Eðer, Ýngiliz halkýnýn Avrupa Birliði’nden (AB) ayrýlma kararýný bir, “Avrupa içi” hesaplaþma adýmý olarak görür, üstelik bir de Türk-AB iliþkisini bu geliþmeye göre yeniden belirlemeye kalkarsak büyük yanýlgý yaþarýz. Konunun AB’nin ötesinde, þimdiden kendini gösteren “2030 yýlý küresel paylaþým mücadelesiyle” baðlantýsý var. 2030 yýlý itibariyle yeniden yapýlanacak dünya ekonomi sisteminin öncü dalgasýný yaþýyoruz, asýl büyük fýrtýna 2020 yýlýnda baþlayacak...
Günlük tartýþmalar akademik derinlik ve geleceðe dönük akýlcý derinlik taþýmýyor: Bu olayýn devam sürecinde ne Birleþik Krallýða ne de AB’ye hiç bi’þey olmaz, geliþme Türkiye-AB müzakere sürecinde Ankara’ya ayrýcalýkla bir manevra alaný açmaz. Ama Türkiye bugünden “2030 sendromuna” hazýrlanmaya baþlarsa, AB dýþýndaki alanlarda geniþ hareket þansý yakalayabilir.
Birleþik Krallýk, 40 yýlý aþan bir süredir zaten, bir ayaðý kapý eþiðinde gövdesi dýþarýda AB üyesiydi. Referandum yalnýz kapý eþiðindeki ayaðýn geri çekilmesidir, AB’yi kurumsal olarak etkilemez. Fiili durumun hukuki zemin kazanmasýndan ibarettir. Bundan böyle Alman-Fransýz çekirdekli AB, Brüksel’deki bürokratik oligarþiyi zayýflatacak bir reform programý ile de yoluna devam eder...
Ýskoçlar baþta hiçbir “Adalý halk” da Birleþik Krallýk’tan ayrýlma sevdasýna düþmez, çünkü ortak olduklarý devlet, “tarihi” olarak nitelenen bir tercih yaptý ve yüksek ihtimal, bir kez daha 21’nci yüzyýlýn en kazançlý devletlerinden biri olarak adlandýrýlmasýna yol açacak bir adým attý...
Yeni paylaþým savaþýnýn ayak sesleri...
Önce, yalýn gerçeði ifade etmekte yarar var: Soðuk Savaþ sonrasýnda “liberalizmin” maske olarak kullanýldýðý, finans kapitalin ekran üzerinde ürettiði karþýlýðý olmayan trilyonlarca Dolar’la ekonomiyi berbat bir borsa oyunu, küresel hýrsýzlýk ve üretimsiz-istihdamsýz bir felakete dönüþtürdüðü dönem sonlanýyor... Ekran üzerinde ýþýk hýzýyla yolculuk eden trilyonlarca Dolar’ýn bir tek istihdam yaratmadýðý, buna karþýlýk 100 Dolar milyarderinin toplam servetinin 3.5 milyar insanýn cebindeki paraya eþit olduðu berbat düzenin sürdürülebilir olmadýðýný herkes anlamýþ durumda...
Paranýn yeniden yatýrýma, üretime, üretimden doðan kara ve haliyle istihdam yaratmaya yöneleceði yeni bir dönemin kapýsý aralanýyor.
Bu, kuþkusuz günümüzdeki oligarklarýn sonuna kadar direneceði hayli çalkantýlý bir dönem...
Paranýn yeniden üretim alanlarýna döneceði yeni dönemde Pazar büyümesi, yenilenebilir yeni enerji kaynaklarý ve arz-talep dengesinin çýta yükseltmesine zemin hazýrlayacak iki yüksek potansiyelli bölge, ayný zamanda yeni dönemin paylaþým kavgasýnýn da þekilleneceði alanlar olarak dikkat çekiyor: 1- Sahra altý Afrika, 2- Hindistan dahil Asya-Pasifik stratejik alaný...
Yeni enerji kaynaklarý, yüksek hacimdeki alt yapý yatýrýmlarý ve nüfusunun dinamik yapýsýyla Afrika’nýn 2030’daki yýllýk toplam iþ hacminin 6 trilyon Dolar’a ulaþacaðý hesaplanýyor.
Ayný yýl Hindistan’ýn bugün 50 milyon olan “orta sýnýfýnýn”475 milyona, Çin’in orta sýnýfýnýn ise 1 milyara çýkmasý bekleniyor. Yani, 2030 yýlýnda yalnýz bu iki ülkede bir Avrupalý orta sýnýf aile gibi yaþayan ve tüketen 1.5 milyarlýk genç bir orta sýnýf doðmuþ olacak. Rakam, günümüz AB nüfusunun yaklaþýk üç katý tüketici grubudur.
Bu nedenle dünyanýn küresel güçleri 2030 paylaþýmýna hazýrlanmakta, bu çerçevede, Birleþik Krallýk da, AB’den ayrýlarak geleneksel Amerikan ittifakýna sýrtýný dayamayý tercih etmektedir.
Görünen, çekirdeðinde ABD-Ýngiliz ittifakýnýn olduðu, çevresinde Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’nýn bulunduðu küresel bir yapýlanmanýn Afrika ve Asya-Pasifik’te doðacak pastanýn en büyük dilimine talip olduðu, bunlara zaman içinde Norveç, Danimarka ve Hollanda’nýn katýlabileceðidir.
Geliþme, Almanya-Fransa-Ýtalya-Ýspanya hattýný birbirine adeta kenetler, ortaya atýlan fikirlerin aksine, AB daðýlma deðil, çekirdeðinde güçlenme rotasýna yönelir. Çünkü ABD-Ýngiliz Ýttifaký’nýn küresel manevralarý karþýsýnda bu devletlerin birbirlerine daha çok ihtiyacý olacaktýr.
Türkiye bir süre sabýr gösterebilir...
Türkiye’nin özellikle son 12 yýlda gerçekleþtirdiði “Afrika ataðý” bu, yeni denklemde en büyük kozumuz olacak. THY’nin Afrika’ya giderek hakim olmasýnýn, TÝKA’nýn sürdürdüðü çalýþmalarýn gerçek sonuçlarýný önümüzdeki 15 yýl içinde alacaðýz. Tarihin seyri Türkiye jeopolitiðini, doðal uzantýsý olan Orta Asya ve Ortadoðu’dan Afrika ve Asya’nýn derinliklerine taþýyor, ilginçtir.
Türkiye’nin, bir Amerikan-Ýsrail projesi olan Somaliland’e karþý emperyalist güçlerin “geleceði yok” diyerek kaderine terk ettiði Somali’yi yeniden ayaklarýnýn üzerine kaldýrmasý aslýnda gelece dönük çok önemli iþaretler içeren bir küresel meydan okumadýr.
Benzer ataklarýn “Pakistan’ýn hassasiyetleri dengelenerek” Hindistan ve “Doðu Türkistan sorununu yumuþatacak çok özel bir diplomasiyle” Çin’de de gerçekleþmesi gerekiyor...
AB ile müzakere süreci sabýrla devam etse de 2023 hedeflerimizin ötesine bakmamýz önemli...
Yakýn tarihte küresel sistem yýkýlýp yeni bir yapý ortaya çýkabilir ama önemli olan o yeni dünyada Türkiye’nin hak ettiði yeri almasýdýr...