Bir þehrin belediye baþkaný demeye bile dilimin varmadýðý bir derebeyinin /bir feodal zorba'nýn ilkelliði, barbarlýðý üzerine konuþmak bile elem verici..
TC vatandaþý olmayan, amma, ikamet izni olan yabancýlar, harcadýklarý suyun metreküpüne, yerli halkýn ödediði meblaðýn 10 katýný da aþan bir þekilde, 2,5 dolar alýnmasý kararýndan sonra; þimdi de, kanûnî açýdan o statüde olanlarýn Belediye'de yapýlacak nikâh iþlemleri için 100 bin lira ödemeleri kararý alýnmýþ.. Bu kiþinin bütün bir þehir adýna diyerek dayattýðý karar, 'Cumhûr Ýttifaký' üyelerinin karþý oylarýna raðmen, 'Millet Ýttifaký' denilen grubun oylarýyla kabul edilmiþ..
*
Söz konusu derebeyi özentili kiþi, býrakalým, insanî ve vicdanî ölçüleri, kendisini mevcud kanunlarla bile baðlý hissetmediðini açýkça haykýrýyor. 'Bu kararlarýmýzdan yabancýlar rahatsýz olurmuþ. Olsunlar varsýn. Bu misafirlikleri çok uzun oldu artýk.' diyor.
Bu kadar gaddarca bir kararý alanlarýn vicdanlarýna ve insanlýk anlayýþlarýna, 'Yuff olsun!'
*
Gerçi, Adâlet Bakaný Abdulhamîd Gül Bey, bu karara, yaptýðý açýklamayla kesin bir dille karþý çýktý, ama, Ýçiþleri Bakaný Süleyman Soylu Bey'den henüz yaptýrým etkili bir itiraz gelmedi. Halbuki, bu konuda hemen uygulayabileceði kanûnî salâhiyetleri var elinde. Bu kiþinin daha önceki açýklamalarý üzerine, hakkýnda 'nefret ve ayrýmcýlýk yaptýðý' suçlamasýyla soruþturma açýlmýþtý ve neticesi uykuda olan o dosyada herhalde.
Ama, 'Bir hükûmet kararý olmalý...' diye düþünülüyorsa ve Bakan'lar, bu gibi konulara Tayyib Bey'in görüþünü almadan karar vermekten çekiniyorlarsa; o zaman, Tayyib Bey'in de bu konuya âcilen müdahale etmesi; ve Müslüman halkýmýzýn vicdanýný yaralayan ve ülkenin þeref ve haysiyetine leke vuran bu uygulama teþebbüsüne kesin bir 'Dur!' demesi gerekiyor. Ýþ artýk o raddeye gelmiþtir.
*
Konu, sadece bir þehirle sýnýrlý kalmayýp, -baþka insanlara yardýmcý olmak ne kelime- bir de bütün milleti utandýrýcý bir 'ulusal egoizm' dalgasýnýn bütün ülkeye yayýlmaya zemin hazýrlayacak ve halkýn dar gelirli olanlarýný tahrik etmek isteyen parti ve gruplarýn ekmeðine yað sürecek noktaya varýrsa; tedbir almakta çok geç kalýnmýþ olacaktýr. Konu artýk bir þehrin meselesi olmaktan çýkmýþtýr.
*
Bu derebeyinin önceki açýklamalarýna, 30 Temmuz 2021 tarihli ve 'O Belediye Baþkaný hemen azledilmeli.' baþlýklý yazýmda deðinip þöyle demiþtim:
'(...) Böylece, Batý Avrupa ülkelerinde Türkiyeli 5 milyonu aþkýn insana da ayný þekilde ve hattâ daha da zâlimce davranýlmasýna da yol açýlacak ve onlara, 'Gidin ülkenize, bakýn orada, yabancýlara su bile on misli pahalý veriliyormuþ. Biz ise, size ne imkânlar saðlýyoruz.' denilecektir.. (Almanya'da 30 yýl öncelerde, duvarlara, 'Türken Raus!-Türkler defolsun!' yazýlarý yazýldýðýný ve çocuklara da, 'Benim babam sizin yüzünüzden iþsiz.' gibi laflar söylettirildiðini unutmayalým.) Bu açýdan diyorum ki, bu gaddarca sözü söyleyen Belediye Baþkaný'nýn vicdanlý hemþehrileri, 'insan' olanýn en tabiî haklarýndan habersiz, o, aþaðýlýk, ýrkçý kiþiyi protesto etmek için onun evinin önünde toplanmalý, günlerce- haftalarca ve ýsrarla, istifaya davet etmelidir. Çünkü, bir þehrin Belediye Baþkaný, teorik olarak, o þehrin vicdanýný da temsil etmektedir. (...)'
Evet, aynen böyle demiþtim, 115 gün öncelerde.
O kiþi, daha sonra, kendisinden yardým isteyen bir kadýna, bir sokak çocuðu aðzýyla, çirkin tedaîleri/ çaðrýþýmlarý olan bir þekilde karþýlýk verince, partisi kendisini disiplin kuruluna sevk etti, ama, onun sonucu da henüz etkili bir þekilde ortaya konulmadý.
Ve bu kiþi, bir Ortaçað Derebeyi gibi gittikçe sýnýr tanýmaz þekilde, yeni ilkellikler icâd etmenin peþinde olduðunu hissettiriyor ve, bütün bir halkýn ve ülkenin insanlýk haysiyeti ve þerefi üzerine cife sýçratýyor. Yarýnlarda ekmek ve diðer temel ihtiyaç maddelerine de benzer fiyatlar ilân ederse, kimse þaþýrmasýn. Soruþturmalarla geçiþtirilecek bir konu deðil bu.
O halde, Hükûmet, o kiþi ve avanesinin aldýðý kararlarýna karþý derhal mukabil kararýný vermeli ve ona, -varsa- hakkýný aramasý için, mahkeme kapýlarýnda yýllarca koþturmasýnýn yolu gösterilmelidir.
*
Tekrar edelim, hele de, ekonomik bir buhranla karþýlaþýnca, müsebbibi ve suçlusu olarak, hemen dinî, ýrkî, kavmî vs. azlýk unsurlarý göstermekle maruf olan Avrupa toplumlarý da, kendi ülkelerinde bulunan 5 milyonu aþkýn insanlarýmýza, bu ülkedeki ve bizi bütün dünya nazarýnda ilkel ve bayaðý ve de barbar gösterecek bu gibi bir uygulamayý örnek göstererek iþçilerimize ve ailelerine yol göstermeye kalkýþmayacaklar ve asýrlarca ve hele de Birinci ve Ýkinci Dünya Savaþýdöneminde özellikle Almanya'da Yahudilere uygulanan pogrom'larýn/ holocaust'larýn benzeri uygulamalar tekrarlanmayacak mýdýr?
*
Ve dahasý, Ege Denizi'ndeki kaçak göçmenlerin botlarýný delerek batýrmaya çalýþan Yunan güçlerinin yaptýklarý gayri-insanîlikten geride kalmayan bu uygulamayý sýk sýk eleþtiren bizler, onlardan daha temiz olmayan bir duruma düþmeyecek miyiz? Ve, bu uygulama, her þeyden de önce bizim Müslümanlýðýmýz ve hattâ en yüce deðerimiz olan inancýmýz üzerine bir soru iþareti kondurmayacak mýdýr?
*