Bu boþ beleþ adamý mý aday göstereceksiniz?

Ýstiyor... Çok istiyor... Ýstanbul’a “reis” seçilmeyi çok istiyor. Þener Eruygur’larýn darbesi gerçekleþseydi, “AK Parti’yle baðýný en erkenden kesmiþ” bir mutemet olarak, Baþbakanlýk yahut Cumhurbaþkanlýðý makamýnýn muhtemel adaylarýndan biri haline gelecekti, dolambaçlý bir yol izlemek zorunda kalmayacaktý. 

Ummuþtu... 

Deniz Baykal’ýn, “Abdüllatif Þener Cumhurbaþkaný adayý olsun” açýklamasýyla iyice havaya girmiþti. 

Partisinin, “beklentilerine” cevap vermeyeceðini anlayýnca iliþkisini kopardý. 

Bir de, “darbe geliyor” söylentisi vardý. 

Þener Eruygur ve takýmý, darbeyi “ihtiyaç” haline getirecek çalýþmalar yürütüyordu. 

Çok ciddiye almýþtý bunu. 

Daha doðrusu, korkmuþtu. 

Korkusu, “gemiyi ilk terk eden” konumuna soktu onu ve geriye dönük bir muhasebe yapmadý, oturup partisinden ve “dava arkadaþlarýndan” özür dilemedi. 

Çünkü “kaçýþýný” (korkusunu) tahkim edecek altyapýyý önceden hazýrlamýþtý; Nazým Hikmet’i çok seviyordu, eþi kendi rýzasý hilafýna baþýný örtmüþtü, “þarap kültürü”ne vakýftý. 

Þarabýn tadýndan baþka her þeyini biliyordu. 

Nesini biliyordu? 

Üzümcülükten mi anlýyordu? 

Baðcýlýk bilgilerine mi sahipti? 

Onu bir türlü anlayamadýk. 

Bir insan (dünya görüþü ve inanç tercihleriyle var olmuþ, üstelik inanç tercihlerini “remz” gibi taþýyan bir insan), neden þarap bilgileriyle donandýðýný açýklama ihtiyacý hissetsin ve alkollü bir içecek olan, baþka da bir þey olmayan þarabý “öteki”ne hoþ görünme çabasýnýn “meþru malzemesi” haline getirsin? 

Tuhaf, deðil mi? 

Bu tuhaflýðý da bir türlü anlayamadýk. 

Kendisi þu an CHP milletvekilidir... Ama Ýstanbul’a “reis” olmak istiyor. Bu talebini genel baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu’na iletmiþ... Hatta eski bir Cumhurbaþkanýný (Abdullah Gül’ü) referans olarak göstermiþ. 

Mutabakat saðlansaydý CHP’nin “çatý Cumhurbaþkaný adayý” olacak Abdullah Gül, hýrsý aklýndan önde giden Þener’e kefil yahut referans olur mu? 

Bilmiyorum. 

Erdoðan düþmanlýðýnýn vardýðý son noktadan haberdar deðilim. 

Peki, Kemal Kýlýçdaroðlu, daha güçlü isimleri (Gürsel Tekin’i, ön yoklama isteyen Muharrem Ýnce’yi, apartta bekleyen Ýlhan Kesici’yi) ezip Þener’de karar kýlar mý? 

Onu da bilmiyorum. 

Bildiðim þu: 

Kýlýçdaroðlu, eski Cumhurbaþkanýnýn (varsa þayet böyle bir þey), referansýný dikkate alýrsa, CHP’nin en “boþ beleþ” adamý Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkanlýðýna aday yapýlmýþ olacak. 

Neden “boþ beleþ” diyorum? 

Geçenlerde Halk TV’yi izliyorum. 

Þener stüdyoya kurulmuþ, “nezaket”ten ve “güzel lisan”dan bahsediyor. 

Ýçiþleri Bakaný Süleyman Soylu’yu hiç nazik bulmuyormuþ mesela. 

Niye mi bulmuyormuþ? 

Soylu, Fýrat Kalkaný ve Zeytin Dalý harekâtlarýný “iþgal” olarak deðerlendiren HDP milletvekillerine aðzýnýn payýný vermiþ, o sebeple... 

Diyor ki, “Türkiye’de kadýna þiddetin artmasýna neden olan da bu üsluptur iþte...”

Siyasetçiden asgari nezaket bekleyen Þener, kendi partililerinin taþýdýðý “O... Ç...” ve “Mezarýna iþesinler” pankartlarýný nereye koyacak bilmiyoruz ama genel baþkaný Kýlýçdaroðlu’nun “Ananý...” diye baþlayan beyanatýyla ilgili mutlaka bir itiraz geliþtirecektir. Ne bileyim, ezandan duyduðu tiksintiyi dile getirirken “þiddet” çaðrýsý yapan (müezzinin kesilmesi gerektiðini söyleyen) sýra arkadaþý Sera Kadýgil’e mutlaka bir “üslup ayarý” çekecektir. 

Kaldý ki, ne ilgisi var? 

PKK’ya yönelik eleþtirilerin “kadýna þiddet”le ne ilgisi var? 

Kadýna þiddetten þekvacý Abdüllatif Þener, neden daðdaki ýrz düþmanlarý ve pedofili suçlularýyla (küçük yaþtaki kýz çocuklarýný þiddetle alýkoyan “önderlik kadrosu”yla) ilgili “eleþtirel” bir cümle kurmuyor? 

Hangi ruhsatý gözetiyor? 

Reis olacak da, HDP’lileri mi ürkütmemeye çalýþýyor?