Ýstanbul Valiliði, eski “hükümet merkezi”ndedir.
Babýali (orijinal yazýmýyla “Bâb-ý Âli”) denilen merkeze, daha eskilerde “Sadrazam Konaðý” ya da “Sadaret Dairesi” tabir edilirdi. Birçok kez yandý. Birçok kez yeniden inþa edildi ve bugünkü þeklini aldý.
Bugün Ýstanbul Valisi’nin “ofis” olarak kullandýðý merkezde, eskiden Sadrazamlar (Baþbakanlar) otururlardý ve devleti buradan idare ederlerdi.
Bu basit ansiklopedik bilgileri sýralamamýn nedeni Ümit Kývanç...
Bir romancý ve tecessüsü geliþmiþ bir “gazeteci” olarak Ümit Kývanç’ýn, söz konusu merkezle ilgili, yüzümüzü yere baktýracak farklý bilgilere de sahip olmasý gerekirdi... Mesela, “Sadaret Dairesi”ne yapýlan baskýn, Harbiye Nazýrý Nazým Paþa’nýn (Yakup Cemil’in tabancasýndan çýkan mermilerle) vurulmasý, Kâmil Paþa’nýn önüne konulan varaka ve istifaya zorlanmasý...
Modern zamanlarda darbeciler önce TRT’yi ve hükümet merkezini ele geçirirlerdi. Meclis’i kapattýklarýný duyururlardý.
Eski zamanlarýn darbecileri için ilk hedef “Sadaret makamý”ydý.
Enver Paþa ve (Ümit Kývanç’ýn “bu da ne ola ki?” diyeceði ifadeyle söylersek) “hempalarý”, bugün Ýstanbul Valiliði’nin bulunduðu binaya bir baskýn düzenlediler, Kamil Paþa’yý istifa ettirerek yönetimi ele geçirdiler.
Daha doðrusu, “darbe” yaptýlar...
Bu (duruma göre) “yararlý” olabilecek bilgileri sunmamýn nedeni de Ümit Kývanç...
Sosyal medyada bolca konuþulduðu için detaya girmiyorum...
Bir romancý ve tecessüsü geliþmiþ bir gazeteci olarak Ümit Kývanç, Ýstanbul Valisi Vasip Þahin’in paylaþtýðý bir görüntüyü (bir kabul töreni görüntüsünü) almýþ, altýna “Ýþte AKP israfý...” gibi þeyler yazarak dolaþýma sunmuþ...
Ümit Kývanç’ýn sunumuyla Ýstanbul Valisini, süper lüks döþenmiþ (“barok mimarî unsurlarýnýn” bolca kullanýldýðý) bir salonda, “debdebe” içinde görüyoruz.
Ümit Kývanç, salonun Vasip Bey tarafýndan tezyin edildiðini düþünüyor ve önüne gelen “hükümete laf sokma fýrsatýný” kaçýrmýyor... Ýþte AKP israfýymýþ...
Ümit Kývanç ne bilsin salondaki tezyinatýn yüz yýllýk olduðunu!
Bu “örgütlü cehalete” söylenebilecek fazla bir þey yok...
Kuruntularýnda ve cehaletlerinde boðulsunlar.
Hatta beter olsunlar.
Fakat asýl tehlike, örgütlü cehaletin “örgütlü kötülüðe” dönüþmesi...
Ki, bunun en sofistike örneðini yine Ümit Kývanç sunmuþtur.
Bu çocuk vaktiyle, Charlie-Hebdo katliamýný, “ayakkabý kutularý”na, yani hýrsýzlýða (!) tepki göstermeyen “inanç sahipleri”ne baðlayan çok çirkin bir yazý yazmýþtý. Kýsaca, “Bütün Müslümanlar katildir” demeye getiriyordu.
Katliama “üzülüyormuþ gibi” yapýyordu ama aslýnda seviniyordu.
Bu katliam, çünkü, inanç sahiplerinden tiksindiðini söyleme fýrsatý (hakký) vermiþti ona ve durumdan hoþnuttu.
Charlie-Hebdo kurbanlarýna baktýkça giderek içinde bir öfke büyüyormuþ... Bazý inanç sahiplerinin yüzlerine bakmak istemiyormuþ... Ýçine bir “zehir” akýyormuþ... “Madýmak”mýþ, estekmiþ köstekmiþ...
Bazýlarýnýn (hangi bazýlarý onlar, bilmiyoruz), iþlenen cürüm karþýsýndaki tavrý ona böyle düþündürtüyormuþ. Çünkü bu tavýr, topluca bir cibilliyete iþaret ediyormuþ... Yani demek istiyor ki Ümit Kývanç, “Madýmak’ý yaktýlar, piþmanlýk duymadýlar... Charlie-Hebdo katliamýný da yaparlar.”
Oysa “muhayyel” bazýlarýnýn iþlenen bir cürüm karþýsýndaki tavrý, “topluca” inanç sahiplerinin cibilliyetini ortaya koymaz... Sadece (varsa) tavýr sahiplerinin cibilliyetini ortaya koyar...
Çünkü ortada “topluca” sözcüðüyle ifade edebileceðimiz bir durum bulunmuyor. Ama “annesi yuhalatýlan çocuk”, “ayakkabý kutusu”, “katliam”, “saray”, “Madýmak”, “Charlie-Hebdo” gibi laflarý arka arkaya sýralayarak, bunlarý “inanç” parantezine aldýðýnýzda sizin cibilliyetiniz ortaya çýkar.
Ümit Kývanç budur iþte.
Örgütlü kötülük böyle bir þeydir!
Son zamanlarda Ümit Kývanç’ýn mesaisini, aðýrlýklý olarak, FETÖ’cü tutuklu ve hükümlüler oluþturuyor. Neredeyse bütün sosyal medya paylaþýmlarýnda FETÖ’cülere gadredildiðini söylüyor... Ama bombalanan Meclis’ten, katledilen 250 insanýmýzdan “tek satýr” bahis yok. Bu da bu þekilde kayýtlara geçsin.