Zor günlerden geçiyoruz. Urfa’da patlayan bomba, Türkiye ile terörün beraber anýlmasýna yol açma tehlikesi taþýyor. Türkiye denilince terörün, terör denilince Türkiye’nin akýllara düþmesi geleceðimiz açýsýndan hiç de iyiye alâmet deðildir.
Üç beþ yýl öncesine kadar Türkiye'nin hukuk devleti olma yolunda attýðý adýmlar, yýllýk büyüme oranlarýnda Çin’le yaptýðý yarýþ, Müslüman kimliði ile demokrasi sýnavýndaki gayretleri takdirle anýlýyordu. AB, bu bakýmdan önemliydi.
Suriye’deki olaylar Türkiye’yi terörle anýlan bir ülke durumuna getirmemeliydi. Türkiye’nin ve Ýslam’ýn doðru anlaþýlmasý için lazým olan barýþ ortamýdýr. Bir önceki Cumhurbaþkaný Abdullah Gül'ün sýk sýk ifade ettiði gibi Türkiye etrafýna ilham veren bir ülke olmaya devam etseydi Ýslam'ýn daha doðru anlaþýlmasý ve ön yargýlarýn yýkýlmasý için çok iyi bir iklim oluþurdu. Türkiye'nin adý terörle birlikte anýldýðýnda bize ait bir deðerin doðru anlaþýlmasýnýn ne kadar zorlaþacaðý ortada deðil mi? Hangi Türkiye Ýslam hakkýnda sempati doðurur, hangi Türkiye antipati kaynaðý olur? Bunu biraz düþünsek iyi olmaz mý?
Bugünlerde güya Ýslamcýlýk tartýþmasý yapanlarýn ne kadar yapmacýk tavýrlar içinde olduðunu görmek üzüyor insaný. 'Kim kimin ajanýydý' gibi sonu gelmez ithamlarla varýlacak yer ancak kavga atmosferidir. Zaten maksat da herhangi bir sonuca ulaþmak deðil bir karalama kampanyasý yürütmektir. Oysa Ýslam'ýn barýþ mesajý ancak kavga ve karmaþadan arýnmýþ bir ortamda muhataplarýna ulaþabilir. Bunun için de hukuk devleti olma zarureti vardýr. Geniþ bir özgürlük ortamýna ihtiyaç vardýr. Bütün kurum ve kuruluþlarýyla demokrasiye ihtiyaç vardýr. Bugün sürüklenme ihtimalimizin gittikçe herkesi daha çok endiþelendirdiði kaos ortamý ülkemiz için büyük bir tehlikedir.
Urfa'da patlayan bomba ve sonrasýndaki geliþmeler demokrasimiz için de bir tehdit potansiyeline sahip. Koalisyon kurulamaz ve erken seçim kaçýnýlmaz olursa kaos içinde yapýlacak oylamanýn sýhhatinden bahsetmek imkânsýz hale gelir. Seçim sürecinde barýþý dilinden düþürmeyen HDP ve liderinin kafasý bugünlerde bir hayli karýþýk gibi. Orhan Pamuk'un son romanýnýn kahramaný Mevlut gibi o da sýk sýk "Kafamda bir tuhaflýk" diye sayýklýyor olmalý. HDP'nin barýþ söylemi test edilmedi demiþtik ya, sanki bizi haklý çýkarmak için gayret ediyor gibi Selahattin Demirtaþ. Urfa’yý kana bulayan hain ellerle masum iki polisi katleden PKK'lýlar arasýnda ne fark var ki... Ýkisi de Türkiye'yi kaosa sürükleme peþindeler. HDP Türkiye siyasetinde yer edinmek için PKK ile iliþkisini kesmek zorunda. Aksi takdirde hem barýþ söylemi boþta kalacak hem de Selahattin Demirtaþ kendisine oy verenleri aldatýlmýþlýk duygusu içinde býrakacak. Bunun muhtemel bir erken seçimde HDP'ye neler kaybettireceði ortada deðil mi?
PKK, bombayý patlatanlarýn amacýna hizmet için yarýþýrcasýna polisleri katletmeye devam ederse erken seçim havasýnýn kaybolacaðý apaçýk ortada...
Türkiye için zaten zorluklarla dolu bölge politikalarýnýn Ýran'ýn nükleer anlaþma sonucu dünya sistemine yeniden dâhil olma ihtimaliyle birlikte daha da zorlaþacaðýný bilmek için kâhin olmaya gerek yok.
Bir tarafta bomba sesleri, öbür tarafta hükümet arayýþlarý... Daha önce de vurguladýðýmýz gibi Ak Parti’nin CHP ile kuracaðý bir koalisyon ne kadar zorluklar taþýsa da kutuplaþmayý azaltacaðý için faydalý olacaktýr. Üstelik bu koalisyon bomba riskini bastýrma potansiyeline de sahip... Türkiye, içerde ve dýþarda çatýþmalara dâhil olmaktan kaçýnmak zorunda…
Ak Parti, kolay çözümleri ve istiþareyi göz ardý etmenin ceremesini mi çekiyor acaba? Üstelik ceremeyi çeken yalnýz Ak parti deðil…