Boston-Berlin hattý

Bu hafta Boston saldýrýlarý hem ekonomiye hem de siyasete damgasýný vurdu; cuma günkü yazýmýzda bunun analizini yaptýk, bu analizi, büyük ölçüde, doðrulayan geliþme de iki Çeçen kökenli kardeþin saldýrýnýn failleri olarak ortaya atýlmasý ve yakalanmalarý için çýkan çatýþmada birinin öldürülmesi oldu. Bu iki kardeþ oldukça sosyal bir yaþam sürüyor ve parlak öðrenciler olarak biliniyormuþ. Yani fanatik, ABD’de, bir örgüt üyesi olarak ‘uyuyan’ ve bu saldýrý emriyle ortaya çýkan kiþiler deðil bunlar. Tam aksine Çeçen olmaktan ziyade, herhangi -hatta baþarýlý- ABD’li göçmen profili çiziyorlar. Yani bunlarýn bir Çeçen örgütünden ziyade pekala ABD devleti kökenli bir yapýnýn elemanlarý olduðunu ve bu yapý sayesinde ABD’de oldukça sosyal, baþarýlý bir yaþam sürdürdüklerini söyleyebiliriz. O zaman bu sonuç bizim cuma günkü yazýmýzda ortaya attýðýmýz tezi kesinlikle doðruluyor: Boston saldýrýsý ve hemen arkasýndan Obama’ya yollanan zarf, ABD devleti içinde -özellikle CIA’de- odaklanan neocon terör odaklarýnýn iþidir.

Biliyorsunuz ABD’de halen CIA ve FBI arasýnda kendi ilgi alanlarý dýþýnda politik bakýþ açýsý kaynaklý ciddi bir çekiþme hatta savaþ var. FBI -bütünüyle olmasa bile- büyük ölçüde Obama yönetimi çizgisinde iken CIA’de -aðýrlýklý olmasa bile- Obama politikalarýna muhalif oldukça güçlü bir neocon muhalefet bulunuyor. Ýþte bu muhalefet Obama’ya, özellikle Ýsrail, Türkiye ve AB konularýnda bu kadar hýzlý gitmemesini söylüyor. Obama’nýn geçen ay Netanyahu’yu, deyim yerindeyse kulaðýndan tutup, Türkiye’den özür diletmesi bardaðý taþýran geliþme oldu bu yapý için. Çünkü Ýsrail’in bu kadar hýzlý geri çekilmesi Ýran’ý da, ister istemez, Ortadoðu savaþ çemberinin dýþýna itiyordu. Ortadoðu ve Afrika’da yeni barýþçý bir yolun belirginleþmesi bu savaþ cephesini çok telaþlandýrdý. Üstelik Türkiye’de de barýþ sürecinin baþlamasý ve baþlýca müttefikleri olan Ergenekon yapýlarýnýn da hýzla geriye gitmesi, örneðin CHP ve MHP’nin hýzla deðersizleþmesi ve politik denklemden çýkmasý iþin tuzu biberi oluyordu. Dolayýsýyla neocon savaþ cephesinin elinde bir tek K. Kore kalýyordu, dikkat ettiyseniz, Boston saldýrýsý öncesi K. Kore savaþ diye baðýrmaya baþlamýþtý. Bunlarýn ellerindeki savaþ oyuncaðý ülkeleri sayayým size; Ýran, Suriye, K. Kore, Ýsrail (di) ve kýsmen Irak merkezi yönetimi idi. Ýsrail’in çekilmesi hatta Maliki ile Türkiye’nin arasýnýn düzelmeye baþlamasý bunlar için kolay hazmedilecek lokma(lar) deðildir.

Savaþ cephesinin Almanya tarafý

Þimdi gelelim iþin AB tarafýna; biliyorsunuz Almanya, krizin ilk günlerinden beri krizden çýkýþ için yeni Reich amaçlý bir strateji izliyor. Bu strateji, 3. Reich olan Nazi Almanyasý’nýn yumuþatýlmýþ versiyonudur. Yani Almanya, kendisinin merkez ve belirleyeci olduðu bir AB oluþturacak ama bunun dýþýnda, Balkanlar dahil olmak üzere Türkiye, Ortadoðu ve K. Afrika hinderlandýnda bir ‘Balkanlaþtýrma’ politikasý izleyerek sürekli savaþ hali yaratacaktý. Yani Türkiye’de mezhep ve etnik kýþkýrtmalar yaparak süreci bütün Türkiye’ye yayýlan bir iç savaþa götürecek ve kendisiyle rekabet edecek bir Türkiye deðil, silah ve makine, teknoloji ithal edecek kendisine baðýmlý, kavruk ve anti-demokratik bir Türkiye üzerinden bütün bu savaþa dayalý düzeni kurmaya çalýþacaktý. Ama bu da olmadý, ilkönce Türkiye’deki iktidar çok güçlü bir siyasi irade göstererek barýþ sürecini baþlattý ve üstelik bunu Türkiye’deki her kesimi içine alan dinamik bir demokratikleþme sürecine evriltti. Öte yandan Avrupa’da iþler Almanya’nýn istediði gibi gitmedi; Ýtalya’da siyaset kilitlendi, G. Kýbrýs göçtü ve buradan Rusya-Almanya kirli ittifakýnýn ‘kara paralarý’ daha doðrusu gaz paralarý döküldü. Almanya’nýn güney ve doðu Avrupa’ya dayattýðý ‘kemer sýkma’ politikalarý iflas etmiþti. Nitekim Bundesbank baþkaný ve bütün bu politikalarýn babalarýndan birisi olan Weidmann, geçen gün Avrupa Merkez Bankasý’nýn faiz indirebileceðini bile söylemek zorunda kaldý. Üstelik ortada Japonya’nýn baþkaldýrýsý ve Yen’i düþürme iradesi de vardý. Böyle olunca Almanya daha fazla direnemezdi. Ýhracat sürekli düþüyordu, güneyi batýrmak için ýsrar ettikleri deðerli Euro, ilkönce onlarý batýracaktý. Nitekim bu çemberin dýþýnda olan denetleyemedikleri bir derecelendirme kuruluþu notlarýný da düþürdü. Almanya’da baþaramamýþtý ve bu þartlar altýnda Merkel’in durumu da parlak deðildi.

Þimdi size soruyorum; küresel kirli finans ve silah sektörleri, ayrýca sürekli savaþ ortamýný besleyen/buradan beslenen bütün geleneksel ulus-devletçi sektörlerin, yapýlarýn bu durumda yapacaklarý ne kalýr;  bence þu:

1) K. Kore, Ýran gibi ülkeleri kýþkýrtýp savaþ ortamý yaratmak, zaten yapýyorlar halen 2) Eðer kalmýþsa Ergenekon gibi yapýlarla Türkiye gibi ülkelerde iç savaþa varan istikrarsýzlýk ortamý oluþturmak; burada bizde meclisdeki iki partiyi izlemenizi önererim. Siyam ikizi olanlarý... 3) ABD’de yeni bir 11 Eylül yaratmak ve Ýslamofobiyi yaymak, bunu da yapmaya baþladýlar. Diyeceksiniz, baþarýlý olacaklar mý, sanmýyorum kaybettiler; bunlarýn ABD’deki durumunu merak ediyorsanýz bizim CHP’ye bakýn pek farklarý yok.