Bu adamlarý 35 milyon kiþi izledi!

‘Ýki ayrý Fransa’yý anlatan Can Dostum, ülkede bütün zamanlarýn izlenme rekorunu kýrdý. Paris’te konuþtuðumuz baþrol oyuncularý François Cluzet ve Omars Sy, baþarýlarýný bir Fransýz atasözüyle açýklýyor: ‘Birey tek baþýna bir hiçtir. Ýki kiþiyi bir araya getiren ise sevgidir.’

FrançoIs Cluzet ve Omar Sy... Ýlki Fransýz sinemasýyla özdeþleþen simalardan biri. Claude Chabrol, Jean Becker, Bertrand Tavernier, Bertrand Blier, Claire Denis ve daha birçok önemli Fransýz yönetmenin yaný sýra Raoul Ruiz, Lawrence Kasdan ve Robert Altman ile çalýþmýþ usta bir aktör. Ýkincisi televizyon ekranlarýnda patlayan enerjisini beyazperdeye taþýyan genç bir yýldýz. Gelecek yýl Michel Gondry’nin Boris Vian’ýn Günlerin Köpüðü uyarlamasýnda oynayacak.

Baþrolleri paylaþtýklarý Can Dostum / Intouchables Fransa’da yýlýn sanat olaylarýndan biri haline geldi ve yaklaþýk 20 milyon kiþiyle bütün zamanlarýn izlenme rekorunu kýrdý. Film, Fransa dýþýnda da büyük ilgi gördü ve þimdiye kadar 15 milyon izleyici topladý. Ocak ayýnda Paris’te düzenlenen ‘Unifrance Buluþmalarý’ sýrasýnda Cluzet ve Sy ile birlikte yaptýðýmýz söyleþide ikisi de filmin böyle bir fenomen haline gelmesinden duyduklarý memnuniyeti dile getirdi. Omar Sy “Demek ki insanlarýn iyimserliðe ihtiyacý varmýþ” derken François Cluzet bu ihtiyacý “Fransa’da bireyciliðin sonu geldi artýk. Yýllardýr Amerikan etkisindeydik ama artýk yürümüyor bu durum. Film ayrýcalýklý bir iliþkiden, sevgiden, dostluktan, farklý kökenlerden gelip birbirleriyle alýþveriþte bulunabilen, birbirlerini deðiþtiren insanlardan söz ediyor. Ýnsanlarýn çok yalnýz olduðu bir çaðda” sözleriyle açýklýyor. Oyunculuðun baþarýsý konusunda da tevazu göstermiyor: “Ýyi filmi iyi performanslar yapar!”

ÝKÝ AYRI FRANSA VAR

Can Dostum’da Cluzet, soylu ve zengin sanat taciri Philippe’i canlandýrýyor. Boyundan aþaðýsý felçli olduðu için bir bakýcý arýyor. Paris’in banliyösünde yetiþmiþ, sabýkalý Driss (Omar Sy) bu iþe en uygunsuz aday gibi görünüyor. Sýrf baþvuruda bulunduðunu belgeleyip iþsizlik yardýmýný devam ettirmek için geldiði görüþmede iki adam arasýndaki kimyanýn tutmasý ve bu olaðandýþý dostluðun evrimi filmin ana eksenini oluþturuyor. Ait olduklarý sýnýflarý temsil eden iki karakter üzerinden filmin politik yaklaþýmýný sorduðumda Omar Sy “Ayný ülkede iki ayrý Fransa var. Bu karakterler de gündelik hayatlarýnda bu ayrýmý hissediyorlar. Yan yana yaþýyorlar ama birbirlerinin hayatýndan habersizler. Film bir karþýlaþmanýn mümkün olduðunu, daha da ötesine geçilebileceðini söylüyor” diyor.

