Boston'da gerçekte ne oldu dersiniz

İki çocuğundan biri açılan ateşle infaz edilip ölüolarak ele geçirilen, diğerini de 'düşman savaşçısı'kategorisine sokarlarsa idam edilerek kaybedeceğini anlayan Dağıstanlıbaba "Çocuklarımın aşırılıkla hiçbir zaman ilgisi olmadı, FBI'ın oyunu bu"diye haykırıyor, ama kimsenin dinlemeye niyeti yok...

Yıllar önce 11 Eylül (2001) ikiz kuleler saldırılarısonrası"Bunlar yaptı"denilen 18 gencin kimliklerine biraz daha yakından baktığımda aynışaşkınlığıben de yaşamıştım. İçlerinde 'aşırıdinci'tanımına uyan tek bir kişi yoktu. Ekibin şefi olduğu söylenen Hamburg'u mesken tutmuşMısırlıgençsözgelimi; Alman liman kentinde Alman gençler ne yapıyorsa onlardan farksız bir hayat yaşamaktaydı.

Ekibin üyelerinin hepsi, eylemden birkaçgün önce bir kumarhaneye gitmiş, yemişiçmişeğlenmişve fahişelerle gecelemişti...

Tek biri bile sağkalmadığıiçin itiraz etmek de mümkün değildi resmi anlatıma. Yine de kendilerini ziyaret eden gazetecilere, Kahire ve Beyrut'ta yerleşik ebeveynler, "Böyle çağdaşyaşayan çocuk nasıl 'İslam komandosu'olur?"sorusu eşliğinde düğün videolarında dans eden eylemcileri gösteriyorlardı.

Bu defa videoya da ihtiyaçyok. İki Kafkas gençBoston'da Bostonlu gençlerin hayatınıyaşıyorlarmış; arkadaşçevreleri buna tanıklık ediyor. İki yıl önce FBI ağabey durumundaki genci sorguya çekmiş, Rusya istediği için; evini aramış, eşyalarınıtaramış, hiçbir şey bulamamışFBI...

Nothing... Zilch... Nada...

Şimdi maratonu kana bulamakla suçlanıyor gençler... İkisi de son on yıldır ABD'de yaşamaktaymış, ailelerinin diğer fertleri gibi... Eğitimlerini Amerikan okullarında almışlar, hem de burs kazanacak kadar da çalışkanmışküçük kardeş... Çalışkan ve akıllı...

Suçlu profiline uymuyor durumları, 'İslam militanı'profiline ise hiç...

Bu da bana 'Mançuryalıaday'(Manchurian Candidate) filmini hatırlatıyor...

Filmin iki ayrıversiyonu var. Eskisinde Frank Sinatra, yenisinde ise Denzel Washington başroldeydi. Filmin özeti şu: Mançurya'da savaşan Amerikan askerlerinin bazılarında psikolojik etkileme denemeleri yapılır. Bunlardan biri olağanüstüsonuçlar verebilecek bir suikast için devşirilip uygun hale getirilir; kendisi ve yakınlarının ruhu bile duymaksızın... Her haliyle normal olan adam, aldığıtelefonda daha önce şartlandırıldığıbir sesin söylediğini yerine getirmek üzere 'suikastçı'haline dönüşür...

Anladınız değil mi? Babanın, ailenin diğer fertleriyle arkadaşçevresinin "Bunlar mımaratonu kana bulayanlar, güldürmeyin bizi"tepkisi vermeleri benim aklıma bu filmi düşürdüişte...

İkiz kulelere uçaklısaldırıyaptığıanlaşılan gençler de aynıdüşünceye sevk etmişti...

Ölen ve yakalanan ağabey-kardeşDağıstan'dan ABD'ye göçmüşÇeçen gençler... Aile yeni ülkelerine doğru yola çıkarken, ne hikmetse, Türkiye'ye de uğrayıp 10 gün geçirmiş... Kendilerinden kuşkulanıldığıandan itibaren, büyük ihtimalle FBI'ın verdiği bilgiye dayanarak, Amerikan basınıbu ayrıntıyıyaymaya başladı. Neden acaba?

Neyse. Size ilginçgelebilecek son bir ayrıntıdaha...

Amerikan literatüründe 'beyaz ırk'karşılığı'Caucasian' sözcüğükullanılır; yani Kafkasyalı... Hatta ABD filmleri ve dizilerini seslendirenler, yıllarca, polisin 'beyaz biri' dediğini anlamayıp 'Kafkasyalı'  diye çevirdiler o sözcüğü... Maraton bombacısıolarak İki Çeçen gençilan edildiğinde, önce, 'Ortadoğulu'sıfatıkullanıldı, sonra Kafkasyalı...

Ve, Amerikalıların aklıkarıştı...

Alman antropolog Friedrich Blumenbach'ın işi bu. 1800'lüyılların başında yazdığıkitapta, değişik özelliklerine bakarak, insanoğlunu tasnif ederken renkleri de önemsemişti. Moğollar 'sarı', yerli Amerikalılar 'kızıl', Malaylar 'kahve', Etiyopyalılar 'siyah' ve Kafkasyalılar da 'beyaz'...

O gün bugündür birinin 'beyaz ırk'tan olduğunu belirmek için 'Kafkasyalı'deniliyor...

Ailesi Kafkasya'dan göçetmişiki Amerikalıgencin macerasıbundan böyle de izlenmeyi hak ediyor...