Böyle bir terbiyesizlik görülmedi

Kýzmak darýlmak yok... CHP’nin baþýna gelmiþ en kötü þey Kemal Kýlýçdaroðlu’dur.

En bilgisiz, en çapsýz, en cahil...

Liyakatsizliðe iþaret eden bütün olumsuz sýfatlarý yan yana sýralayýn. Ortaya bir “bütün” çýkacaktýr. Kemal Kýlýçdaroðlu bu bütünün ismidir iþte...

Daha da kötüsü þu:

Bu þahýs, bir zamanlar Mustafa Kemal Paþa ve Ýsmet Paþa’nýn da oturduklarý koltukta oturuyor. “Ben bu makamý hak ettim mi?” diye sormuyor.

Hasan Saka’yý duymamýþ... “Bu adam kimdi?” dediði rivayet olunuyor... “Bu adam” bir CHP’liydi... Hani, “tek adam” yönetimi sayýlmayan Ýsmet Paþa’nýn tek adam yönetiminde gelip giden Baþbakanlardan biri...

Böyle çok Baþbakan gelip gitti.

Bunlardan kaçýný biliyor acaba?

Hasan Saka’yý hiç duymamýþ Kýlýçdaroðlu, üçkâðýtçý bir savaþ spekülatörü olan Parvus Efendi’yi “Türk büyüðü” sanýyor.

Okuduðu son kitap, 1950’lerde intiþar etmiþ “Ýnce Memet...”

Rutkay Aziz’i seviyor.

Hangi oyununu izledi de, seviyor? AST yýllarýnýn koftiden devrimci oyunlarýndan biridir muhtemelen. 70’lerde çakýlýp kalmýþ bir adam Rutkay Aziz’in nesini sevecek ki?

Daha da vahimini söyleyeyim:

Cumhuriyet’le birlikte ülkemize demokrasi geldiðini sanýyor. Ebedi Þef ve Milli Þef dönemlerini de, “demokrasinin en iyi uygulandýðý dönemler” olarak görüyor.

Demokrasi gelmiþtir... Doðrudur.

Birinci Meclis, nispeten demokratik bir siyasal ortam oluþturmuþtur. Milli mücadele bu siyasal ortamda verilmiþtir. Ama Birinci Meclis’le gelen “demokrasi”, Ýkinci Meclis’ten çýkan hükümet marifetiyle “götürülmüþtür...” Bu hükümetin baþýndaki isim de, Ýsmet Paþa’dýr.

Bu basit tarih bilgisini bilmeyen Kemal Kýlýçdaroðlu, “tek adam” yönetimi saymadýðý Ýsmet Paþa’nýn tek adam yönetiminde denge balans sisteminin uygulandýðýný, yani kuvvetler ayrýlýðý ilkesinin geçerli olduðunu sanýyor ve sürekli çam deviriyor.

Cumhurbaþkanlýðý sistemine muhalefet ederken bu çamlardan bol miktarda devirdi. Sonra da çýktý, “Atatürk’ün 40’lý yýllarda çýkardýðý kanunlar” diye bir laf etti

Cehaletinin üzerine tüy dikti sizin anlayacaðýnýz.

Öyle bir cehalet ki, Türk siyasetinin en niteliksiz ismi Akþener bile yanýnda Wittgenstein gibi kalýyor.

Cehalet, bazen çekilebilir...

Herkesten bilgili olmasýný bekleyemezsiniz... Bilgi, tecessüsle de ilgilidir çünkü. Bu nedenle, tecessüs göstermeyen ve müddei olmayan insanlarýn bilgi edinme konusundaki ataleti ya da isteksizliði nakýsa sayýlmayabilir.

En fazla, “Cahil iþte, ne olacak!” der geçersiniz.

Bunu Kemal Kýlýçdaroðlu için diyemiyoruz, “Cahil iþte, ne olacak!” deyip geçemiyoruz.

Çünkü bu adam, yönetmeye talip... Yani, geleceðimiz konusunda “tasarruf” sahibi bir insan ve “iþtigal alaný” itibariyle bizi bir yerlere taþýyacak, bize bir “gelecek” tayin edecek.

Halktan yetki alýrsa bunu yapacak.

Böyle bir adamýn patronajýndaki “geleceði” tasavvur edebiliyor musunuz?

Hayýr, elbette “allame” olmasýný beklemiyoruz.

Hiç deðilse, sýradan bir ilkokul öðrencisinin bildiði temel tarih bilgisine sahip olsun.

Bizimki hem bilmiyor...

Hem bilmediðini bilmiyor...

Hem de cehaletini “terbiyesizlikle” taçlandýrýyor...

Duruma göre siyasetçinin cahili de “çekilebilir”, cehaletiyle maruf edepli insanlar vardýr; hem de mebzul miktar... Ama en nezih ifadesi, “Falancanýn altýna yatmadýnýz mý?” olan terbiyesiz bir adamýn cehaleti, hele bu cehaletten kaynaklanan “cüreti” hiç çekilmiyor!