Satranç nedir?
Satranç zekâ oyunudur; bir bakýma beyin jimnastiðidir.
Satranç oynamak beyni geliþtirir.
Satranç beyni geliþmiþler içindir.
Beyni geliþmemiþlere, hele de beyinsizlere göre deðildir!
Satranç deyince akla ilk bunlar gelir.
Peki Cüppeli Ahmet Hoca deyince akla ilk ne gelir?
Cehennemde yanmayan ya da yakmayan kefen pazarlamacýlýðý gelir!
Cemaatine “Göz zinasýndan bile uzak durun; günaha girmeyin” demesine raðmen, çýrýlçýplak kadýnlarla dolu Malta adasýndaki plajda jetsikinin üzerinde keyif yapan adem gelir.
Ýþte bu adem þimdi kalkmýþ “Satranç caiz deðildir; günahtýr” diyor.
Zekâ oyunu, beyin oyunu olan satranç Cüppeli Ahmet Hoca’yý rahatsýz ediyor.
Bu da týpký Osmanlý döneminde “Matbaa caiz deðildir; günahtýr” diyen gericilere benziyor.
Nedense bu gericileri satranç gibi, matbaa gibi beyinle, bilimle, ilimle ilgili þeyler rahatsýz ediyor.
Ve maalesef Müslüman alemini beyinsel geliþmeden, bilimden, ilimden rahatsýz olan bu kaba softa, ham yobaz zihniyet yönlendiriyor.
Onun içindir ki dünyada 63 devletten ve 1 milyar 600 milyon nüfustan oluþan Müslüman aleminin toplam üretimi, 80 milyonluk Almanya’nýn üretimini bile bulmuyor.
Onun içindir ki insanlýða hizmet eden icatlarý, ilaçlarý, kýsacasý hayatýmýzý kolaylaþtýran, hayatýmýza hayat katan her þeyi bulanlarýn içinde Müslümanlarýn adý saný geçmiyor.
Buluþlarýyla insanlýða hizmet edenler arasýnda Hýristiyanlar var; Yahudiler var; Ateistler var; Budistler var; Þintoistler var; var oðlu var; ama Müslümanlarý ara ki bulasýn.
Gerçek þu ki, Müslüman ülkelerde günde beþ vakit camiye gidilir; ama yýlda bir vakit kütüphaneye gidilmez.
Din adamlarý cemaate “Günde beþ vakit camiye gidin; ama hiç deðilse haftada bir vakit de kütüphaneye gidin” demez.
Din adamlarý cemaate “Kur’an’ý okuyun; ama bilimsel, ilimsel kitaplarý da okuyun; edebiyatla, sanatla ilgili kitaplarý da okuyun” demez.
Amerika’sýndan Avrupa’sýna, Avrupa’sýndan Japonya’sýna kadar en çok kitap okuyan, en çok gazete dergi okuyan insanlarýn ülkeleri dünyanýn en geliþmiþ ülkeleridir.
Ýbadethaneye gittiði gibi kütüphaneye de giden insanlarýn ülkeleri dünyanýn en ileri ülkeleridir.
Bilimin, ilimin, sanatýn yol göstericiliðine inanan insanlarýn ülkeleri uzaya gitmiþlerdir.
Aklýný kullanan, beynini çalýþtýran insanlarýn ülkeleri, bunu yapmayan insanlarýn ülkelerini fersah fersah geçmiþlerdir.
Oysa Ýslam için “akýl dini” denir.
Okuyup araþtýrarak aklýný kullanmayacaksan, beynini çalýþtýrmayacaksan, sana beyin ne gerekir?
Kullanmadýðýn, çalýþtýrmadýðýn beyin, kafanýn içinde boþu boþuna taþýdýðýn bir yük gibidir!
Aklý çalýþtýran, beyni çalýþtýran beyinsel, bilimsel, ilimsel, sanatsal her þeye “Caiz deðildir; günahtýr” diyenlerin durumu tam da böyledir.
Nitekim bunlar “Matbaa caiz deðildir; günahtýr” diyerek matbaanýn Osmanlý’ya geliþini engelleyip geciktirdiler.
Osmanlý’nýn bilimde, ilimde geliþmesine takozluk ettiler.
Osmanlý’yý geriletip çökerttiler.
Bu kaba softa, ham yobazlarýn yaptýklarý yetmedi mi?
Þimdi de sýra beyinsel, bilimsel, sanatsal olan her þeye “Caiz deðildir; günahtýr” deyip Türkiye Cumhuriyeti’ni çökertmeye mi geldi?