Bozcaada Yunanistan yolcularına rota değiştirtir!

Üzüm kokan daracık sokakları, soğuk suyu ve güzel insanlarıyla Bozcaada, geçen hafta dördüncü kez düzenlenen Yöresel Tatlar Festivali’ni geride bıraktı. Adanın her şeyi var ama onları harekete geçirecek bir profesyonel bulurlarsa Yunanistan yolcuları buraya gelir.

Yol bir türlü bitmek bilmiyor. Çanakkale üzerinden Edremit Körfezi’ni geçiyoruz. Yol kıvrak, ince ve çok keyifli ama sanki sonsuz. Daha iki denizi feribotla geçeceğiz. Bu uzun süren seyahat, sekiz sene önce gittiğim Bozcaada’ya neden bir daha gitmediğimi hatırlatıyor bana... “Hani oraya gideceğimize” diyerek başlayıp soluğu neden farklı yerlerde aldığımızı.

Ama şimdi durum farklı, Bozcaada’ya gidiş sebebim yemek festivali, yani iş icabı.

Bineceğimiz ilk feribota iki kilometre mesafe kala gazeteci arkadaşım Mutlu Tönbekici’nin önerisiyle Kilye (Suvla) üzüm bağının restoranında mola veriyoruz. Ne yalan söyleyeyim ada dahil, bu yolculukta yemek konusunda beni en mutlu eden andı, tekrar teşekkürler Mutlu. Yetenekli ve güleryüzlü servis elemanları eşliğinde, nefis bir mekanda, taptaze, saf lezzetler yedik. Kendi ürünleriyle hazırladıkları siyah zeytin ezmeli ve domatesli bruchetta, taze domatesli ılık makarnayla anne köftesi benden beş yıldızı aldı. Keyifle, Bozcaada’ya gitmek üzere oradan ayrıldığımızda bir buçuk saati daha geride bırakmıştık.

FESTİVALE RUM KÜLTÜRÜ DAHİL EDİLMELİ

Bozcaada’nın yolu İstanbullulara hakikaten uzak ama gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki plakaların çoğu 34. Yazın orada yaşayanlar, hatta adaya tamamen yerleşenlerin büyük bölümü de İstanbullu.  Yöresel Tatlar Festivali için adada kaldığım iki günde harika insanlarla tanıştım. Açık Radyo’dan dinlediğim Deniz Pak’ı, Akvaryum koyundaki otelinde ziyaret ettim. Güzel bir deniz, sessizlik ve göz zevki istiyorsanız bu oteli bir yere not edin. Çiçek Pastanesi’nin sahibesi Şermin Günday, tutkulu, yüreği sevgi dolu bir kadın! Adaya aşık, her şey daha iyi, daha iyi olsun istiyor. Eti-Yayla Heparı, Haluk Şahin, tanıdık tanımadık öyle güzel insanlar yaşıyor ki iki güne ne yemek, ne dostluk, ne de sohbet sığar bu adada.

Festivalle ilgili çok söze gerek yok; İyi niyetli kişilerin sonsuz çabası ve emeği var. Ancak profesyonel bir desteğe ihtiyaçları olduğu ortada. Adının önüne ‘uluslararası’ konulan böyle bir festivalde profesyoneller olmayınca genellikle izdiham, gürültü, kargaşa yaşanıyor. Adada yaşayan çok üst düzeyde bir entelektüel sermaye var. Bunu da işin içine katarak ortak akılla çok daha iyi noktalara gidecektir ada. Çünkü fikir gerçekten on numara!

Diğer taraftan adanın geleneksel lezzetleri başınızı döndürecek nitelikte değil. Bu festivalin amaçlarından biri de yemekleri belli bir lezzet standardına yükseltmek olmalı. Çünkü burada her şeye rağmen bitirilememiş, müthiş bir Rum kültürü var. Onu geliştirmek, organizasyonun akışını iyileştirmek, büyütmek olmayacak bir şey değil. Hatta bence bu festival, Türkiye’nin en iyi festivallerinden biri bile olabilir. Çünkü  ‘insan’ zenginliği var.

SOYA SOSUYLA UZAKLARA GİTMEYİN!

Adada restoranları da gezdim. Her şeyden önce turistleri kazıklanacak birileri olarak görmüyorlar. Ellerinden gelenin en iyisini yapmak için uğraşıyorlar. Ada’m, Battı Balık gibi yerler ‘ismi’, ‘logosu’, ‘dekorasyonu’ ile sahiplerinin rafine zevklerini yansıtıyor. Restoranlara da önerilerim var: Lütfen yemekleriniz deniz koksun, onları ağır soslarla gölgelemeyin. Farklı olsun diye Uzakdoğu’nun soya sosuna bulayarak çok uzaklara gitmeyin. Yerel malzemeyle saf lezzetleri buluşturun ve tümünü makul fiyatlarla sunun. Bunu yapabilirseniz, Yunanistan yolcuları rota değiştirir!

Tabii yöneticiler de isterse... Adaların dokusunu bozdurmayarak, elektriği orada üretip dolambaçlı yolla adaya vermeyerek, işporta gıdalara ‘dur’ diyerek. Hani limanın sağında ağaç altında açıkta satılan ekmekler var ya sayın yetkililer... Bilmem anlatabiliyor muyum?

Kuskuslu kuzu kapama

Festivalde en sevdiğim lezzetlerden biri Necmiye Balcı ve Gülümser Keskin’in kuskuslu kuzu kapamasıydı. İşte tarifi

MALZEMELER:

- 1 kg iri doğranmış az yağlı kuzu eti

- 2 adet çekirdekleri ve kabuğu çıkarılmış domates

- 2 su bardağı kuskus makarna

- Soğan ve sarımsak

- Karabiber, kimyon, zeytinyağı, tereyağı ve tuz.

YAPILIŞI: Kuzu etini yıkayıp geniş bir tencere alın. Tereyağında yüksek ateşte soğan ve sarımsakla çevirip ortaya toplayın ve üzerine bir güveç kabı kapatarak bir su barağı su ekleyin. Dıştaki tencerenin de kapağını kapatıp kısık ateşte suyunu çekene kadar, yaklaşık bir saat pişirin. Güveç kabını dikkatlice kaldırıp domates, baharatlar ve tuzu ekleyip karıştırın ve tekrar ortaya toplayın. Bu arada başka bir tencerede hafifçe kavrularak pembeleşen kuskusları etrafına döşeyin. Dört su bardağı tuzlu su ekleyip kuskus suyu çekinceye kadar pişirin. Sonra etleri ortada bırakarak kuskusu havalandırarak karıştırın. 5-10 dakika dinlendirdikten sonra üzerine karabiber serperek servis edin.