Bombalar boş yere patlatılmaz

Boston Maratonu’nda yaşanan patlamanın ardından iki gün bile geçmeden Teksas’taki bir fabrikada gerçekleşen patlamayı duyunca birçok kişinin aklına aynı eyaletin yine aynı bölgesinde 1993 yılında yaşanan trajik olay geldi. Benzerleri Amerika’da bolca bulunan Davidian Kültü’ne mensup bir dinî grubun yaşadığı çiftlik evini aramak isteyen FBI ajanlarıyla tarikat üyeleri arasında silahlı çatışma çıkmış, sonuçta çiftlik evinin yanmasıyla 76 kişi ölmüştü.

Elbette Boston saldırısının duyulmasının hemen ardından hatırlanan bir diğer olay 1995’teki Oklahoma City bombalaması. 168 kişinin hayatını kaybettiği bu korkunç olayın günümüzle benzerliklerinin başında o zaman da olayın failleri olarak “İslamcı teröristlerin” aranmasıydı. Çünkü 1993’deki Dünya Ticaret Merkezi bombalamasının sorumlusu olarak aşırı İslamcı bir grubun ortaya çıkarıldığı henüz unutulmamıştı. Bu yüzden ancak ABD vatandaşı Timothy McVeigh’ın Oklahoma olayının faili olduğu anlaşılınca ülkedeki Müslümanlar biraz nefes alabilmişlerdi o tarihte.

Biliyorsunuz, Boston olayından sonra da ortada hiçbir kanıt veya ipucu olmadığı halde kuşkuların muhayyel İslamcı gruplar üzerine odaklanması büyük ölçüde 2001’deki korkunç İkiz Kuleler saldırısının Amerikan kamuoyunda uyandırdığı psikolojik havanın ve yaşanan büyük travmanın etkisiyle açıklanıyor zaten.

Oysa Amerikan medyasının bir bölümünde yangına körükle gitmeye yönelik bir tutum izleniyor ilk dakikalardan itibaren. 11 Eylül hatırlatılıyor, “İslamcı terör” lafları ediliyor. Konu hakkındaki ilk açıklamasında terör sözünü kullanmaktan çekinen Başkan Obama’ya nerdeyse zorla terör kelimesi telaffuz ettirilmeye çalışılıyor.

Diyeceksiniz ki böyle bir anda insanların aklına 11 Eylül’ün gelmesinden daha doğal ne olabilir? Bu doğru ama medya organlarının özellikle bir kısmının aklına bu olayın gelmesi ve topluma bu doğrultuda mesajlar verilmeye çalışılmasının belki de ülke içindeki iktidar mücadeleleriyle bağlantılı bir boyutu vardır.

Amaç sadece gazetecilik yapmak olsaydı, sözgelimi, İkiz Kuleler saldırısından önce 1996 yılında Atlanta’daki “Yaz Olimpiyatları”nın yapıldığı alanda gerçekleşen bombalama eyleminin hatırlanması daha anlaşılır olurdu.

Şunu unutmamak lazım: Terör eylemlerinin her zaman siyasî bir amacı vardır. Bazen bir meczubun imzasını taşıyan terör eylemlerine de rastladığımız olur. Ama bu tür “kör terör” eylemlerinin de kimi zaman faillerinin arzu etmedikleri istikamette olmak üzere siyasi bir işlev gördükleri muhakkaktır.

Şu da var: Bir ülkede gerçekleşen terör eylemleri her zaman değilse de çoğunlukla o ülkedeki siyasî iktidara yöneliktir. Öyleyse 11 Eylül saldırısının amacının Bush yönetimine zarar -veya mesaj- vermek olduğunu söyleyebileceğimiz gibi bugünkü saldırıların da Obama yönetimini hedef aldığı tahmininde bulunmak komplo teorisi olmaz.

Ama illa ki konuyla ilgili bir komplo teorisi duymak isteyenler için şunu söyleyebilirim: Obama yönetiminin “iktidar mücadelesi içinde olduğu” iddia edilen başlıca iki grup var. Biri finansçılar, diğeri silahçılar. Boston saldırısından bir süre önce ortaya çıkan “offshoreleaks” skandalının bunlardan ilkine darbe anlamına geldiğini söyleyenler var.

Boston olayının hemen ardından yeniden gündeme gelen bireysel silahlanmanın zorlaştırılmasına yönelik yasa tasarısının bu olayın üzerinden iki gün bile geçmeden ABD Senatosu’nda reddedilmesi ise bu ülkedeki güçlü silah lobisinin zaferi ve aynı zamanda güç gösterisi olarak yorumlanıyor.

Tabii ki önce Boston’da, sonra Teksas’ta gerçekleşen hadiselerin birinin “amatör işi”, diğerinin “kaza” olduğu ortaya çıkarsa bu komplo teorilerinin anlamı kalmayabilir.

Benden aktarması...