Papa ‘Ben Charlie’yim demedi,
diyemez.” Bu söz, Olivier Roy’a ait. “Siyasal Ýslam” üzerine genelde eleþtirel görüþleriyle tanýnan Fransýz yazar o. Paris’te Ruþen Çakýr’a konuþmuþ. Bu konuþma dünkü Habertürk gazetesinde geniþçe yer aldý.
Diyor ki Roy: Charlie Hebdo, mutlak laiklik anlayýþýný, mutlak ifade özgürlüðünü, eþcinselliði, serbest cinselliði savunuyor, övüyor. Bu sadece Müslümanlarýn sorunu deðil. Nitekim istatistiklere göre Paris’teki yürüyüþe Katoliklerin katýlýmý azmýþ.”
Roy ayrýca þunlarý da söylüyor:
“Kimi insanlar Charlie’nin okullarda daðýtýlmasýndan rahatsýz; sekiz yaþýndaki çocuklarýn cinsel organ çizimleri bulunan bir dergiyi eline almasýný istemeyen anne-babalar var.”
Le Monde bir sayfa açmýþ “Charlie deðilim” tepkilerine. Roy “Neden?” diye soruyor ve cevaben insanlarýn “Çünkü o karikatürlerde kendimi bulmuyorum” dediðini naklediyor. “Katolikler herkese açýk bir yürüyüþ yaptýlar ve 300 bin kiþi vardý. Bu insanlar kendilerini Charlie Hebdo’da bulmuyorlar.”
Mutlak laiklik, mutlak ifade özgürlüðü, eþcinsellik, serbest cinsellik övgüsü, cinsel organlý karikatürler vs...
Ve mukaddeslere hakaret...
Zannediliyor ki bunlar sadece Müslümanlarýn sorunu.
Acaba Hazreti Ýsa’nýn ya da Hazreti Meryem’in hakarete uðramasý karþýsýnda herhangi bir Hýristiyan’ýn içinde en küçük bir tepki oluþmaz mý?
Þöyle soralým:
Hazreti Ýsa’nýn ya da Hazreti Meryem’in izzetine sahip çýkmak da artýk Müslümanlarýn hassasiyetine mi kaldý?
Ben, öyle olmadýðýný, Hýristiyanlýðýn bütün mevzileri kaybedip, alaný “Din karþýtý” bir dünyaya býraktýðýný düþünmüyorum.
Bir sinmiþlik olduðunu söylemek lazým belki de.
Papa, kürtaja karþý, bu çok açýk. Ama kürtaja karþý bir açýklama yaptýðýnda topa tutulacaðýný da bilir.
Ayný þekilde eþcinselliði, cinsel serbestiyeti eleþtirdiðinde, bunun insani bir yozlaþma olduðunu ifade ettiðinde de Batý kamuoyunda boðucu tepkilerle karþýlaþacaðýndan emindir.
Bir de mukaddeslerin hedef alýnmasý, Batý dünyasýnda ahval-i adiyeden bir olay haline gelmiþtir. Hani “Nereye yetiþeceksin” gibi bir duygunun Hýristiyan dünyayý etkilediði muhakkak. Aydýnlanma döneminden bu yana, Batý toplumlarýnýn zihin dünyasý üzerinden öyle buldozerler geçti ki, geriye din adýna haftada bir pazar ayini, ya da nikah, vaftiz veya cenaze kaldýrýlmasý için kiliseye gitmekle sýnýrlý kýrýntýlar kaldý.
Ýslam dünyasýna gelince...
Hazreti Peygamber’e yönelik hakaretlere Ýslam dünyasýndan gelen tepkilerin dozu, “katli vacip” fetvalarýna kadar uzanabiliyor ve bazen infazlar gerçekleþebiliyor.
Ýnfazlara yönelik tepkiler de var hiç kuþkusuz. Ýþin cinayete varmasý kabul görmüyor.
Ancak, cinayete tepkinin, Müslümanlarýn hakaretlere tepkisini ortadan kaldýrmadýðý da bir gerçek.
Belli ki Ýslam’ýn insanlarla buluþmasý ile Hýristiyanlýðýn buluþmasý arasýnda daðlar kadar fark var.
Dinler eðer, Yaratýcý tarafýndan bildirilmiþ bir takým insani kodlarýn insanlarla buluþmasý demekse, bu noktada Ýslam’ýn din olarak varlýðýnýn çok daha reel olduðu muhakkak. Dindarlýk bu anlamda, ilahi menþe’li deðerlere sahip çýkmak anlamýna da geliyor. Böyle bir duyarlýlýk, bu ana kodlardan sapmayý önemseme, bir tür “yozlaþma” diye nitelenebilecek olan olgulara tepkiyi beraberinde getiriyor.
Avrupa ülkelerinde eþcinselliði-serbest cinselliði eleþtiren konuþmalar yapan kimi Müslüman din adamlarýnýn, tepkilere maruz kaldýklarýný da biliyoruz.
Bunlardan nereye gelmek istiyorum:
Acaba týpký Hýristiyanlar gibi aydýnlanma buldozeri Müslümanlarýn da zihinleri üzerinden geçmeli, Müslümanlar da mukaddeslere hakaret ya da deðer aþýnmalarý karþýsýnda duyarlýlýklarýný kaybetmeli, sinmeli, tepkisizleþmeli, dolayýsýyla hiçbir dini uyarýnýn kalmadýðý bir dünya mý oluþmalý?
Böyle bir dünya nasýl olurdu acaba?
Albert Camus “Tanrý yoksa her þey mübah” der. Yani herkesin kendisini tanrý bildiði ve bildiðini okuduðu bir cangýla dönüþmüþ dünya. Yine Camus’nün ifadesiyle “Tasarlanmýþ cinayetlerin dünyasý.” Zayýf olanýn altta kaldýðý bir dünya.
Ýyi ki insanýn Yaratan’la iliþkisi sürüyor. Ýyi ki din var, ilahi kaynaklý deðerler var. Ýyi ki insaný insan olarak tutan ölçüler var. Paradoks gibi görünüyor ama, Charlie’de katledilenlerin kanýna saygý bile kaynaðýný, Charlie’nin ezip geçtiði dini duygulardan alýyor.