Kuzey Irak Bölgesel Yönetimin lideri Mesut Barzani, ABD ziyaretinin ardýndan Avrupa turunu tamamlayarak Türkiye’ye geldi, devletin zirvesi tarafýndan kabul edildi. Suriye-Ýran-Irak’ý kapsayan bölgesel denklemde Kuzey Irak yönetimi bizatihi bir aktördür, merkezi yönetimden ayrý olarak anlam ve öneme sahiptir.
Köklü ve etkili bir aileden gelen Mesut Barzani, Kürtler üzerinde yüksek güven katsayýsýna sahiptir. Türkiye medyasýnýn önemli bir kýsmý bugüne kadar Barzani’yi ‘aþiret reisi’ þeklindeki tanýmlarla küçümseyen veya ‘büyük Kürdistan’ türü romantik çýkýþlarýný öne çýkararak tehdit olarak yansýtan bir tavra sahip oldu. Barzani’nin Kürtlerin hamiliðine soyunan tavýrlarýnýn ve duygusal çýkýþlarýnýn, bu olumsuz yayýnlarý besleyen bir etki yapmadýðý da söylenemez. Özellikle ‘Kürdü Kürde kýrdýrma’ propagandasýndan çekinen Barzani, PKK konusunda askeri iþbirliðinden özellikle kaçýnmýþtýr.
Bugünkü uluslararasý denkleme bakýldýðýnda görüntü þudur:
8 Barzani, kurulmasýna katký verdiði hükümetin baþkaný Maliki’yi yerden yere vuruyor, merkezi yönetime karþý zehir zemberek açýklamalar yapýyor.
8Suriye’de varolan daðýnýk ve etkisiz Kürt varlýðý üzerinde etkili olmaya, muhtemel geliþmeler karþýsýnda Kürtlerin anayasal pozisyonunu güçlendirmeye çalýþýyor.
8 ABD’nin desteðini koruyarak bölgesel yönetimini geliþtirmeye, özellikle enerji konularýnda sözsahibi aktör olmaya uðraþýyor.
Maliki ile zýtlaþan, Ýran ile iliþkileri gevþeyen, Suriye’deki riskleri göðüslemeye çalýþan Barzani’nin yeni dönemin müttefiki olarak Türkiye’yi görmesi kaçýnýlmazdýr. Mesut Barzani, Türkiye ile iliþkisinin PKK’nýn gölgesi altýnda kalmasýný istemiyor; PKK ve KCK’ya ‘yanlýþ yoldasýnýz’ uyarýsý yapýyor, BDP’ye demokratik siyaseti adres olarak gösteriyor.
***
Gerçekten de terör, bölgeyi istikrarsýzlaþtýran, askeri müdahalelere ve dýþ mihraklarýn parmak karýþtýrmalarýna elveriþli hale getiren bir olgu. PKK hem Kürt meselesinin demokratik çözümünün önünü týkayan, Kürtlerin hak ve özgürlüklerinin geliþim süreçlerini sabote eden bir faktör, hem de Kuzey Irak’ýn geliþme ve istikrarýný tehdit eden, Barzani’nin bölgesel etkinliðini daraltan bir çýbanbaþý... Terörün týrmanmasý Kuzey Irak için büyük bir sorun üretir. Kuzey Irak, özellikle içinden geçtiðimiz süreçte PKK’yý paranteze almak, PKK’nýn eylemlerini dizginleyecek bir tavýr geliþtirmek durumundadýr.
Türkiye’nin Barzani ile iliþkileri geliþtirmesinden rahatsýzlýk duyanlarýn baþýnda PKK ve BDP geliyor. Selahattin Demirtaþ, bu rahatsýzlýðý Radikal’e verdiði demeçte þöyle ortaya koydu: “Barzani iyi bir politikacýdýr, bölgesel bir liderdir, iyi bir siyasetle bölgesini federal bölge yaptý ve baðýmsýzlýða götürüyor ama ayný karþýlýk Türkiye, Ýran ve Suriye Kürtlerinde yok. Kürtler, Talabani ve Öcalan’a karþý da ayný hissiyatý duyarlar. Bu liderlerden birini öne çýkarýp, alternatif haline getirip onun üzerinden sorunlarý çözme giriþiminin sokakta, Türkiye Kürtlerinde karþýlýðý yok. Barzani’nin PKK üzerinde ikna gücü ancak Türkiye’de hükümetin çözme sürecine girmesi halinde olabilir, Barzani’nin Öcalan gibi PKK üzerinde talimat ve askeri bir baský uygulama ve yönetme gücü de yoktur.”
BDP ne kendisinin PKK’nýn silahsýzlandýrýlmasý konusunda bir gücü olduðunu, ne de Barzani’nin böyle bir imkana sahip olduðunu söyleyerek, Öcalan’ý baþat aktör haline getirmeye çalýþýyor.Bu tavýr, aslýnda PKK’nýn Barzani ile nasýl bir inisiyatif mücadelesi içinde olduðunu da ortaya koyuyor. Demirtaþ, bölgesel lider haline getirilmek istenen Barzani üzerinden Kürtlerle iliþki kurulmak istendiðini, endiþe olarak dile getiriyor.
Türkiye’nin ne kendi vatandaþý Kürtlerle iliþkisini PKK üzerinden kurmak amacý vardýr, ne de bölgedeki Kürtlerle iliþkisini Barzani üzerinden kurma giriþimi... Barzani, bölgesel denklemde dikkate alýnmasý gereken bir aktördür. Ama bu Kürt meselesinin Barzani üzerinden çözülmek istendiði, Kürtlerin hak ve özgürlük konularýnýn Barzani ile deðerlendirildiði anlamýna gelmez. Türkiye ile Kuzey Irak arasýndaki temel mesele PKK’dýr ve geliþecek bir iliþki bu sorunu devre dýþý býrakmalýdýr.
Kürt meselesini yanlýþ zaviyeden deðerlendiren muhalefet partilerinin, hamasi söylemlerle Barzani karþýtlýðý yapmasý da çok anlamlý deðildir. Bugünün dünyasýnda dýþ politika ‘dost-düþman’ algýlarýyla yürütülmemektedir. Örneðin Maliki, hem ABD, hem Ýran tarafýndan desteklenmektedir. Esed’in gitmesinin doðuracaðý risk algýsý Ýsrail ve Ýran açýsýndan farklý gerekçelerle de olsa benzer þekilde yansýtýlmaktadýr.
Barzani konusunda en azýndan ‘ihtiyatlý iyimserlik’ içinde olmak, sürecin somut ve samimi iþbirliðine dönüþmesini murad etmek yerinde olacaktýr.