Bravo Bozkurt Kemal’e, bu defa başardı!

Önce bir haksızlığı düzeltelim: Mustafa Kemal Atatürk’ün ve İsmet Paşa’nın oturduğu koltukta, bugün eski SSK çalışanı Kemal Kılıçdaroğlu oturuyor.

CHP’ye haksızlık...

Bu partiye gönül vermiş insanlara haksızlık...

Mustafa Kemal’e ve İsmet Paşa’ya haksızlık...

Kemal Bey, Savcı Sayan kardeşimin sıklıkla vurguladığı gibi, iyi bir insan olabilir... İyidir de... Hatta mütevazıdır. Ama “iyilik” tek başına anlam ifade etmiyor. Anlam ifade etmediği gibi, o insanın kalitesi konusunda fikir vermiyor.

Bir insanın kalitesi, bazen üslubuyla, kurduğu cümlelerle, sarf ettiği sözcüklerle ölçülebilir... “Üslubu beyan, ayniyle insandır” der ya eskiler... Bir insanın kalitesini, daha çok, üslubuna bakarak anlayabiliriz.

Bakıyoruz ve hayal kırıklığına uğruyoruz.

Kemal Bey’in üslubu çok kötü, çok tırmalayıcı... Ve sıklıkla başvurduğu hakaret sözcükleri; “Angus sığırı”, “Recep”, “başçalan” vs... Espri vehmettiği için bunları sıkça tekrarlıyor ama itici oluyor. İtici olduğunun farkında bile değil.

Daha da itici olan şu:

Kısacık genel başkanlık hayatına birçok “ilk”i sığdırmayı başarmış Kemal Bey, siyasette de kötü (çirkin) bir geleneğin başlatıcısı oldu:

Kaset üzerinden siyaset yapmak...

Birçok şeyi önünde hazır bulduğu, bir “kaset” marifetiyle genel başkanlık koltuğuna oturduğu, herhangi bir zahmete katlanma gereği duymadığı için bunu doğal karşılamak gerekir ama son tahlilde çirkin ve berbat bir alışkanlık bu.

Bir yerel seçim yapılacak, CHP’nin adayları hangi beledi hizmetlere talip?

Kemal Bey cevap vermek yerine, kasetten parçalar okuyor...

Biz CHP’ye niçin “sol” bir parti diyeceğiz? Bugüne kadar hangi politikalar üretildi? Önümüze hangi seçenekler konuldu? CHP’nin diğerlerinden farkı nedir?

Kemal Bey cevap vermek yerine, kasetten parçalar okuyor...

Kadim ve kurumsal meselelerimiz konusunda CHP hangi iyileştirmeleri öngörüyor? Kürt meselesi nasıl çözülecek? Kıbrıs sorunu hangi statüye bağlanacak? Paralel devlet işi ne olacak? Yoksulluk ortadan nasıl kaldırılacak? İşsizlik nasıl çözülecek?

Kemal Bey cevap vermek yerine, kasetten parçalar okuyor...

Birkaç gün önce, Batı Karadeniz’de bir mitingini izledim... Samanyolu kanalları “canlı” yayınladığı, geceleri de tekrarını verdiği için, hiçbir konuşmasını kaçırmıyorum... O konuşmasında, “İnşallah, bir sonraki mitingde Başbakan olarak karşınıza çıkacağım” dedi...

İstikbalin Başbakanı olarak, Batı Karadeniz için birtakım güzellikler düşündüğünü söyledi ama biz bu “güzellikleri” çeşitlendirmesini beklerken, o her zamanki “sırıtık” ve “sinik” yüz ifadesiyle “kaset”ten parçalar okudu... “Başçalan”, “hırsız” diye saydırmayı da ihmal etmedi tabii...

Dün, bir mitingde, “Bozkurt işareti” yaparken görüntülenmiş...

Daha doğrusu yakalanmış...

İki gündür kıyamet kopuyor sosyal medyada...

Bazı CHP’liler isyan halinde.

Ben yadırgamadım...

İlkesiz ve kuralsız bir siyasetçi olduğu için, bu hareketi doğal karşıladım...

Ama daha çok sevindim.

Hiç değilse bu işareti salimen yapabilmiş...

Yürüttüğü cansiperane “hayır” kampanyasına rağmen oy kullanmayı bile başaramayan, “beceri” sözcüğüyle asla yan yana getiremeyeceğimiz Kemal bey’in bu işareti kıvırabilmiş olması, kim ne derse desin, sosyal demokrasi adına büyük bir başarıdır.

Bir “yürüyen merdiven” faciası yaşatabilirdi; istemsiz parmak hareketlerinden tuhaf bir işaret çıkarabilirdi.