Amerika büyük devlet, iddalý da... Zaman zaman ‘Roma Ýmparatorluðu’ gibi cihanþümul bir güç olma hevesine kapýldýðý da oluyor... Böyle bir devletten asgari ne beklenir? Geçmiþten, yaþadýklarýndan ders çýkarmasý deðil mi?
Hayýr, ABD’de kendi deneyimlerinden ders çýkarmanýn zerresi görülmüyor... Baþkanlar deðiþiyor, farklý partiler söz sahibi hale geliyor; yanýlma ve yanýltma politikalarýndan milim sapýlmýyor... Hep ayný yanlýþlýklar...
Sýradan Amerikalý’nýn hayatýný zora sokan geliþmeler ne zaman baþladý? 11 Eylül 2001 tarihinde iki uçaðýn New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerine, bir uçaðýn Pentagon’a saldýrmasý, dördüncü uçaðýn da Pensilvanya üzerine düþürülmesi eylemleriyle deðil mi?
Kimse sorsanýz “Evet, öyle” diyecektir...
Oysa bunun öncesi var: 7 Aðustos 1998 sabahý, ABD’nin Kenya ve Tanzanya’daki büyükelçiliklerine, patlayýcý yerleþtirilmiþ iki kamyonun yanaþtýrýlýp patlatýlmasý eylemleri... Patlamalarda, Nairobi’de (Kenya) 212 kiþi hayatýný kaybetti, binlerce kiþi yaralandý; Darüsselâm’da (Tanzanya) ise 11 kiþi öldü, 85 kiþi yaralandý...
Yaralýlar da, ölüler de yerli halktandý.
Bütün dünya ‘el-Kaide’ adlý örgütün varlýðýný bu ikiz eylemlerden öðrendi. 11 Eylül’de ABD’ye saldýrýldýðýnda, herkes, eylemi üstlenen ‘el-Kaide’ örgütünün varlýðýndan, üç yýl içerisinde yazýlýp çizilenler sayesinde, fena halde haberdardý.
El-Kaide’ye vücut veren Üsame bin Laden’in Suudi Arabistanlý zengin bir ailenin ferdi olduðu, Ruslar’a karþý verilen ‘cihad’ için oluþturulacak ‘Uluslararasý Ýslâm Cephesi’ni kurma amacýyla Prens Bender bin Sultan tarafýndan Afganistan’a gitmeye ikna edildiði bilinmese de...
1998 yýlýndan söz ediyoruz. Henüz George W. Bush baþkan deðildir; Beyaz Saray’da Bill Clinton oturmakta ve Monica Lewinsky skandalýyla baþetmeye çalýþmaktadýr. Skandal kellesini almaya yöneliktir ve Kongre baþkanlýktan azil sürecini baþlatmýþtýr. 17 Aðustos 1998’de, yani Kenya ve Tanzanya saldýrýlarýndan on gün sonra, Clinton, “Evet, Monica’yla iliþkim oldu” itirafýnda bulunmuþ, itiraftan sadece üç gün sonra da el-Kaide üsleri bulunduðu iddiasýyla Afganistan ve Sudan’a ‘Scud’ füzesiyle saldýrýlmasý talimatý vermiþtir...
Monica skandalýyla koltuðunu kaybetmesi beklenen Clinton’a Kongre’de sahip çýkýlmasý böyle gerçekleþti.
Sonra? Sonrasý þu: ‘El-Kaide’yi bitirme amacýyla atýlan füzeler beklenen sonucu doðurmak yerine, hedefler yanlýþ seçildiði için, bütün dünyada —özellikle Müslümanlarýn yaþadýðý coðrafyada— tepkilere yol açtý, anti-Amerikan hisler tavana vurdu. 11 Eylül’e böyle gelindi.
Afganistan ve Sudan’a füze gönderilirken amaçlanan ‘el-Kaide’nin kimselere zarar veremeyecek hale getirilmesiydi; sadece üç yýl sonra el-Kaide ABD’yi vurdu. 11 Eylül eylemi Amerika’nýn kimyasýný bozdu; ardý ardýna çýkartýlan yasalarla Amerikan vatandaþlarýnýn özgürlükleri kýsýtlanmaya, demokratik haklarý ellerinden alýnmaya baþladý.
Ne amaçlandýysa tersi gerçekleþti; bitireyim dediði örgütün kurbaný oldu ABD...
Peki bu durumdan ders çýkartmýþa benziyor mu Amerikalýlar?
Þimdi gündemde Suriye var... Beyaz Saray’ýn þimdiki sâkini ‘Nobel barýþ ödüllü’Barack Obama Suriye’de iþlenen insanlýk suçlarýna cevap verme hazýrlýðýnda... Bilenler cevabýn Suriye’deki seçilmiþ hedeflere ‘Scud’ füzeleri fýrlatýlarak verileceðini söylüyor... Afganistan ve Sudan’a gönderilen füzelerin aynýsý...
Bununla amaçlanan, Beþþar Esad ve rejiminin Suriye’de gücünü zayýflatmak... Afganistan ile Sudan’a saldýrýlýrken de amaç el-Kaide örgütünün belini kýrmaktý... Bill Clinton’a “Saldýr” aklýný verenler ona büyük bir hayal kýrýklýðý yaþattýlar; ‘el-Kaide’ saldýrýlar sonrasýnda daha güçlü hale geldi çünkü... Þimdi Obama’yý da ayný âkýbet bekliyor olmasýn?
Vietnam’a da komünizme Uzak Doðu’da set çekmek amacýyla 1960’larýn ilk yarýsýnda askerlerini göndermiþti ABD; 58 bin ölü verdikten, 150 milyar dolar tükettikten sonra 1975 yýlýnda geri çekilmek zorunda kaldý.
Rusya’da komünizm çöktü, Vietnam hâlâ komünist...
Gel de sorma be birader: Yoksa her eylemde amaçlanan, söylenen amaç deðil de, gerçekleþen sonuç muydu?