Borç batağı

Kulüpler borç batağında” başlıklı haberi okuduğumda, Birtan Taşkınlar’ın Akhisarspor için söylediklerini anımsadım.

Ramiz Köfte kadar başarılı olduğu bir başka konusu ‘Futbol Adamlığı’ olan Birtan, doğma büyüme Akhisarlı ve iyi bir Akhisarsporlu. Elbette gönül verdiği bir de İstanbul büyüğü var, ama onu burada açık etmeyeyim. Akhisarspor’un göğüs reklamı Ramiz Köfte... Dostuma bunun için ne ödediklerini sordum. 1 milyon, imiş. Buradan kulübün ekonomik yapısına bağlandık.

“Kulübün kasasında para var” dedi!

Şaşırdığımı görünce açıkladı. Ayrıntıya girmeden aktarayım: Digiturk, reklam, Toto, Süper Lige çıkış ve ligde toplanan puanların karşılığı kazanılan ödüller... Akhisarspor bunlardan 30 milyon toplamış, 17 milyonunu harcamış!  Borcu yok, parası var.

İşte size bir iyi örnek.

Bu takımın ilk yılında Süper Ligde kalış mücadelesi büyük saygı gördü.  Akhisarspor sahada alkış alırken, gözler önünde olmayan, bir örnek özellik daha üretmiş! Sahada olduğu kadar kasada da başarılı olmuş! Kazandığından daha az para harcayarak yarışmış!

Demek ki bir kulüp gelir-gider dengesini kurarak kendini ayakta tutabilir. Süper Ligi’n acemisi Akhisarspor ilk yılında bunu başardı.  Hedefi olanaklara göre doğru koymak ve ona ulaşabilmek bir yönetim bilincidir, becerisidir.

Kulüpler Birliği toplanıyor, ‘borç batağındayız devlet bize kıyak yapsın’ anlamında açıklama yapıyor, çok kez olduğu gibi.

Neden yapsın kıyağı?

Senin yönetme yetersizliğinin üstünü neden devlet örtsün? Cezasını kendin çek...

Başına gelen doğal afet değil ki, yetersizlik afeti!

Önce sen borç batağına düşmemeyi öğren... Devlete şımarıklık yapacağına kendine çeki düzen ver...

Sen batır, devlet temizlesin?

İş bilmezliğinin, başarısızlığının, beceriksizliğinin faturasını neden hep devlete, millete gönderiyorsun?

Bu tür yönetici düşüncesi ilk alt edilmesi gereken sorunumuz.

Şımarıklıkların bir sınırı olmalı.

Adalı riski!

Serdal Adalı Beşiktaş’ta başkan adayı... Fikret Orman’ın çektiği kahra saygı gösterip hiç olmayabilirdi, ama demokrasi bu, oldu.

UEFA şimdi onu Disiplin Kurulu’na sevk etti.

O suçsuzluğundan emin.

Ama UEFA bu, ya suçlu bulursa?

Ve aynı zamanda başkan seçilirse?

Beşiktaş yeniden karışır...

Bunu düşünüp, adaylıktan çekilse...

Kendini suçlu varsaymış olur.

Top artık seçmende. Durumu onlar kurtaracak.