Bölgenin geleceði

Ülkemizin tam ortasýnda yaþadýðý bölgenin yeniden nasýl þekilleneceði merak ediliyor. Bu deðiþim yeni baþlamýþ diyemeyiz. 11 Mart 1991de Zaman gazetesinde yayýnlanan bir söyleþimde þunlarý söylemiþim: Irak bölünecektir ara baþlýðýný taþýyan yazý þunlara iþaret ediyor: Körfez krizinde ilk olarak dört ülkenin haberdar edildiðini, bunlar ayný ölçüde olmamakla birlikte baþta ABD;SSCB, Ýngiltere ve Türkiye olduðunu söyleyen Kaynak “ ABD yenilgisinden sonra Irak’ý olduðu  gibi býraktýðýnýz zaman bu yenilgiyi haz-medemeyen halkýn bir süre sonra tekrar Batý aleyhtarý bir çizgiye oturmasý son  derece doðaldýr. O halde yapýlacak þey Irak’ýn bir güç olarak ABD ve SSCB’nin çýkarlarýna karþý koyacak bir potansiyele eriþmesini engellemektir. Bu da bölmekle mümkündür.Muhtemeldir ki Irak bölünecektir.Bu bölünmenin kriteri bellidir. Öyle olmak zorundadýr. Arap olan unsurlarla Arap olmayan, yani Kuzeyde Kürt ve  Türklerin Araplardan ayrý , bir ölçüde baðýmsýz bir devlet kurmalarý muhtemeldir. Ýran ve Irak hep birbirine karþý kullanýlan güçlerdir. Böyle olursa Ýran tek baþýna,  Batý aleyhtarý tek güç olarak kalacaktýr.”

Irak’ýn bölünmesi bu günlerde ortaya çýkan bir olay deðildir. Birinci Körfez  Savaþýnda da .bu tartýþýlmaktaydý. ABD Irak’ý iþgal edince siyasi yapýlanmayý mezhep ve soy farkýna göre þekillendirdi. Kuzey Irak’taki Kürt federatif yapýsý  giderek baðýmsýz hale geldi.

Suriye’deki olaylar bu ülkenin de  bölüneceðini gündeme taþýdý. Kuzeyde  bir kürt federatif yapýsýnýn oluþmasý gündeme taþýndý. Suriye’deki ayrýþma daha çok mezhep farkýndan kaynaklanýyor. Ancak bunun Suriye’nin bölünmesine yol açacaðýný sanmýyorum. Ýç savaþ sona erince  Suriye’nin ve Kürtlerin bütünlüðünü koruyacaðýný, ancak bazý Kürt gruplarýn Kuzey Irak’la bütünleþeceðini sanýyorum.

Bölgenin geleceði yalnýz bölge halkýný ilgilendirmiyor. Büyük güçler bu bölgedeki deðiþimden daha çok etkilenecektir.Zaten buradaki devletler büyük güçler tarafýndan kuruldu ve onlar tarafýndan yönetildi. Görünen yerli yöneticiler orayý kontrol eden büyük güçler adýna hareket ettiler. Bu güçler ülke ekonomisini kontrol ediyor ve bundan yaralanarak kendi adlarýna hareket eden bir yönetim oluþturuyorlardý. Gerçekte buradaki demokrasilerle tek elden yönetimler arasýnda fazla bir fark yoktu. Þimdiki görünüm þudur: Büyük güçler enerjiyi kontrol etmek ve böylece dünya üzerinde egemenlik kurmak istemektedirler. Enerjide alternatif enerji kaynaklarýna geçiþ halen kullanýlan enerji kaynaklarýndan vazgeçmeyi gerektirmiyor. Aksine yeni enerji kaynaklarýna yönelme sürecinde eski kaynaklarýnýn rekabetini engellemek için  bunlarýn kontrol edilmesi gerekiyor.

Buradaki ülkelerdeki deðiþimleri incelerken iç dinamiklere çok önem vermemek gerekir. Zaten iç dinamikler dýþ güçlerin kontrolü altýndadýr. Bu güçler kendi deðer yargýlarýný yerli güçlere taþýmak yerine onlarý kendi deðer yargýlarýyla kontrol ederler.

Geleceðin þöyle þekillenebileceðini söyleyebiliriz. Birinci Dünya Savaþýndan sonra bölgeyi kontrol eden güçler, baþta Ýngiltere olmak üzere Avrupa ülkelerinin kurduðu düzen sona erecek hatta sýnýrlar bile deðiþecektir. Bu deðiþim þeklen olmayabilir ama sýnýrlar anlamýný kaybeder.  Liderlik sadece uygun dýþ politikalarla saðlanmaz. Baþta ekonomi olmak üzere bölge ülkelerinin kontrolü saðlanýr ve devletler bir þekil unsuru olarak kalýrlar.