Bunun filmdeki kadar kolay olmadýðý ortada. Hele Cluzet’nin canlandýrdýðý o çok seçkin karakterin bir sabýkalýyý kabulleniþi açýsýndan. Cluzet bunu “Bana bakacak, beni yýkayacak, taþýyacak birine ihtiyacým var. Öyle birinin iþvereni olacaðým. Driss de iþ arýyor. Ýþte birbirinden ayrýlmýþ iki sýnýfýn karþýlaþmasý ve birbirini takdir etmesi ve sevmesi nihayetinde! Güvene dayalý bir iþ iliþkisinin ötesine geçen bir iliþki. Filmin metaforu da bu. Baþarýsý biraz da burada yatýyor. Ýnsanlarýn hevese ihtiyacý var” diyerek açýklýyor. Bireyciliðin sonunun geldiðinden söz eden Cluzet, Batý’yý politik yönden çýkýþsýz bulduðunu ve kurtuluþu kollektif bir harekette bulduðunu ima ediyor: “Batý politikasý birdir aslýnda... Amerika, Avrupa çok ayrý deðil birbirinden. Sahtekarlar liberal postunda ortaya çýkýyor. Bernard Tapie ve onun gibilerin yaptýklarý ortada. Aralarýnda ‘Þeref Madalyasý’ sahibi olanlar dahi var! Ýþte popülizm budur. Ýnsanlarýn iþe ihtiyacý var. Oysa iþsizlikten gençler evlerinden ayrýlamýyor. Film bu anlamda önemli bir noktaya deðiniyor. Ebeveynlerimizin, atalarýmýzýn hep bilip söylediði bir hakikattir: Birey tek baþýna bir hiçtir. Ýki kiþiyi bir araya getiren ise sevgidir. Ýnsanlarý kollektif yaþamaya yönelten erdem dostluktur. Filmdeki örneðe bakarsak geçmiþinde hýrsýzlýk yapmýþ bir insana iþ verirseniz, artýk çalmaz.”

ACI ÇEKMEK ÝÇÝN ÇOK UÐRAÞTI

Cluzet ve Sy birbirlerinden çok farklý oyuncular olarak da filmdekine benzer bir iliþki geliþtirdi sette. Filmin baþarýsýnýn hayatlarýný ne ölçüde deðiþtirdiðini, sokakta rahat yürüyüp yürüyemediklerini sormadan geçemedim. Omar Sy “Hayýr, insanlar sürekli yanýma geliyor. Çok þaþýrýyorum çünkü birçoðu teþekkür ediyor! Ne diyeceðimi bilemiyorum. Teþekkür edilecek ne yaptým?” diyor. Cluzet de ayný þeyi söylüyor. Ýkisine de çok dokunuyormuþ bu teþekkürler...

Cluzet bütün filmi bir tekerlekli sandalyede hiç kýpýrdamadan oynamak zorundaydý Sy’nin tüm hareketliliðine raðmen: “Hiç kýpýrdamamak kolaydý. Ama acý çektiðim sahneler zorladý beni. Birkaç numaraya baþvurdum. Sýrtýma batan bir þey koydum ki rahatsýzlýk duyayým, gülümserken bile batsýn ki zoraki güldüðüm, acý çektiðim belli olsun.” Sy’yse rolüne fiziksel olarak hazýrlanmak istemiþ: “Bu rolü bana önerdiklerinde öyle heyecanlandým. öyle gerildim ki elimden gelenin en iyisini yapmak için uykularým kaçtý. Çok da uzaða gitmem gerekmedi bu karakteri tanýmlamak için çünkü ben de banliyöde büyüdüm. Driss’in ev dekoru benim büyüdüðüm evden pek farklý deðildi.”

AYRIMCILIÐIN POZÝTÝFÝ OLMAZ

Yýllar önce Fransa’da Cesar Ödül Töreni sýrasýnda iki siyah aktör program dýþý sahneye çýkýp Kültür Bakaný ve film endüstrisinin karþýsýnda, filmlerde beyazlar dýþýndaki karakterlere pek az yer verilmesini protesto etmiþti. Omar Sy’ye bu olayý anýmsatýp sorunun ortadan kalkýp kalkmadýðýný sordum: “Bu sorun ortadan kalktý diyemem ama daha fazla film var bize yer veren, daha fazla karaktere yer veriliyor filmlerde, daha çok oyuncu çýktý ortaya... Azýnlýklarýn görünürlüðü uðruna pozitif ayrýmcýlýktan yana deðilim. Bence ayrýmcýlýk ayrýmcýlýktýr, pozitifi olmaz. Ben problemlerle kuþatýlmýþ biçimde büyüdüm, böyle iþler yapabilirsek deðiþimi saðlayacaðýz. Bu film bile birçok kiþiye ilham vermiþ olmalý. Bazý senarist ve yönetmenler bu baþarýnýn izinden gidecektir. Sinema toplumun aynasýysa eðer bugünün Fransa’sýnda geçen öyküleri anlatmak için Maðriplilere, Afrikalýlara, Asyalýlara yer vermek zorunda”. Cluzet ise “Ayrýca iþin ekonomik yönü de var. Bu insanlar toplumumuzun bir parçasý. Yapýmcýlar onlarý düþünmeli projelerini geliþtirirken. Ama þunun altýný çizeyim, Omar bu rolü siyah olduðu için almadý, iyi aktör olduðu için aldý” diye ekliyor hemen!