Müttefikimiz ve stratejik ortaðýmýz Amerika, 1923’te Lozan’da kapanmayan Musul defterini, “Irak’ýn baðýmsýzlýðýný” öne sürerek ilelebet kapatmak ve (kendince) Türkiye’nin Musul üzerindeki olasý hesaplarýný devre dýþý býrakmak istiyor.
Irak Baþbakaný Ýbadi’nin çemkirmesinin nedeni bu...
Bize, bir oldubitti yaratýp Musul’u ele geçirecek potansiyel güç olarak bakýyorlar.
Ýbadi’nin iki cümlesinden biri þu: “Türkiye’nin iþgal ettiði Baþika...”
Baþika’daki varlýðýmýzýn “hesap bozduðunu” düþünüyor.
Daha doðrusu, böyle düþünmesi buyuruluyor. Amerika’dan aldýðý sufleyle “iþgal” diye saçmalayýp duruyor.
Musul defteri, evet hâlâ açýk duruyor, henüz hesap kapanmadý ama bir dönem AK Parti yönetimine sýzmýþ fütuhatçý Enveristlerin öne sürdüðü gibi, Türkiye açýsýndan “fethe açýk topraklar” olarak da görülmüyor, görülmemeli.
Suriye’nin daðýný, taþýný, deresini, aðacýný, kuþunu bilen arkadaþlar boþuna iþtah kabartmasýn.
Hâlâ Suriye politikalarýnýn aðýr faturasýný ödüyoruz.
Irak’ta da çuvallamayalým.
Musul, evet, üzerinde “garantörlük” iddia edeceðimiz bir beldedir. Stratejik önemi büyüktür. Ama “fethe açýk” bir alan da deðildir.
Bir diðer ifadeyle, kolay kolay yedirmezler...
Türkiye’nin Musul’la ilgili itirazý, “bölgeyi DAEÞ’ten kurtarmýþ gibi” yapanlarýn yaratacaðý oldubittidir.
Müttefikimiz ve stratejik ortaðýmýz Amerika’nýn bölgeyle ilgili planlarý içinde Türkiye’ye yer yok... “Yerel güçlerle” ittifak yaparak Musul’u kurtaracaklarmýþ. Türkiye’nin yardýmýný ve katkýsýný istemiyorlar. Bunu da Ýbadi gibi bir yan figüre söyletiyorlar. “Yerel güçler”den murat, PKK-PYD elbette...
Musul’u kurtarýr kurtarmaz (!) PKK eliyle etnik temizliðe giriþecekler. Bölgeye “yeni yerleþimciler” getirecekler ve bunlarý silahlandýracaklar.
Maksat, terör örgütünün kontrolünde bir “Musul kantonu” oluþturmak...
Böylece, hem Barzani’yi sýkýþtýrmayý, hem de Musul’u iþtah kabartan bir bölge olmaktan çýkarmayý (ve elbette enerji geçiþ noktalarýný kontrol altýna almayý) düþünüyorlar...
Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn “Lozan” çýkýþýný gereksiz bulanlarýn bu “sonuç” üzerinde enine-boyuna düþünmeleri gerekiyor.
Lozan’ý bu nedenle yeniden tartýþmalýyýz.
Bizim için bir “güvenlik problemi” olan/olmaya devam eden Lozan yüzünden Baþika’daki varlýðýmýzýn “tehdit” olarak görüldüðünü teslim etmeliyiz.
Ülkesinin sýnýrlarý (argo tabirle) yabancý güçler tarafýndan follofoþ edilmiþ, “baðýmsýzlýk” denildiðinde konuþmasý gereken en son kiþi olan Ýbadi’nin çemkirmelerini bu nedenle ciddiye almamalýyýz.
HAMÝÞ
Eski FBI ajaný Paul Williams, Takvim gazetesine konuþmuþ...
Biraz açýk sözlü bir ajan...
Þöyle diyor: “ABD, Hazar Denizi çevresindeki doðal kaynaklarý elde etmek istiyor. Bu uzun zamandýr ABD’nin stratejisiydi. CIA; Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan gibi ülkeleri Gülen çevresinde toplayabileceðini düþündü. Bu yüzden uzun yýllarca Gülen’in okullarý Asya’da kuruldu. Her bir okul CIA destekliydi.”
Fetullah Gülen’in iadesi konuþulurken þunlarý yazmýþtým:
170’i aþkýn ülkede okullar açan ve bir tür “haber alma servisi” gibi çalýþan FETÖ (Rusya’dan bu nedenle kovulmuþlardýr), bir “CIA yatýrýmý”dýr... Amerika’nýn, “istihbarat” alanýndaki en büyük yatýrýmý belki de.
Sýrf Türkiye istedi diye, Amerika bu yatýrýmýndan vazgeçer mi?
Mutlaka “maliyet” hesabý yapacaklardýr.
Daha doðrusu, Türkiye’nin Fetullah Gülen’e karþý ne önerdiðine, bu yatýrýmlarýndan vazgeçmeleri durumunda doðabilecek zararýn nasýl telafi edileceðine (edilip edilmeyeceðine) bakacaklardýr.
Sonuç:
Gülen’in de bir fiyatý var.