Bu film kulaktan kulağa yayılacak

Koğuş Akademisi’nin başrol oyuncuları Arzu Yanardağ ve Çetin Altay, filmin gişe başarısından emin. Hayatlarının en güzel ve yoğun dönemlerini yaşadıklarını söyleyen Yanardağ ve Altay’a son filmlerini ve sinemayı sorduk.

SİNEMAMIZ sadece bağımsız veya minimal filmlerden oluşmuyor. Gişe verilerine bakarsak tam tersini söylemek bile mümkün. Biz de son dönemde diziden çok sinema filmleriyle karşımıza çıkan Arzu Yanardağ ve Çetin Altay’la konuştuk. Farklı suçlardan cezaevinde bulunan tutukluların bir tiyatro oyunu hazırlamasını anlatan Koğuş Akademisi’nin iki ünlü oyuncusu, filmin yanı sıra güldürmenin zorluklarını ve sinemada güzel kadın olmanın ne demek olduğunu da anlattı...

sBu kadar çok proje içinde nasıl yer alıyor, seçimlerinizi nasıl yapıyorsunuz?
Çetin Altay: Yıllardır mizah yaptığımdan gelen projelerin çoğu zaten komedi. Genelde yazılan karakterin üzerine bayağı eklemeler yapıyorum. Bana getirilen karakterin üzerine başka şeyler eklediğim vakit daha zengin bir karakter oluyor. Bu filmde ‘Tek Maç Erdem’ için de öyle oldu. Bir karakter var ama sadece adı Erdem’di, ne olacağı belli değildi. Bir gözlük vardı masada, onu taktım, biraz peltek yaptım karakteri ve öyle çıkarttım. 15 saniyede çıktı.
Arzu Yanardağ: Senaryonun zekice esprilerle dolu olması beni etkiledi. Ve filmdeki kadın karakterlerin baskın karakterler olması.

10 SENE ÖNCE BAYAĞI KÖTÜ ADAMDIM

sRolünüzden bahseder misiniz?
A.Y: Hapishaneye atanan müdire Kamuran rolünü canlandırıyorum. Zeki ve eğlenceli bir tip. Erkekler üzerinde baskı kurabiliyor.
sBakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesindeki çekimler nasıl bir tecrübeydi?
A.Y: Eskiden kadınlar hapishanesi olarak kullanılan kısmında çalıştık. İşin eğlenceli tarafı koğuştaki mahkumları canlandıran oyuncuların, komik kostümlerle ortalıkta dolanmasıydı.
sBütün dünyada komedi sanatçıları bir yerden sonra komedi dışında bir dramda da oynamak ister. Sizin kariyerinizde böyle bir şey var mı?
Ç.A: Komedi filmi olmadığı için çok ayrı bir yere koyduğum film var, Çakal. Çok ağır bir dramdı. Onun gibi birkaç tane daha olacak onların görüşmesini yaptım. 10 sene önce ben bayağı kötü adamı oynardım, anasını vuran, babasını kesen, o tarz insanları oynadım çok. 90’lı televizyon filmleri zamanında bayağı kötü adam oynamışlığım var, sonra değiştirdik.
sSizi komedilerde görmeye başladık...
A.Y: Öyle denk geldi. Komedi de olsa dram da olsa, benim için önemli olan senaryo ve işin kalitesi. Komedi filmlerine bayılırım. Peter Sellers ve Jim Carrey favori oyuncularım.
sSinemada güzel kadın star çok önemli. Türkiye’de son zamanlarda star sisteminin yıkıldığını düşünüyor musunuz?
A.Y: Türkiye’de sinema sektörünün belli bir sistemi olduğunu düşünmüyorum. Star sisteminin olmaması çok mühim değil. Önemli olan işini sevmek ve iyi olmak için büyük gayret göstermek.
sKarakterilerinizde neden Karadenizli kimliği ağır basıyor? 
Ç.A:Trabzonluyum, İstanbul’da doğdum. Oranın kanından gelen bir şey, genlerimizde var. Çok belli Karadenizli olduğum.Bir yerde sohbet ettiğimde ‘Abi çok komik, memleketi Karadeniz değil mi?’ diyorlar.
sSeyirci bu filme gittiğinde ne bulacak?
Ç.A: Bu benim başrolde olduğum ama çok iyi bir kadrosu olan bir film ve insanların eğleneceğini düşünüyorum. Çok sıcak, samimi çalıştık. Kulaktan kulağa reklamın çok iyi olduğuna inanırım. İnşallah bu sıcaklığa, bu samimiyete inanıp giderlerse kulaktan kulağa yayılacağına inanıyorum.
A.Y: Böyle keyifli ve güzel işler çok kolay bir süreçte ortaya çıkmıyor. Yazın yine bir sinema filminde rol alacağım. Tiyatro oyunumun turnesi olacak. Yeni sezona bir televizyon programı olacak. Hayatımın en yoğun ve güzel dönemindeyim.