Bu çocuk aptal mý, bize numara mý yapýyor?

Hasta ziyaretine giden Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Ali Erbaþ’ý neredeyse bitirdiler. 

Bütün partiler kuyruða girdi. 

Bütün dernekler. 

Bütün odalar. 

Bütün Fetullahçý hesaplar. 

Erbaþ’ý istifaya davet ettiler. 

Ýstifa davetçilerinden birinin (Kemal Kýlýçdaroðlu’nun) hal-i pür melalini dün bu köþede okudunuz... 

Bize “Atatürkçü ve Türkiye yanlýsýymýþ gibi” yapan Kýlýçdaroðlu’nun, Türkiye ve Atatürk’le meselesi olan kiþileri nasýl korumaya aldýðýný tafsilatýyla öðrendiniz. 

Sera Kadýgil, “Hayatta hiçbir laftan tiksinmedim, ‘þehitler ölmez vatan bölünmez’den tiksindiðim kadar” diye bir paylaþýmda bulunmuþ, hýzý alamayýp “Bugün Suriye’ye savaþ açsak banko Esad’ý tutarým” demiþti... 

Kýlýçdaroðlu onu milletvekilliðiyle ödüllendirdi. 

Eren Erdem, “Eðer Ýran-Türkiye karþý karþýya gelirse, Türkiye'ye karþý, Ýran safýnda olurum” diye bir tweet atmýþ, hýzýný alamayýp “Suriye’de kullanýlan sarin gazý Türkiye’den gidiyor” iftirasýnda bulunmuþtu. 

Kýlýçdaroðlu onu milletvekilliðiyle ödüllendirdi. 

Ýstanbul Ýl Baþkaný Canan Kaftancýoðlu, “Mustafa Kemal’in askeri olmayý içime sindiremiyorum” demiþti. 

Kýlýçdaroðlu onu milletvekilliðiyle ödüllendirdi. 

Mehmet Bekaroðlu, Kadir Mýsýroðlu’na atfedilen cürümden daha aðýrýný iþlemiþ, Atatürk’e “kefere” demiþti. 

Kýlýçdaroðlu onu milletvekilliðiyle ödüllendirdi. 

Ýþbu Kýlýçdaroðlu, kalkmýþ, hasta ziyaretine giden Diyanet Ýþleri Baþkaný Ali Erbaþ’ý istifaya davet ediyor... “Aslýnda istifa etmesi gereken kiþi benim... Kadir Mýsýroðlu üzerinden Diyanet Ýþleri Baþkaný’na etmedik lafý býrakmadým ama Atatürk’le meselesi olan ne kadar isim varsa tutup Meclis’e soktum... Benim yatacak yerim yok...” deme gereði bile duymuyor. 

Hemen hatýrlatalým: 

Erbaþ’ýn bitirilmesi için sahneye konulan linç kampanyasýnda baþý Demirören Medya Grubu çekiyor. 

Daha doðrusu, Demirören grubunda çalýþan ve teknede eski patronuna içki servisi yapmaktan sabýk bir köþe yazarý. 

Ýsmi Ahmet Hakan Coþkun... 

Bu “Coþkun” öyle haksýz, öyle utanç verici, öyle önyargýlý, öyle terbiyesizce yazýlar yazdý ki, Prof. Ali Erbaþ açýklama yapmak zorunda kaldý: “Bu bir hasta ziyaretidir. Tamamen insani nedenlerle gerçekleþtirilmiþtir. Üstelik ziyaretin tarihi 10 Kasým deðil, 9 Kasým’dýr.”

Böyle bir açýklama tartýþmayý bitirir, deðil mi? 

Hayýr bitmiyor. 

Devam ediyor Coþkun: “Bunun bir tesadüf olduðunu kamuoyuna çok net, çok açýk, çok vurgulu bir þekilde açýklamak durumundasýnýz. Mesela ‘9 Kasým özenle seçilmiþ bir tarih deðildir’ demelisiniz... Mesela, ‘Talihsiz bir tevafuk olmuþtur’ demelisiniz... Mesela... ‘9 Kasým’daki bu ziyaret herhangi bir ima içermemektedir’ demelisiniz.”

Bu çocuk ya aptal, ya da bize aptal numarasý yapýyor... 

Nasýl bir tevafuka iþaret eder 9 Kasým? 

Nasýl bir “ima” içerebilir? 

Hadi 10 Kasým’ý anladýk... 

Ne olmuþ 9 Kasým’da? 

Bu tarihin özelliði nedir ki, kalkmýþ, “9 Kasým’daki bu ziyaretin herhangi bir ima içermediðini anlatmalýsýnýz?” þeklinde aptalca cümleler kuruyor? 

Prof. Ali Erbaþ’ýn ziyaretini mesele yaptýðý anlaþýlan bu çocuk, Kadir Mýsýroðlu’nunkinden daha beter cürümlerin sahibi Mehmet Bekaroðlu’yla kaç yýldýr “yarenliðe” doymuyor; oturup dedikodu bile yapýyorlar. 

Kendisi niçin bu “yarenliðin” talihsiz bir tesadüf olduðunu “çok net, çok açýk, çok vurgulu” bir þekilde kamuoyuna açýklamýyor? 

Mustafa Kemal’e laf diyenlerle selamý sabahý kesen bu çocuk, neden Bekaroðlu gibi düþük karakterli adamlarla dostluðunu sürdürüyor? 

Dostlarýmýz Mustafa Kemal’e “kefere” diyebilir ama baþkalarý “ima”da dahi bulunamaz. 

Öyle mi?