan anarþist ruhlu, örgütlü küçük ideolojik gruplarýn peþine takýlarak ve 'Boðaziçi kültürü ve kimliði' diye yaldýzlanan, gerçekte 'Robert College' kültür ve kimliði'dir.

***

Daha da ilgi çekici olan þu ki, 7 Þubat akþamý, bir özel Tv. kanalýnda, bir bn. gazeteci, Robert Kolej, Türkiye'ye býrakýlýrken, þartnâmede, 'Üniversite dýþýnda baþka maksadlarla kullanýlmak istenmesi durumunda, Amerika'nýn bu kuruma el koyma hakký bulunduðu'nu iddia ederek, þimdi o þartýn gerçekleþmekte olduðunu imâ ve Amerika'ya 'gel-gel' diye iþmar ediyordu.

***