Korku birdenbire ortaya çýkmaz. Siz farkýnda bile olmazsýnýz. O bir yerlerde mayalanýr, yoðrulur ve ardýndan sarýp sarmalar her yeri.
Uzun, ama çok uzun yýllardýr Türkiye’nin baþýna sarýp sarmalanan korkular vardý. Beka korkusu, bölünme korkusu baþta olmak üzere pekçok baþlýk, biraz da toplumsal hafýzada yer bulabildiði için sürekli yeniden üretildi ve siyaset daima bunlarýn gölgesinde hareket etmek zorunda kaldý.
Ne zaman ki Türkiye bu korku tünelinden çýkmaya cesaret etti, kafasýný kaldýrýp sadece siyasi sýnýrlarýna deðil, kendi gönül coðrafyasýna bakmaya baþladý. Ýþte o zaman bu korkularý üreten odaklar, ellerindeki gücün gittiði endiþesiyle hamleler yapmaya baþladý.
Esasen iþler o denli de karýþýk deðil. Bölgemizde ve dünyada gücün yeniden paylaþýldýðý, dengelerin yeniden kurulduðu bir dönemde, Türkiye kendisine yakýþýr bir rol üstlenmeye çabalýyor. Bu kez kendi yerini ve rolünü seçme konusunda eli güçlü; sorunlara teslim olan, onlarýn gölgesinde siyaset üreten ve korkularý baþkasýna ihtiyaç kalmaksýzýn kendi kendine yeniden üreten Türkiye çok gerilerde kaldý.
***
Uzun zamandýr devam eden ve genel bir kabulle hükümet-cemaat çatýþmasý diye ifade edilen sürecin, bu yeni dönemden baðýmsýz okunmasý imkansýz. Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn üslubunu, duruþunu ve kendisine yapýlan hamleler karþýsýnda bir kez bile geri adým atmayýþýný eleþtirenler; yakýn coðrafyamýzda olup biteni muhtemelen yeterince izlemiyor.
Ukrayna örneði gösteriyor ki, bu hamleler karþýsýnda atýlacak her geri adým, ortalýðý sakinleþtirmek yerine siyasi istikrarýn ve düzenin daha da parçalanmasýna neden oluyor. Nitekim son birkaç günde sokaklara yayýlmak istenen Gezi benzeri olaylarýn, bu türden bir korku oluþturma ve geri adým attýrma hamlesi olduðu çok açýk.
Ancak olaylarýn kontrolden çýkmasý, iþi planlayanlar açýsýndan her þeyi bir anda alt üst etti. Çünkü sokaktaki yangýn büyüdükçe, sessiz kitleler olup bitenin gerçek yüzünü daha yakýndan görmeye baþlýyor. Ukrayna’dan çok ama çok önemli bir fark bu. Toplumsal saðduyu, hadiselerin geniþlemesine ve siyasetin yönünü belirlemesine izin vermiyor.
***
Elbette bu denemeler ve arayýþlar devam edecek. Dahasý bunlarý seçim süreciyle sýnýrlý da görmemek gerekiyor. Mart sonundaki sandýk kuþkusuz nerede duracaðýný tayin etmekte zorlananlar için hayli yol gösterici olacak. Ancak bugün devam eden kavga sanmayýn ki kolay kolay yatýþacak.
Birileri Türkiye’nin yükseliþini durduramayacaðýný anlayýnca, bunu yönlendirme ve hiç olmazsa bir parça yolundan saptýrma gayretine girdi. Bunun için Gezi vardý, bunun için cemaat sahne aldý, bunun için þu anda sokaklarda isyan havasý estirilmek isteniyor.
Hepsi geride kalýr, ama ne yazýk ki Türkiye ciddi yaralar alýyor. Onun için siyaset sahnesinde yer alan, daha geniþ anlamda karar verici herkesin bu tabloyu doðru okumasý gerekiyor. Dünün ‘boynu eðri’leri, bugün maðazalarýný yaðmacýlarýn hizmetine sunacak kadar cesaret buluyorsa, onlar da bu tabloyu yeterince anlamamýþ demektir.
Bu ülkenin sadece siyaseti deðil, sermayesi de, sivil toplum örgütleri de, cemaatleri de her þeyden ve herkesten önce kendi ülkesinin geleceðine katký saðlamak zorunda.
Yoksa tarih önünde, millet önünde boynunuz daima eðri kalýr. Milletin boyun eðmediðini ise meydanlar gösteriyor zaten.