Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Tüm Yazýlarý

Bu ‘derin sevinç’ ve ‘derin düþmanlýk’, asýl büyük tehlike..

Ýran halkýnýn büyük kesimlerinin ‘Haci Qaasým’ diye gururla benimsediði, sevdiði Serdar (General) Suleymanî’nin Amerikan emperyalizminin Baðdâd’daki saldýrýsýyla, beraberindeki önemli komutanlarla birlikte öldürülmesi karþýsýnda, Müslüman toplumlarda ortaya çýkan tepkiler arasýnda çok derin uçurumlar olduðu acý bir gerçek...

Bir taraf, ‘Suleymanî öldürüldü..’ diye haliyle derin bir üzüntü içinde gözyaþý dökerken; karþý taraf, sokaklara dökülüp raksetti, caddelerde yoldan geçenlere lokum, baklava vs. sundu.

Benzer bir durum, Saddam idâm edildiði zaman da yaþandý.. Özellikle, kendi ülkelerine 8 yýl korkunç þekilde saldýran ve yarým milyona yakýn yavrularýný katleden Saddam’ýn, Amerikan emperyalizminin eliyle de olsa idâmýndan dolayý Ýran halký da sevinç gösterileri yapmýþtý.

‘Fakir’ ise, Saddam’ý korkunç bir zâlim olarak bilse de, onun Müslümanlar eliyle deðil de, emperyalistler eliyle cezalandýrýlmasýndan acý çekmiþ ve ‘En’âm Sûresi, 129’daki, ‘… günahlarý sebebiyle, zalimlarin bir kýsmýna, diðer bir kýsmýný musallat ederiz..’ meâlindeki mânâya sýðýnmýþtý.

Gönül isterdi ki, benzer durumu bazý Müslümanlar, Süleymanî için de düþünmesinlerdi. Ama, düþünmek zorunda kaldýlar. Bunu keþke Süleymanî ve onun için bugün yürekleri daðlanan milyonlarca þiî Müslüman da düþünseydi.

***

Özellikle, -üstelik de- Ýran’la arasýnda bir de Irak ülkesi olduðu halde Suriye’deki iç avaþýn tehlikelerinden Ýran’ý savunmak gerekçesiyle; gerçekte ise, bir mezhebî hedefi gerçekleþtirmek adýna, 50 yýllýk bir Baas diktatörlüðünü ve yine 50 yýllýk (Baba-Oðul, Hâfýz ve Beþþâr) Esed Hanedaný’ný ayakta tutmak için, Ýran askerî siyasetinin baþmimârý konumunda olan Süleymanî ve bugün ona gözyaþý dökenler, evlerinden, þehirlerinden, ülkelerinden kaçmak zorunda kalýp, yazýn kavurucu sýcaðýnda veya kýþta- kýyamette en zor ve çetin þartlar altýnda, bilmedikleri diyarlara doðru yola çýkan on milyonlarýn acýsýný, ýzdýrabýný, periþanlýðýný, yýkýlmýþlýklarýnýn derdini de, ‘Ben Müslümaným..’ diyen herkes gibi duyabilselerdi.

Evet, bugün, Suriye rejimiyle Ýran ve Rusya güçlerinin bombardýmanlardan kurtulmaya çalýþanlardan kadýn, çocuk ve savunmasýz ve erkeklerden oluþan milyonlarca sivil insanýn da hâlen Ýdlib’de Türkiye sýnýrlarýnda çaresizce beklediklerinin acýsý hissedilseydi. Ýnsanýn tahammül gücünü aþan o periþanlýklarý ve acýlarý, bugün Suleymanî için aðlayan milyonlarýn da hissetmelerini insan yüreði taþýyan herkes istemez mi?

