“Bölgesel sahiplenme”

Dýþiþleri Bakaný Hakan Fidan, katýldýðý bir televizyon programýnda...

"Azerbaycan'la artýk birçok noktada tek devlet gibi hareket ediyoruz. Hassas kurumlarýmýz, çok yakýn mesafe içindeler. Ekonomilerimiz çok yakýn hareket ediyor. Menfaat tanýmlamalarýmýz, strateji tanýmlamalarýmýz, dost düþman tanýmlamalarýmýz birbiriyle örtüþüyor." diyerek, Türkiye ile Azerbaycan arasýndaki iliþkilerin geldiði aþamayý çok güzel özetledi.

Malum, Türkiye-Azerbaycan denilince akla hemen "iki devlet tek millet" sözü gelir.

Her iki devletin de özellikle stratejik kurumlarýnýn ortak hareket etmesi, ortak düþman tanýmý baþta Güney Kafkasya olmak üzere bölgesel ve jeopolitik fýrtýnayla boðuþan küresel siyasete karþý rasyonel bir perspektif oluþtururken, entegrasyonu da daha derinleþtiriyor. Dýþiþleri bakanýnýn dediði gibi "iki devlet tek milletten tek devlet gibi davranýn bir yapýdan" rahatlýkla söz edebiliyoruz bugün.

Bu çerçevede Fidan'ýn üzerinde ýsrarla durduðu "bölgesel sahiplenme" kavramý önemli.

Türkiye-Azerbaycan iliþkilerini bölge ülkelerine raðmen derinleþtirmek gerçekten zordu. Baþtan itibaren hep çoklu bir çaba içindeydi bu iki devlet.

Söz gelimi Ermenistan'ý denklemin içine almadýðýnýz zaman, "Zengezur koridoru" düðümünü çözme ihtimaliz düþecek, bir taraftan Azerbaycan'ýn toprak bütünlüðünde fiziki yara devam edecek, öte yandan Türkiye ile Azerbaycan arasýndaki coðrafi bütünleþme tam olarak saðlanamamýþ olacak.

Ýkinci Karabað Savaþýndan bu yana bu konuda da ciddi mesafe kat edildi.

Diðer yandan bölgesel barýþ için büyük adýmlar atýldý... Savaþta büyük bir maðlubiyet yaþayan Ermenistan, býrakýn ötekileþtirilmeyi, hep sürecin bir parçasý olarak deðerlendirildi, hatta Türkiye, düzen tesis edici bir güce yaraþýr þekilde Nikol Paþinyan'a devletler hukuku çerçevesinde protokol uygulayarak diasporanýn soykýrým söylemleriyle kýþkýrttýðý Ermenistan Ermenileri'ne de tarihin bütün kirine raðmen bir kýymet verdiðini gösterdi.

Nitekim Fidan programda, "Ermenistan ile yapýlacak barýþýn, bölge için refahýn, kalkýnmanýn önünü açacaðýnýn" altýný çizmesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bakýþýný net bir þekilde zuhur ettiriyor.

Tek bu örnek bile, "hukuk tesis etme kabiliyetinin" bir yansýmasý olan "bölgesel sahiplenme" kavramýnýn ne kadar önemli olduðunu gösteriyor.

Dýþiþleri bakanýnýn açýklamalarýndan anladýðým kadarýyla bölgesel sahiplenme fikrinin temelinde komþuyla birlikte yükselme felsefesi var. Bu felsefe þu açýdan önemli... Bugün küresel ölçekte her ne kadar iþ birliði söylemleri hâkim olsa da, ABD'nin Avrupa ölçeðinde hayata geçirdiði "muhtemel rakibi zayýflatma stratejisinde olduðu gibi, komþuyu zayýflatarak imparatorluðu koruma stratejisine karþý durmak için hep birlikte yükselmek gerekiyor.

Fidan bölgedeki muhataplarýmýza "kendi sorunlarýmýzý kendimiz çözelim" diyor.

Geçen yüz yýlda oluþturulan jeopolitik düzlem yaþadýðý korkunç sarsýntýdan sað salim kurtulmak için bu çaðrýnýn ne kadar önemli olduðu ortada.

Ýstanbul'da gerçekleþen ve Türkiye, Azerbaycan, Ýran, Ermenistan, Rusya Dýþiþleri Bakanlarý'nýn katýldýðý Güney Kafkasya Bölgesel Ýþ birliði Bölgesel Platformu'nun üçüncü toplantýsý bu noktada çok kýymetli.

Sonuç bildirisinde bölgesel istikrar ve ekonomik iþ birliði vurgusu yapýldý toplantýda.

Bu toplantýlarýn en büyük özelliði istikrar için diyaloðun derinleþtirilmesine katkýda bulunmasý elbette.

Son zamanlarda Ýsrail'in Filistin kýyýmý üzerinden kapana sýkýþtýrýlmak istenen ve benim bir model olarak gördüðüm Türkiye-Azerbaycan entegrasyon sürecinde de ise bölgesel giriþimler bir kat daha önem kazanýyor.