Fetullah Gülen’in eline kalemi verseler, “Seni görevlendiriyoruz, CHP ve ÝP için bir seçim beyannamesi hazýrla, sayfa sorunun yok” deseler, ortaya çýkacak metin ancak CHP’nin ve ÝP’in hazýrladýðý beyanname gibi olurdu.
Mutemet bir el mi deðdi, bilmiyoruz...
FETÖ’nün dillendirdiði ne kadar siyasi hedef ve beklenti varsa, bu iki partimizin seçim beyannamesinde ayniyle mevcut.
Küçük ortak Saadet’i de unutmayalým.
Bilge Baþkan diye pazarlanan zat, FETÖ tarafýndan imal edilmiþ ne kadar çer-çöp varsa, seçim programýna doldurmuþ. Süzgeçten geçirme gereði bile duymamýþ...
Bir masuniyetten geldiði ve kýrdýðý potlar (Erdoðan düþmanlýðý hatýrýna) toleransla karþýlandýðý için bol keseden atýp tutuyor; memleketin biricik sorununun “KHK maðduriyetleri” olduðunu söylüyor. Mütemadiyen bunu tekrarlýyor.
Bütün siyasetinizi KHK maðduriyetleri üzerine oturtup FETÖ’cü gönüllerde taht kurarsanýz nisyana terk edilirsiniz, bir anlamda ödüllendirilirsiniz... “Caným, Madýmak Oteli’ndekiler de pencereyi açsalardý, dumandan boðulmasalardý” gibi vicdansýz ve indî sözleriniz bile toleransla karþýlanýr.
Dördüncü ortak HDP’yi anmazsak, haksýzlýk olur...
Þimdilik sütre gerisinde “ortaklýk” yapan bu parti, yine FETÖ’den andaç kavramlarla siyaset yapýyor. Yapýp edecekleri, FETÖ’nün temellük ettiði siyasi vizyonla sýnýrlý...
Bu partilerin (ve Cumhurbaþkaný adayý gösterdikleri saygýdeðer þahsiyetlerin) ortak özellikleri þunlar:
Erdoðan’dan “ölümüne” nefret ediyorlar.
Dolayýsýyla, Erdoðan’ýn yönetim anlayýþýndan kaynaklanan deðerlerin, kavramlarýn, yordamlarýn tümüne karþýlar.
Hadi, “siyasi rekabet” çerçevesinde bu soyut karþý oluþu anladýk diyelim... Anlýyoruz ve “olmasý gereken” bir tutum olarak görüyoruz.
Erdoðan’ýn yaptýklarýna da karþýlar...
Ýktidara geldiklerinde Erdoðan’ýn yaptýklarýný “yýkacaklarýný”, bütün yatýrýmlarý durduracaklarýný, acil olmayan projeleri iptal edeceklerini söylüyorlar.
Mesela, yerli otomobil projesini iptal edecekler.
BMW daha iyi otomobil ürettiði için, oluþabilecek açýðý BMW fabrikalarýný devreye sokarak kapatacaklar.
Enerji de üretmeyecekler…
Enerji ihtiyacýmýzý ithalat yoluyla karþýlayacaklar.
Muharrem Ýnce utanmadan “güneþ enerjisi” diyor... Sanki bu alanda herhangi bir çalýþma yapýlmamýþ ve güneþten elde edilecek enerji, ihtiyaca cevap verecek potansiyele sahipmiþ gibi.
Hülasa... Yapýlanlarý yýkacaklar...
Bunu seçim vaadi olarak dillendirmeye utanmadýklarý gibi, bir de Batý’ya þirin görünecek “açýlýmlar”dan söz ediyorlar...
Mesela, bir Sayýn Cumhurbaþkaný adayý, IMF’li dönemlerin daha baþarýlý olduðunu söylüyordu.
Bir baþka Sayýn Cumhurbaþkaný adayý, yükselen döviz kurlarýna önlem olarak “IMF seçeneðinin devreye sokulabileceði” telkininde bulunuyordu.
Ýktidara gelirlerse önce OHAL’i kaldýracaklar.
KHK’dan türeyen maðduriyetleri giderecekler, yani FETÖ’cülere ve terör suçlularýna iade-i itibar yapacaklar.
Çözüm masasý kuracaklar.
PKK’yý “siyasi aktör” olarak yeniden baþýmýza tebelleþ edecekler.
IMF’yi davet edecekler.
Müttefiklerimizle iliþkilerimizi düzeltecekler. (S-400 alýmýný durdurup, Rusya’yla yaptýðýmýz enerji anlaþmalarýný iptal ettiðimizde müttefiklerimizle iliþkilerimiz “otomatikman” düzeliyor.)
Bunlar “yapacaklarý...”
Bir de “yapmayacaklarý” var...
FETÖ’yle ve diðer terör örgütleriyle mücadele etmeyecekler. Beyannamelerinde bu konuda tek satýr yok. 15 Temmuz’da darbeye kalkýþýp Meclis’i bombalayan FETÖ’yü gerçek tehdit olarak görmüyorlar.
Miting meydanlarýnda da bu konuya hiç girmiyorlar.
Onlar için gerçek tehdit FETÖ, PKK, DHKP-C filan deðil.
Erdoðan...
Bütün motivasyonlarý Erdoðan’ý devirip Batý’nýn gönlünü hoþ etmek.
Diyorum ya, seçim beyannamelerini Fetullah’a yazdýrsalardý, ancak bu kadar isabet kaydederlerdi!