*

Ama, bütün bunlara raðmen, bugün, kendilerine o felâketleri hazýrlayan en sorumlu kiþilerden birisi olarak bilinen bir ünlü komutanýnýn öldürülmesi karþýsýnda burukluk yaþayan insanlarýn Ýraaan halký kadar üzülmemesi de anlaþýlmalýdýr. Ama, bu ayný zamanda, aradaki uçurumun derinliðini de göstermelidir bize.. Çünkü, bir taraf böyle söylerken; karþý taraf ise, Ýslâm’ýn tek doðru yorumunun kendi mezhebleri olduðuna inanarak, o inanca dayalý bir dünya kurmak ideali için herþeyi göze alarak hareket ederken, milyonlarca sivil ve silahsýz, savunmasýz insanlarýn yaþadýklarýný göremiyorlar.

Beklenirdi ki, Ýran’da Süleymanî için göz yaþý döken, yürekleri yanan milyonlar da, Suriye’de yarým yüzyýldýr Baas diktatörlüðünün kanlý iktidarý altýnda ezilen, hele de son 9 yýldýr da, halkýn ayaklanmasýný bastýrmak için, yüzbinleri öldüren Beþþar Esed ve onun arkasýndaki güçlerin pençesi altýnda ezilen Suriyelilerin yerine kendilerini koysunlardý. Ki, Ýran halký, Þah’ýn tanklarý altýnda yüzbini aþkýn kurban vererek mücadele ederken, dünyanýn basiretleri açýk Müslümanlarý, var güçleriyle Ýran Müslümanlarýnýn yanýnda yer almýþlardý. Ama, yazýk ki, Ýran Müslümanlarý, baþka Müslüman toplumlarýn acýsýný hissetmekte ayný hassasiyeti sergileyemediler, en azýndan liderlik seviyesinde..

*

Þimdilerde ‘empati’ deniliyor ya; o davranýþ þeklini, Hz. Peygamber (S), 14 asýr önce, ‘Bir söz veya davranýþýn muhatabýnýz üzerindeki etkisini anlamak isterseniz, kendinizi onun yerine koyunuz..’ meâlindeki bir tavsiyesinde dile getirmiþti.

Evet, bu faziletli ve duyarlý tavýr herkese de yarýþýr; ama, bunu acaba kendimiz gösterebiliyor muyuz?

*

Ýnancýna sadakat ve asabiyetle baðlý bir þiî Müslüman olan Suleymanî’nin emperyalist kafirler eliyle öldürülmesinden elem duyarýz da, onun mezhebinden olmayan baþka Müslümanlarýn Suleymanî’nin yürüttüðü proðram çerçevesinde öldürülmesine ne diyeceðiz?

Evet, Müslüman isek, bunu þiîsiyle-sünnîsiyle veya baþka grubuyla, hepimiz düþünmek zorundayýz. Yoksa, emperyalistlerin- þeytanî güçlerin bu oyunlarý karþýsýnda daha böyle çoook yeni düþmanlýk ve ayrýlýk acýlarý baþýmýza getirilir. Emperyalist- þeytanî güçler bizim hep gülünecek durumda olmamýzý isterler, ama, kendimiz de bu role pek teþne gözüküyoruz.

Serdar Süleymanî, evet, gözünü inandýðý, baðlýsý olduðu ve Ýslâmîn tek doðru yorumu olarak gördüðü kendi mezhebinin hedeflerine dikmiþ, kendi dâvasýnýn bir fedaîsiydi. Ama, bugün onun ölümü karþýsýnda Müslüman dünyasýnda yaþanan duygu kýrýlmalarý ve derin uçurumlar üzerinde de ciddiyetle durmalýyýz. Yoksa, Müslümanlarýn, ümmet’in birliði ve dirliði, Ýslâm Milleti’nin aydýnlýk yarýnlara yürüdüðü iddialarý hayal olur ve bu görüntüden de ancak, emperial güçler faydalanýr ve zevk alýr.

*

Ormana içinden bakanlar ormaný deðil, tek tek aðaçlarý görürler; ormanýn tamamýný görmek için dýþýndan bakmak gerekir.