Bu beyler niçin rahatsýz?

Ýnsan ülkesinden, ülkesinin yol almasýndan rahatsýz olur mu? 

Bunlar oluyor... 

Rahatsýzlýklarý “travma” boyutunda... 

Bir tarihte, “Bu kadar parayý betona gömeceksiniz” diyorlardý, sanki bütün dertleri “betonlaþma”ymýþ gibi... Betonlaþmadan rahatsýz olanlar, beton bir dikit olan, baþka da bir þey olmayan Buz Rezidans’ta daire sahibi olabilmek için kuyruða girdiler; bazýlarý bu dairelere bedel ödemeden sahip oldu. 

Kemal Kýlýçdaroðlu’nun kerimesi mesela... Güneþ gazetesine satmak zorunda kaldýðý daireyi hangi parayla aldý, ödemeyi nasýl ve hangi kanallarla yaptý? 

Bilmiyoruz... 

Bir evrak, bir dekont, bir ödeme belgesi, bir satýþ sözleþmesi, bir Noter ya da banka çýktýsý ibraz edebildi mi? 

Bilmiyoruz... 

Betonlaþmadan þekvacý olanlarýn “çevreci” hassasiyetini Gezi parký ayaklanmasýnda gördük. 

Nümayiþçiler Türkiye’yi ayaða kaldýracak bütün yatýrýmlara karþýydýlar ve “derhal durdurulmasýný” istiyorlardý. 

Üçüncü köprü olmamalýydý... 

Üçüncü köprü oldu... Þimdi utanmadan üzerinden geçiyorlar. 

Üçüncü havalimaný projesi derhal iptal edilmeliydi. Üçüncü havalimaný inþaatý bitti, açýlýþý yapýldý, hizmete girdi... Þimdi, yine utanmadan, seyahatlerinde bu hattý kullanacaklar. 

Enerji santrallerinin yapýmý durdurulmalýydý. Enerji açýðýmýzý kapatmak için, dost ve müttefik ülkelere milyarlarca dolar haraç ödemeye devam etmeliydik... 

Bunlar da yetmez, hükümet derhal istifa edip gitmeliydi. 

Ýlginçtir, Gezi nümayiþi dönemindeki bu talepler, ayný zamanda rakip ülkelerin talepleriydi. 

Mesela Merkel, “Türkiye’nin çölleþmesinden” yakýnýyordu; Berlin havalimanýna ilave edilecek pistin yapýmý geciktikçe çevreci duyarlýðý artýyor, Türkiye endiþesi katlanýyordu... 

Baþka ilginç durumlar da yaþandý elbette... 

Bazý partilerin seçim vaadi, yapýmý baþlamýþ projeleri durdurmaktý. 

Muharrem Ýnce, Erdoðan’ýn baþlattýðý temel yatýrýmlarý durdurma vaadiyle Cumhurbaþkanlýðý seçimine girdi. Hem, Gezicilerin taleplerine cevap verecek, hem de “yerli otomobil” projesini durduracaktý. Çünkü Almanya’ya gitmiþ, BMW üretim tesislerini gezmiþ, en mükemmel otomobil üretiminin orada olduðunu görmüþ, hayran olmuþtu. 

Meral Akþener TÝKA’yý, Maarif Vakfý’ný, Yunus Emre Enstitüsü’nü kapatacaktý. FETÖ’yle mücadelede etkin rol üstlenmiþ bu kurumlarý “fazlalýk” olarak görüyordu. 

Saadet Partisi’nin IMF sever genel baþkaný Temel Karamollaoðlu, hem baþlatýlmýþ bütün yatýrýmlarý durduracak, hem de IMF’yle yeni stand-by yollarý arayacaktý. 

Dün, üçüncü havalimanýnýn açýlýþ törenini izlerken, gözüm bir ara Halk TV’ye kaydý... 

Mahut törenden bahsediyorlardý. 

Öyle “üzüntülü” ve “sinik” bir habercilik dili ki... 

Utandým. 

CHP adýna utandým. 

Haber vermiyorlar, adeta necaset akýtýyorlar. 

Ülkelerinin yol almasý ve kalkýnmasý, nedense bu arkadaþlarý çok rahatsýz ediyor. 

Neden acaba? 

Ýþ olmuþ bitmiþ, hâlâ havalimanýnýn proje ve yapým aþamasýndaki (güya) “toplumsal tepkileri” tartýþýyorlar: Toplumda büyük bir infial oluþmuþ, büyük tartýþmalar yaþanmýþ... Sonrasýnda iþçiler maðdur edilmiþ, vs... 

Doðrudur... Toplumda büyük bir infial oluþtu... Ama bu infial, üçüncü havalimanýnýn yapýmýna deðil, bunu engellemeye çalýþan çapulcu takýmýna yönelikti... CHP’ye yönelikti... “Türkiye düþmanlýðý”“siyaset” belleyenlere yönelikti... 

Bari bu kadarcýk muhakemeyi yapýn... 

Gülünç olmayýn!