ABD Baþkaný Donald Trump'ýn yeni Ulusal Güvenlik Danýþmaný John Bolton’un Türkiye hakkýndaki görüþlerini Ýngiliz yayýn kurumu BBC bizim için toparlamýþ.
Bolton Yeni-Muhafazakar/Neo-Con bir isim.
Yani Türkçe’de ayrýca ‘þahin, saldýrgan, kovboy’ diye adlandýrýlanlardan.
15 Temmuz 2016'daki darbe giriþimi sýrasýnda daha sonucu beklemeden, “Erdoðan devrilirse gözyaþý dökmem. Erdoðan Irak'taki eylemlerimizi (2003’teki iþgal) sabote etti. O ABD'nin dostu deðil” demiþti.
Bolton, darbe giriþiminin olasý iki sonucuna iliþkin de þu deðerlendirmeyi yapmýþtý:
“Eðer darbe baþarýlý olursa, Erdoðan'ýn yeniden Osmanlý hilafetini geri getirme, Orta Doðu'da baskýn bir güç olma ve Türkiye'yi daha Ýslamcý bir yöne götürmesi engellenecek.”
“Erdoðan darbeyi durdurursa ordu tasfiye edilecek, tüm mahkemeler tasfiye edilecek. Gerçek otoriter bir baský olacak.”
Ýzninizle bu cümleleri Türkçe’ye çevirelim:
“Benim için bir ülkenin demokrasi, bir liderin demokrat olmasý önemli deðil. Bir ülke veya liderin ABD’nin eylemlerini (iþgaller dahil) destekleyip desteklememesi önemli. Desteklerse ABD’nin dostudur, sabote ederse deðildir.”
“Darbe baþarýlý olursa Erdoðan Türkiye’yi Ortadoðu’da baskýn bir güç hale getirecek. Sorun da bu. Yoksa Osmanlý Hilafetini geri getirmesi veya daha Ýslamcý bir ülke yaratmasý önemli deðil. Biz þeriatla yönetilen krallýklarla gayet iyi çalýþýyoruz. Ama siz Hilafet ve Ýslamcýlýk meselesine takýlýn!”
“Darbe baþarýsýz olur Erdoðan galip gelirse orduyu ve yargýyý tasfiye eder. Çünkü oralarda bizim ve bize çalýþan ‘cemaat’ten adamlarýmýz var. Ama siz buna takýlmayýn, buna otoriter baský diyoruz, onu dikkate alýn!”
***
CIA Baþkanlýðý’ndan Dýþiþleri Bakanlýðý’na atanan Mike Pompeo’nun Türkiye hakkýndaki ‘engin görüþlerini’ de BBC hatýrlatmýþ.
Pompeo da Neo-Con.
CIA’dayken boðulma hissi veren su iþkencesini savunmuþtu.
Emekli asker ve eski senatör. Üstelik ABD Kara Kuvvetleri'ne subay yetiþtiren West Point'ten 1986’da birincilikle mezun olmuþ; ardýndan Harvard’da hukuk okumuþ.
Pompeo, 15 Temmuz darbe giriþiminin ertesi günü Twitter'da Türkiye'yi ‘totaliter Ýslamcý diktatörlük’ diye tanýmlamýþ, “Erdoðan hükümeti anca Ýran yönetimi kadar demokratik” demiþti.
Ancak darbe giriþimi püskürtülünce tweetleri sildi ve hesabýný kapattý.
Pompeo’nun gizli bilgileri sýzdýran eski Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) çalýþaný Edward Snowden hakkýndaki yorumu da enteresan: “Ýdam edilmesi gereken bir vatan haini.”
Birinci cümlenin ‘meali’ için Bolton’un sözlerine bakmak yeterli.
Ýkincisinin meali de þu:
“Snowden idam edilmesi gereken bir vatan haini. Çünkü biz baþka ülkelerin sýrlarýný bize getirenleri kahraman sayýyor ve korumaya alýyoruz. Snowden ise bir Feto deðil!”
Neden bunlarý BBC’den aldým, biz bilmiyor muyuz?
Biliyoruz.
Ama BBC, “Bir de bizden duyun” demiþ.
Týpký “Rakka’da terör örgütü DEAÞ militanlarýnýn, ABD gözetiminde ‘üzerlerinde bombalý yelekler olduðu halde’ kamyon ve otobüslerle tahliye edildiðini” duyurduðu gibi…
Bilmek, anlamak isteyenler için;
Þair Ýsmet Özel’den ilhamla ‘her þey biz yaþarken oldu, oluyor’…
***
Bütün bunlar bize geleceðe dair ne söylüyor?
Bu kiþiler ‘buna raðmen’ farklý bir ‘ABD politikasý’ yürütebilirler. Türkiye de bunun için çaba gösteriyor.
Ancak bu düþüncelerin ABD devlet politikasýnda da bir karþýlýðý olduðunu unutmamak gerekiyor.
Türkiye, ABD ve Avrupa için ‘kendilerinden yana’ olduðu sürece daha deðerli.
Ve ‘kendilerinden yana olmaya’ daha fazla zorlanacak.
Ve ‘zorlama’ için bugünlerde bir sebep de bulundu.
Ýngiltere-Rusya arasýnda patlayan ‘kimyasal suikast’ geriliminde ABD, AB ve NATO Ýngiltere’den yana tavýr aldý.
Þimdi Türkiye’den de ‘Rusya karþýtý tavýr’ bekleniyor.
Ancak Ankara serinkanlý.
Bu iki ülke ile iliþkileri -ABD ve AB ile iliþkilerin aksine- ‘iyi’ durumda.
Konuyu ‘batý yanlýsý-Rusya yanlýsý’ gibi ‘iki seçenekli’ görmüyor.
Ýlkesel olarak kimyasal silah mahiyetindeki maddelerin kullanýmýna karþý tutumunu sürdürüyor ve Kimyasal Silahlarýn Yasaklanmasý Örgütü (OPCW) heyetinin raporunu, o rapora Rusya’nýn vereceði cevabý bekliyor.
Bu tutum makul.
Zira Rusya da 1997 tarihli Kimyasal Silahlar Anlaþmasý'na taraf.
Belki bu süreç, Ýsrail ve Mýsýr’ýn Kuzey Kore ile birlikte bu anlaþmaya neden hala imza atmadýðýnýn sorgulanmasýna da neden olur.