Bu Dönemde Girişim Yapacak Girişimci Adaylarına Hayat Kurtaran Tavsiyeler

Bu Dönemde Girişim Yapacak Girişimci Adaylarına Hayat Kurtaran Tavsiyeler

 

“Kendi işimi kurmak istiyorum ama bunun için pek doğru zaman değil” gibi sözler duyarız.

 

Çok daha iyi zamanlar görmüştük elbette.Finansmanın çok daha ucuz olduğu dönemleri yaşadık.

 

Kendi işini yapmak isteyenler için doğru zaman diye bir şey yok.. Ama her dönemin kuralları farklı.

 

Son 5 yılın başarılı ve başarısız girişimlerine bakarak bir öneriler listesi oluşturdum. Girişimcilerin ve girişimci adaylarının işine yarayacağını umuyorum.

 

1- İş yapma biçimleri kesinlikle değişti. 20, 30 yıl önceyi boşverelim, 10 yıl önce kurulan ve başarılı olmuş bir şirketin bile gittiği yoldan giderek başarılı olma şansın düşük. Eski bir iş modelini uygulayacaksanız bile son yılların kurallarına uyarlamanız gerekiyor.

 

2- Özsermayenin en çok önem arz ettiği süreçlerden geçiyoruz. Bankaların kredi musluklarını ne zaman açıp ne zaman kapatacağını bilmek zor. Dışa bağımlı bir girişimin bu yüzden başarı şansı düşük.

 

3- Rekabet artık her sektörde çok yoğun. O yüzden fark yaratmayan bir girişimin başarılı olma şansı düşük. Ya o bölgede yapılmayan, farklı bir iş yapacaksınız, ya da var olan bir işi çok farklı yapacaksınız.

 

4- Şu soruyu kendinize sorun; “Bir yıl zarar etmeyi göze alabilecek miyim?”. Buna en kötüye hazırlık diyelim. Bazı sektörlerde bir yıldan da fazla ama ortalama olarak bir yıl demiş olduk. Planınızı asla en iyi senaryoya, ya da ortalama bir durum senaryosuna göre yapmayın. En kötüsüne göre hazırlanın.

 

5- Göbeğiniz bir firmaya, bir kişiye bağlıysa bir daha düşünün. Örneğin bir üreticinin temsilciliğini üstlendiniz ya da bir ustayı işe alarak onun tarifleriyle üretime başladınız. Zor zamanların stresi çok ve tansiyonu yüksek olur. Kendisi için gece gündüz koşturduğunuz üretici bir başka rakibinize de tedarik yapabilir. Ya da ustanız işten ayrılıp size rakip olabilir.

 

5 / B - Bu maddeye bir ek yapmam gerekiyor. Şimdilerde Amazon üzerinden ürünü hiç görmeden X ülkesindeki ürünü kendi dükkanınızda gösterip Y ülkesine satmaya dropshipping deniliyor. Bunun eğitimlerini veren birtakım kişiler de yatlardan video paylaşarak ne kadar mükemmel bir iş olduğunu söylüyorlar. Bu işe girişmek için binlerce dolar eğitim parası ödeyenler var. Ama unutmayın, bütün bu sektör, kaç kişiyse artık, hepsi Amazon’un bir sabah uyandığında “Dropshipping”i sınırlıyorum. Artık herkes sadece stoğundaki malı satabilecek” demesine bakıyor. Kısacası ipiniz bir başkasına bağlıysa iki kere düşünün.

 

6- Satışların zor olduğu bu gibi dönemlerde vadeli mal alıp peşin satmak, kısaca sıcak para girişimciye tatlı gelir. Vade uzunsa ve rakam yüksekse araba bile alınır o parayla. Ama vade geldiğinde durumun daha kötü olmayacağının garantisi yok. Böyle zamanların en güzel ve firmaları en güçlü tutan tarafı nakite dönmektir. Nakit alın, nakit satın, ya da kredi kartı ile satıyorsanız direkt tedarikçinin POS’undan çekin, size ait olmayan paraların yükünü taşımayın. Emanetin canı tatlıdır.

 

7- Panikle işten çıkarma yoluna gitmeyin hemen. Hatta çalışanların morallerini de yüksek tutacak olan sizsiniz. Batan firmaları söyleyerek, kaç kişinin onların yerinde olup çalışmaya can attıklarını söyleyerek onları motive edemez, daha beter moralini bozarsınız .Böyle dönemler iyi iletişim, sağlıklı diyalog dönemleridir. Gelişmeleri onlarla paylaşın. Çözüm önerilerini mutlaka isteyin ve önem vererek okuyun. Sizin göremediklerinizi gördüklerini göreceksiniz.

 

8- Lüksten kaçının, asgari ihtiyaç neyse, onu tercih edin. Alımlarda sıfırını almak yerine varsa ikinci elini alın. Lüksten, şatafattan kaçının. Şartlar çetin olabilir, yolda fırtınalar çıkabilir, sermayeyi erkenden tüketmeyin.

 

9- Çalışanlarınıza ve kendinize şunu sık sık sorun: “Bugün neyi değiştirebilirim, neyi daha iyi yapabilirim / yapabilirdim” . Bu soru o meşhur kavramın, inovasyonun kapılarıın size ve firmanıza açar.

 

10- Dövizin artışını fırsata çeviren adımlar atın. Mesela şu süreçte döviz kurları hayli yüksek. İhracata odaklanın. Nereye, ne olursa olsun, Türkiye’den temin ettiğiniz ürün ve materyalleri satmaya çalışın. Burada 30 TL’lik bir ayakkabınını yurtdışında kimi ülkelerde 30 $ , kimi ülkelerde de 30€’den alıcı bulacak ki bu da Türkiye’deki satış fiyatının 5-6 katı demek.

 

Özetle, sizleri sıkmadan anlatacaklarım şimdilik bu kadar, sorularınız olursa e-postadan ulaşabilirsiniz.