Brüksel’de NATO zirve, muhalefette nato kafa...

İki gündür izlediğimiz NATO Zirvesinin ABD-Avrupa çekiçmesi, dışarıya “kriz” olarak yansıyan pazarlıklar, Türkiye’yi köşeye sıkıştırma çabaları vs gibi yansımaların gerisindeki asıl gündem Türkiye idi.

Zira bir zamanlar “Seni başkan yaptırmayacağız” diye meydan okuyan kişi, kendisine verilen sufleyi tekrarlayan bir papağandı.

Onu söyletenler, hendek teröründen terör koridoruna kadar her türlü kirli operasyonun faili Batılı ülkeler ile 7 ve 24 Haziran seçimlerinde HDP’yi Meclis’e sokmak için kendini feda eden Batı maşası siyasetçiler idi.

Onun içindir ki bu zafer, sadece içerideki Erdoğan düşmanlarına karşı değil, onları Erdoğan’ın karşısına diken ve her türlü desteği veren Haçlı-Siyonist ittifakına karşı da kazanılmış net bir zaferdi.

Bu sebepledir ki, Erdoğan’ın bu zirveye, “Başkan” olarak katılması çok farklı bir anlam ifade ediyordu.

 

Zaferin ödül töreni

Bu zirve Cumhurbaşkanı Erdoğan için, 24 Haziran’da herkesin “ulusal” zannettiği ama aslında uluslararası derin anlam taşıyan büyük zaferin ödül töreni mesabesindeydi.

Onun için zirvenin ilgi odağı Cumhurbaşkanı Erdoğan idi.

NATO müttefiklerimizin(!), içerideki yandaşları ile birlikte yıkmak için bütün sufli yolları denedikleri Erdoğan, şimdi çok daha güçlü olarak karşılarına dikilmişti.

Ona olan kin ve nefretleri bittiği için değil (zira onların Erdoğan nefreti, Erdoğan’ın Türkiye aşkından kaynaklandığı için ikisi de asla bitmeyecektir) ama elleri mahkum olduğun için geçmişteki sabıkalarını sildirerek yeni bir sayfa açma telaşındaydı hepsi.

Yansıyan kareler bu telaşı net olarak ifade ediyor.

Paris’teki sarayından Türkiye ve Erdoğan’a karşı ucuz kahramanlıklar yapan Macron’un, Brüksel’de Erdoğan’ın iltifatına mazhar olmak için sarfettiği çaba, Almanya’daki G7 Zirvesinde Obama ile birlikte fotoğraf verme uğruna olmadık hallere giren Irak Başbakanı İbadi’yi hatırlattı.

 

Macron’un ‘çak’allığı...

Ama Erdoğan Obama gibi görmezden gelmedi, tam aksine, “Trump’tan sonra benimle de ‘çak’ yapsın” diye hazırlanan Macron’un omzuna elini koyarak, “Bak birader, sınırlarımızda operasyon yapmaya saçmalığına, terör örgütleriyle işbirliği ve hatta arabuluculuk teklif etme küstahlığına devam edersen böyle ‘çak’ılır kalırsın” mesajı verdi. Macron’un yüzünün haline bakılırsa mesajı aldığı anlaşılıyor.

 

Akar sürprizi

NATO Zirvesinde Türkiye bizatihi NATO münderecatı açısından da gündemin göbeğindeydi.

Zira, diğer üyelerin Savunma Bakanları tarafından temsil edildiği savunma toplantılarında Türkiye’yi temsil eden Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar da zirvedeydi ama Savunma Bakanı olarak…

Ve, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Genelkurmay, Milli Savunma’ya  bağlanacak” açıklaması da zirvede geniş yankı buldu.

Bu dev adımlar, Batı’nın darbe ve siyasi entrikalarla yıllardır engellediği çok önemli gelişmelerdi.

Haçlı-Siyonist ittifakı, yıllardır kullandıkları uzaktan kumanda aygıtlarını birer birer söküp atan Türkiye’yi, üzeri kaplı bir öfke ile izlerken, Türkiye’deki muhalefetin de bu adımları engelleme çabası çok manidardır.

“Türkiye’nin ebedi düşmanları bu gelişmelere bu kadar karşı çıkıyor ve engellemek için bu kadar yırtınıyorsa bunlar çok hayırlı adımlardır” çıkarımını yapacak akl-ı selimden bile yoksun olan bu zihniyetin, hâlâ“Bu sistemi geri döndüreceğiz” çabasında olmaları, sadece bir yanlış stratejiden ziyade, İttihat Terakki hıyanetinin yeni versiyonları ile hâlâ tedavülde olduğunu göstermektedir.

Ama unuttukları bir şey var, Türk milleti o Haçlı-Siyonist patentli entrikalara artık asla izin vermeyeceğini 24 Haziran’da dünyaya ilan etmiştir.

Bu “Nato mermer, nato kafa”lar anlamasa da...