Bölgesel statüko ve büyüyen dip dalga

Arap isyanlarýnýn Mýsýr momentiyle devrimci bir dalgaya bürünmesinin üzerinden beþ yýl, yine Mýsýr’da baþlatýlan ve bütün bölgeye sirayet eden karþý-devrim dalgasýnýn üzerinden iki buçuk yýl geçti. 17 Aralýk 2010’da Tunus’ta baþlayan isyandan 3 Temmuz 2013’te Mýsýr’da gerçekleþen darbeye kadar olan süreçte konuþulup tartýþýlan ‘devrimci sürecin’ baþlýklarýyla, darbeden sonra ortaya çýkan gündemin mukayesesi bile iki farklý dünyayý görmek için yeterlidir.

Arap isyanlarý ve aktörlerinin ortak özellikleri; naif, lidersiz, ciddi anlamda apolitik, tecrübesiz, Türkiye dýþýnda küresel veya bölgesel bir destek bulamayan, gücünü acýlarýndan, dinamizmini asýrlýk bekleyiþten ve heyecanýný onuruna sahip çýkma arzusundan almasýydý. Hepsinden önemlisi ise Arap isyanlarý ‘ne istediðinden ziyade neyi istemediðini çok daha iyi bilen’ bir siyasal ve toplumsal dalgaydý. Buna mukabil karþý-devrim dalgasý; gücünü bölgesel ve küresel odaklardan alan, tecrübeli, ‘ne istediðini de neyi istemediðini de gayet iyi bilen’ odaklarýn eski düzeni tekrar tesis etme giriþimiydi.

Arap isyanlarý, ortaya çýktýðý ilk günden itibaren farklý çevreler ve bakýþ açýlarýnca fazlasýyla eleþtirildi ve deðerlendirildi. Bütün aktörlerin siyasi tomografisi çekildi, kapasiteleri sorgulandý, bölgesel perspektifleri masaya yatýrýldý, küresel entelektüel ve medyatik gündemde detaylý bir þekilde ele alýndý. Benzer bir sorgulamanýn eski düzenin dönüþüyle ilgili yapýldýðýný söylemek ise çok zor. Aksine, oldukça profesyonel bir karartmanýn olduðunu söylemek bile mümkün.

Arap Baharý’nýn bölgeye neler önerdiði ve nasýl umutlar verdiði konusunda eleþtiriler olmakla beraber, berrak bir hedefi de vardý: Bölgesel düzeni etkileyecek düzeyde bir deðiþimin hayata geçmesi. Bu hedefin kitleleri ne düzeyde heyecanlandýrdýðýnýn delili, Arap Baharý’nýn bizatihi kendisi oldu. Buna mukabil, statükonun geri dönüþüyle oluþan düzenin kitlelere verdiði bir umut olmadýðý gibi, eski düzeni de tesis edemeyen, hatta aratan ‘arafta bir durum’un ortaya çýkmasýna yol açtý.

Bugün, Arap isyanlarýnýn yaþandýðý bütün ülkelerde, eski düzenin aktörleri ‘ikinci bir dalganýn ortaya çýkma ihtimali’ altýnda sýkýþmýþ bir hâlde sürecin iþlemesini izler duruma geldiler. Bu durum, statükonun oldukça kanlý bir þekilde düzeni koruma çabalarýna ve sistem karþýtý dalganýn ciddi anlamda zaafa uðramýþ görüntüsüne raðmen varlýðýný sürdürüyor.

Dolayýsýyla, Mýsýr’da darbe ile baþlayan karþý-devrim sürecinin bir baþarýdan ziyade ara-dönem ortaya çýkardýðýný görüyoruz. Zira eski düzenin aktörlerinin; deðiþim dalgasýný kanlý bir þekilde bastýrmanýn statükonun aktörlerine ve toplamda halklara ne güvenlik ne refah ne de istikrar getirmemesinin maliyetini kýsa vadede yöneteceklerine inançlarý tamdý. Lakin düzenin tesis edilememesi ve sürecin tabiî bir þekilde uzamasýyla ortaya çýkan kýrýlgan tablo karþýsýnda, bölgede eski düzenin nöbetçisi konumundaki rejimlerin tamamý, çareyi ‘sorunu kendi güvenlikleri karþýlýðýnda bölgesel veya küresel odaklara ciro etmekte’ buldular.

Tam da bundan dolayý, bugün Mýsýr’da, Suriye’de, Yemen’de ve Libya’da eski düzen adýna bile olsa sahici liderlikler bulmak mümkün deðildir. Mýsýr tartýþýlýrken Sisi’den çok Körfez, Ýsrail ve Amerika; Suriye tartýþýlýrken Rusya, Ýran ve diðer aktörler; Yemen konuþulunca Ýran ve Körfez; Libya masaya yatýrýlýnca Fransa, Körfez ve diðer aktörler gündeme oturmaktadýr.

Yukarýdaki manzaranýn bizlere söylediði iki þey var: Birincisi, eski düzen aktörlerinin ve ortaya çýkan statükonun oldukça sahte olduðu. Ýkincisi, müdahil olan küresel ve bölgesel güçlerin ‘reelpolitik’e yaslanan gerçek aktörler olmakla birlikte, farklý ajandalarýndan dolayý tutarlý, uyumlu ve süreci iþletebilecek bir stratejiyi ortaya koymalarýnýn mümkün olmadýðýdýr. Dolayýsýyla toparlanmýþ, ajandasý ve liderliði olan yeni bir deðiþim dalgasý karþýsýnda ikinci kez ayný dirençle durmakta zorlanacaklardýr.

Bu dip dalga yavaþ da olsa her geçen gün büyümeye devam etmektedir. DAÝÞ tarzý kullanýþlý bir kamuflajla kirletilmeye ve yaftalanmaya çalýþýlmasý, sadece eski düzenin zaman kazanmasýna yol açabilir. Zira büyüyen dip dalganýn siyasi, toplumsal ve ekonomi-politik dinamikleri eski düzenle mukayese edilemeyecek kadar sahicidir.